Bölüm 9

185 32 67
                                    

Sans'ın Ağzından

Rose bana pis pis bakarken ben de G'ye döndüm.

Iki seçeneğim vardı. Birincisi, suçu Rose'a atmak. Ikincisi, muhteşem bir abi olup, suçu gururlu bir şekilde üstlenmek.

Boğazımı temizleyerek konuşmaya başladım;

Sans: Tüm suç Rose'un.

Rose: Ne!? Yalancı! Kıza yapışan sendin!

Sans: Yapışmak?! Kızı oyala diye başımın etini yediniz!

Aura: Teknik olarak başının eti yok.

Sans: Burada espri yapması gereken kişi benim!

Aura: Espri yapmıyordum.

Gaster: Biri bana ne olduğunu açıklasın, yoksa 3 hafta cezalısınız! Ayrıca sessiz olun. Diğerleri uyuyor.

Tam şu anda gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Yani.. Canavarların 3 hafta kadar ömürleri olup olmadığı bile kesin değilken..

Ve gülmeye başladım.

Gaster: Komik olan ne?

Sans: Hiç. Sadece yaşlı teyzeler gibi davranıyorsun.

Aura ve Rose'un da kıkırdamaya başlaması üzerine, G sinirlenmişti. Kızıl ise ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Gaster: Tamam! Yeter bu kadar! Birisi ne oluyorsa açıklasın. Hemen!

Tam söze başlayacaktım ki, kısık bir ses benden önce konuşmaya başladı.

Kızıl: Şey... Siz Bay Gaster olmalısınız. Babama saldıran kişi.

Gaster: Kime...?

Sans: Saldıran?

Kızıl: Ben Başkanın kızıyım. Adım Chara.

Başımdan aşağı inen kaynar suları hissetmeye başlamıştım. Gaster başkana mı saldırmıştı?

Chara: Eğer rahatsızlık verdiysem üzgünüm. Sadece size minnettar olduğumu söylemek için geldim.

Rose: Minnettar?

Kızıl- Yani Chara bize gülerek bakıyordu. E tabi. Karşımda mavi ekran vermiş 4 iskelet olsa ben de gülerdim.

Chara: Babamın canavarları öldürmek istemesi çok gaddarca ve de anlamsız.

Gaster: Öyle..

G'nin ses tonu, boştu. Çaresizdi ve bunu biliyordum. Dostlarının ölümüne şahit olmak istemiyordu elbet...

Chara: Onlara karşı savaşacaksınız, değil mi?

Uzun bir sessizlik..

Canavarların savaşmasına karşı değildim. Benim karşı olduğum şey kardeşlerimin yollanacağı, ancak benim burada oturacak olmamdı.

G'nin konuşma zahmetine girmeyeceğini anladığımda ben konuşmaya karar verdim.

Sans: Savaşın çıkma olasılığı çok az. Bu yüzden böyle bir ihtimali hiç düşünmedik.

Gaster'ın kendini toparlamasını umut ediyordum. Suratındaki gülümsemeyi görmek içimi rahatlattı. Ama biliyordum ki.. Bu gülümseme çok sahteydi.

Gaster: Seninle konuşmak çok güzeldi küçük arkadaşım. Şimdi seni ailenin yanına-

Chara: Lütfen! Beni onların yanına göndermeyin!

Anlaşılan insanlar yalnız bize karşı kötü değildi.

Gaster: ...Öyleyse burada kalabilirsin. Aura, Rose, ona odasını gösterin. Sans, benimle gel.

Bir dakika.. Kabak yine benim başımapatladı?!

...

G ile beraber denek odasına gidiyorduk. Ne ben, ne de o tek bir kelime dahi etmemiştik. Odaya vardığımızda G hemen söze girdi.

Gaster: Çok sorumsuzsun.

Sans: Ne..?

Gaster: Küçük kardeşlerinin seni bu kadar kolay ikna ediyor olması çok komik. Gerçi seni suçlayamam. O ikisi çok inatçı.

Sans: Bir de bana sor.

Gaster: Sans..

Sans: Evet?

Gaster: Uykun var mı?

Sans: Neden soruyorsun?

Gaster: Uyku problemi yaşıyor gibi görünüyorsun da..

Cevap vermek istemiyordum. Zaten bildiği bir şeyi soruyordu çünkü. Konuyu değiştirdim.

Sans: Söylesene.. Nasıl gülümsüyorsun..? Az önce.. Gülümsemen çok sahteydi.

Gaster: Öyle miydi? Ama ben gerçekten gülümsüyordum.

Sans: Neden?

Gaster: Bir sürü sebepten. Örneğin.. Küçük bir insan kızın bu kadar duyarlı olması, kendi aranızda yaptığınız kavgaların anlamsızlığı, hiç iyi yalan söyleyememen.. Bir de; Küçük oğlumun aşık olması.

Son cümleyi göz kırparak söylemişti. Aşk kısmına pek takılmamıştım. Ne de olsa o kıza karşı öyle bir his beslemiyordum. Benim takıldığım konu..

Bana 'Oğlum' demesiydi..

Bölüm yazmayan ahmak yazarı dövmek serbest.⚠️

değil. dövmeyin beni.






UnderTale Fanfic: -ACI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin