Bölüm 15 - Sorun

186 27 38
                                    

Sans'ın Ağzından

   Gözlerimi açtığımda başımda bekleyen Aura'nın suratını görmüştüm. Koltukta uyuyan Papyrus'a bir göz attım. Ardından da bana bağıran Rose'un sesini duydum.

Rose: Aptalın tekisin! Neden saçma sapan işler yapıyorsun ki?! Kim sana ruhu al dedi? Ya bedenin ruhu kaldıramasaydı!? Ya sana birşey olsaydı!?

Sans: Bana birşey olmadığına göre sorun yok, değil mi?

Aura: Evet.. Yani kısmen. Babam ve Rose biraz (!) endişelendi o kadar.

Sans: Bu arada G nerede?

Rose: Uyuyor.

Hani endişelenmişti? Endişelenseydi uyuyamazdı o bir kere!

Sans: Bu demek oluyor ki fazla endişelenmemiş.

Aura: Daha yeni uyudu. Sana bir sürü serum taktı. Iyi olduğundan emin olduktan sonra da uyudu.

Rose: Bu kadar acımasız olma! Neredeyse 2 gündür uyumuyor!

..Haklılardı.. Şu son olaylardan sonra uyuyabilmesi iyi birşeydi aslında.

Sans: Kırmızı yanaklı velet nerede?

Rose: O velet dediğin arkadaş sayesinde canavarları kurtaracağız hatırlatırım.

Aura: Grillby'nin babasına yardım ediyor. Eşyaları falan taşıyorlarmış.

Sans: Ben burada can çekişeyim, onlar eşya taşısın!

Son söylediklerimde sesimi biraz, azıcık yükseltmiş olabilirdim. Ama azıcık yani.

Rose: Biraz sessiz ol! Babam uyanacak!

Sans: Pardon, unutmuşum. Ee, bariyer kurma planı nasıl gidiyor?

Aura: Dürüst olmak gerekirse, sen ruhu yutmadan önce ortada böyle bir plan yoktu. Düşünmeden hareket etmeyi kesmelisin.

Sans: Ne yalan söyleyim, düşünseydim ruhu almazdım.

Rose: Biz de onu diyoruz ya! Bu arada, canın yanıyor mu?

Sans: Aslına bakarsan bu ilk sorman gereken şeydi. Ama iyiyim. Merak etme.

Aura: Çok bilmişin tekisin.

Sans: Sanırım bu bir iltifattı.

Aura: Hayır, tam anlamıyla bir hakaretti.

Kapının gıcırdama sesiyle beraber kimin geldiğine baktım. Bizim Kızıl gelmişti.

Chara: Uyanmışsın!

Bağırarak bana sarılmasından dolayı G'nin uyanması an meselesiydi. Ve işte, Gaster da odaya girdi. Zaten yeterince dar olan odaya bir de herkes doluşunca boğulacak gibi hissetmeye başlamıştım.

Gaster: Herkes odayı boşaltsın! Sans ile konuşacağım şeyler var. Rose, Aura Papyrus'u da götürün!

Sesi uykulu olmasına rağmen çok ciddi çıkıyordu. Sebepsiz yere sinir bozucu bulmuştum konuşma tarzını. Ama yine de beni boğulmaktan kurtardığı için ona minnettardım.

Herkes odadan bakınca bana cidden sinirli olduğunu belirten gözlerle baktı. Tamam, ona olan minnettarlığım birden sönüvermişti.

Gaster: Neden ahmakça şeyler yapıp duruyorsun?!

Uzun zamandır bana bağırmamıştı. Bu demek oluyor ki cidden kötü bir şey yapmıştım.

Gaster: Ya sana birşey olsaydı?! Zaten Gale ve Aliza'yı kaybettim! Bir de seni kaybedemem!

Sans: Gaster, ben..

Derin bir nefes verdi. Öfkesini de bu nefesle dışarı verdiğini umuyordum.

Gaster: Unut gitsin.. Benim sözlerimin senin için bir anlamı olduğunu sanmıyorum zaten.

Öyle değildi!

Sans: Öyle değil.. Ben sadece..

Gaster: Konuşacak daha önemli şeyler var. Şimdi.. Şu bariyeri nasıl kuracağımızı anlatayım.

Sans: Tamam..

Gaster: Bariyer için 7 ruhun gücüne de ihtiyaç var. Kibarlık yani Gale'in ruhu ben de. Azim ruhu Aura'da. Dürüstlük Rose'da. Cesaret Papyrus'ta. Kararlılık Chara'da. Son olarak Sabır ve Adalet de sende. Ruhları aynı anda kullanarak bariyeri kurabiliriz. Kralın izni de var.

Sans: Yani sorun yok.

Gaster: Evet, ancak her şeyin böyle iyi gitmesi çok garip. Hiç bir eksiklik yok. Bence bir şeyi gözden kaçırıyoruz.

Sans: Bariyeri nereye kuracaktık?

Gaster: Kraliyet odasındaki çıkışa. Orası yeraltı ve yeryüzü arasındaki tek köprü.

Sans: G..

Gaster: Bir şey mi oldu?

Sans: Sanırım gözden kaçırdığın sorunu buldum...

UnderTale Fanfic: -ACI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin