🃏TRECE🃏

478 26 9
                                    

Derin bir nefes verip kapattım kitabı, ağır hareketle yatağımda bana yapışarak uzanan küçük bedene döndüm umutla parlayan gözleri işimi zorlaştırıyordu. Hafif bir tebessüm ettim kitabı yanımdaki komidine koyarken.Başımı geriye yaslayıp son kez söyleyeceklerimi aklımda toparladım ve bir an önce olsun bitsin metoduna uyup gözlerimi yumdun boğazımı hafifçe temizledim ve başladım konuşmaya fazla tedirgince .
" Senden istediğim okuyucuyu şaşırtmak akıllarında soru işareti bırakmaktı. hmm neydi... hah evet senin konun serüven" konusunun adını unutunca kendimi karşısında salak gibi hissettim fakat o beni hiç bozmamış dikkatle devam etmemi beklemişti "kurgu güzel hakkını yememeliyim ben bile bu derece şaşırtma beklemiyordum" kafasını hızlıca aşağı yukarı sallarken alt dudağını dişledi , ağır ağır yutkunmama neden olan bu hareketi beni soyutlamadan önce zar zor devam ettim cümleme " Fakat sen konuları o kadar hızlı geçmişsin ki anlaşılamayan sıkıcı olan yerleri çok fazla bunu pek önemsemezdim normalde ama öyle yerler var ki en ince ayrıntısına kadar açıkladığın işte bu yerler yüzünden o sorun göze çarpıyor, çok ikileme yaptığın yerler mevcut , kahraman anlatıcı bakış açısı kullanmışsın oysa ki ilahi bakış açısı kullanman yararına olurdu böylece daha anlaşılır bir anlatımın olurdu ayrıca  duyguları tam yansıtamamışsın biraz daha çalışman gerek" buruk bir şekilde bana bakarken sormaya çekindiği sorusunu dudaklarından ağır ağır çıkardı sesinde korku , hüzün fakat her şeye rağmen hissedilir bir umut vardı , kadifemsi sesi kulaklarıma dolduğunda düşünmeden edemedim sesini bile sevdiyordum.
"Y-Yani şimdi ne olacak kararın ney ?" bunu söylemeyi hiç istemiyorum çünkü çok uğraşmıştı ama mecburdum daha iyileri vardı ve ben eğer aksini söyler isem çok büyük haksızlık yapardım bunu vicdanen kabul edemezdim. Konuşmak içim kuruyan dudaklarımı yaladığımda gözleri oraya kaysa da kendini toparlamış ve yine gözlerime dikmişti içinde kaybolduğum elalerını.
"Yani" dedim biraz durup derin bir nefes aldım " Yani Park Jimin bu sene de Kore dili ve edebiyatından kalmış bulunmaktasınız" gözleri sonuna kadar açılırken havaya kalkan elini görmemle yataktan fırladım, peşimden bağırarak gelirken kahkahamı daha fazla tutamadım.
"Sen Jeon Jungkook sen bir adi pisliğin tekisin tam 3 senedir beni dersinden geçirmiyorsun senden nefret ediyorum hain" çıplak olmamız olayı daha da komik bir hale getirirken misafir odasında soluk soluğa durdum bana doğru koşturduğunu görünce onu bileğinden yakalayıp çevik bir hareketle sırtını göğüsüme yasladım boynuna küçük öpücükler bırakıp kulağına yaklaşım orayı da öptüm ve fısıldadım.
"Belki başrolleri biz yaptığın için bu sefer ufak bir torpil geçebilirim" kıkırdamaya başladı onun sesinde hayat bulan ben ise ona kitlemiştim bakışlarımı sıkıca sarmalarken bedenini. O an bir daha anladım en küçük atomuma kadar, ben Jeon Jungkook 25 yaşında  Seoul Yonsei Üniversitesinde Kore dili ve edebiyatı bölümü öğretmeni 21 yaşındaki öğrencim Park Jimin'i deliler gibi seviyordum.


Ya da siz öyle sanıyordunuz ? 🃏

PECADOR *JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin