EVSİZ: Sakin olun, adam tanıdık...
(Herkes rahatlar ve silahlarını indirir.)
EVSİZ: Evet genç adam, adın nedir?
(Edgar ilk başta afallar.)
EDGAR: Edgar...
EVSİZ: Bu sıçtığımın lanet unutkanlığı hakkında bilgin var mı?
(İçeridekiler sürekli homurdanıp durur.)
(Eski bir büfedir, yerde kan izleri vardır, duvar kaplamaları soyulmuş, ışıkların kabloları bozulmuştur.)
EDGAR: Sizin kadar, fakat insana hızlı etki ediyor ve işin ilginç yanı siz oradayken unutmadınız.
EVSİZ: Zaten o yüzden sürekli dışarıyı gözlemliyorum, başkalarının büfeden çıkmasına izin vermiyorum. Nasıl unutmuyorum? Hiçbir fikrim yok...
(Edgar gözlerini kısar ve düşünmeye verir kendini. Başı ağrımaya başlar ve aniden yere çöker.)
EVSİZ: Edgar? Edgar! İyi misin!
***
GARDİYAN-X: Hadi geçin gerizekalılar!
MİKE: O da ne?
GARDİYAN-X: Hahahaha! Yakında anlarsın aptal!
(Unutmuş insanlar sırayla kafes içine alınmış, talan edilmiş lunaparka girerken sürekli sorular sorar. Hem şaşkın hem de öfkelidirler.)
HELENA: Ah Edgar, ah!
GARDİYAN-B: Tek sıra ucubeler!
(İnsanlar tek sıra ilerlerken birbirlerini sürekli ittirirler.)
HELENA: Ah Edgar! Ah!
***
(Edgar'ın burnundan kan gelir, herkes telaş içindedir. Hemen mendil getirirler, başına yüksek bir şey koyarlar ve rahatlatmaya çalışırlar. Pek fayda etmez. Edgar delicesine titremektedir.)
EDGAR: K...
EVSİZ: Bir susun be! Konuşuyor adam, duyamıyoruz! Edgar, hadi, ne olur aç gözlerini!
(Edgar'ın gözleri yarı açıktır.)
EDGAR: K...
EVSİZ: Ah lanet olsun! Sıçayım!
(Adam panik olup oradan oraya koşturur, beklerler, beklerler. Bir iki saat içinde Edgar yavaşça ayağa kalkar.)
EDGAR: Benim gitmem lazım.
EVSİZ: Aaa! Edgar uyandı!
(Kalabalık Edgar'ın yanına üşüşür, evsiz de yanına gelir.)
EDGAR: Benim, neler döndüğü hakkında bilgi sahibi olmam lazım.
EVSİZ: Edgar, neler oluyor? Ne bu acele!
EDGAR: Yolda anlatırım. Sen de benimle gel istersen.
EVSİZ: Nereye!
EDGAR: Meclisin önüne. Başkan orada olmalı, konuşmam gerek. Helena'yı kurtarmam gerek! Kaybedecek vaktim yok!
(Evsiz hızla toparlanır, çok telaşlıdır.)
EVSİZ: Gidelim o halde.
EDGAR: Gidelim, hemen...
(Edgar'ın yüzüne hüzün çökmüştür. Durgunluk, tüm hücrelerine sinmiştir.)
***
(Dışarısı berbat haldedir, yolda sürekli ölü insanları ve telaş içindeki unutkanları görür.)
(Gardiyanlar da sürekli devriye halinde gezmekte ve insanları toplamaktadır, bunu yaparken cihazı kullanmayı da unutmamaktadır.)
(En sonunda Meclis'in önüne gelmişlerdir. Edgar şok geçirir.)
EDGAR: Biliyordum!
EVSİZ: Neyi?
EDGAR: Her şeyi Başkan yaptı! Bak, her yere insanların izlenimlerini değiştirmek amacıyla kağıtlar astırıyor. Yakında insanlar, masaya kalem, elmaya armut diyecek ve Başkan kendini Tanrı ilan edecek.
EVSİZ: Aman tanrım! Biz ne yapacağız? Unutsak daha mı masum olurduk acaba?
EDGAR: Toplayacağız.
EVSİZ: Neyi?
EDGAR: Her şeyi...
***
(Edgar, gördüklerinden sonra büfeye dönme kararı alır ve hemen kendini evsizle odaya kapatır. Plan yapmaya başlar.)
EDGAR: Sen şu caddeden başla, ben de...
EVSİZ: Edgar... Gördüğün neydi?
(Edgar yavaşça başını evsize çevirir. Söylemekte tereddüt etse de söyler.)
EDGAR: Bir adamı.
EVSİZ: Nasıl bir adamdı acaba? Özel değilse tabii...
(Edgar derin bir nefes alır, ardından açıklar.)
EDGAR: Sanırım, hiç görmediğim babamı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPLAYICI#salginsenaryosu
Science FictionUnuttuğumuzu bile unutursak Dünya'nın hali ne olur? *** Haber kanalları şehrin dört bir yanında açıktır, helikopterler gökyüzünde olağanca gürültüleriyle ilerlemekte ve bir anonsu duyurmaktadır. *** Edgar, Helena... John'un bilinmezliği... Her şeyin...