Irak'ta büyüyen gerilla savaşında, Saddam Hüseyin'in Baas Partisi çok çabuk kendini toparlayarak, herkesden daha farklı olduğu gösterilmiştir. Onların bu esneklik ve taban gücünü anlamak için, partinin mistik kökenleri bakmak gerekir.
Köşe yazarı Maureen Dowd, Baas kelimesinin Arapça diriliş anlamına gelen bir kelime olduğunu söylüyor. Ancak ''Baas'' tabiri İngilizce'ye tercüme edilmiş bir kelime değildir. Bu isimde, aslında Batı İran'ın Asadabad adındaki küçük kasabasında bir oluşum mevcuttur. Burada, 1839 yılında Cemaleddin Afgani adında sufi bir gazeteci doğmuştur.
Cemaleddin Afgani, Şii Müslüman olarak büyümüştür ve 1845 yılında, ailesi Irak'taki Necef kentinde bir medreseye kendisini kayıt ettirmiştir. Orada Cemaleddin Afgani, Şeyh Ahmed Ahsai takipçileri tarafından gizemlerine kabul edilmiştir ve ayrıca Babiler ile bazı aile bağlantıları da olma olasılığı yüksektir.
''Irak'ın kutsal kenti Necef'te, Şii ilahiyat öğrenimini tamamladıktan sonra, Hindistan'da birkaç yıl geçirdi ve Rus yanlısı hükümdarın kıdemli danışmanı olarak Afganistan'dan önce Kafkaslar ve Orta Asya'da görüldü.''
Cemaleddin Afgani’nin 1850'lerde ve 1860'larda gizli çevrelerde seyahatleri ve hareketleri Madam Blavatsky Teosofi Derneği'nin kurucusu Elena Petrovna von Hahn Blavatsky ile tekrar temasa geçmesini sağladı. O ve Madam Blavatsky, 1884 yılında Paris'te son kez bir araya geldi.
Bu okült çevreler sayesinde Cemaleddin Afgani, Güney Lübnan İlluminati Bölgesel Merkezi yöneticileri Şeyh Abdul Medjuel Al Mezrab ve Lidya Pashkov ile dost oldu. 1870 ve 1875 yılları arasında, İlluminati görünüşte bütün Ortadoğu ülkelerinde ‘’Carbonari’’ adındaki gizli örgüt yapılanmasını çoğaltmak için bir projeye başladı. Görüşleri ve etkinlikleri nedeniyle Cemaleddin Afgani pek çok ülkeden sınır dışı edildi ama II. Abdülhamit’in daveti ile ilk İstanbul'a geldi, sonra da Kahire’ye gitti.
İstanbul da, Cemaleddin Afgani ve Ömer Paşa bir mason locası kurarak, Osmanlı Türk ordusunun subayları derinliklerine yayılmak için bir Golden Square düzenlemiştir. Bu Golden Square, Türkiye'de popüler olsa da, en aktif bölgesi ‘’Sünni Üçgeni’’ olmuştur. Yani üçgenin doğu tarafında Bakobah şehir, güney tarafı Bağdat, batı tarafı Ramadi ve kuzey tarafında Tikrit olan bölgedir bu ‘’Sünni Üçgeni’’.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Müttefikler, Irak işgal etti ve Tizpon da bir savaşı kazandı ama onların ordusu Türkler ve Araplar tarafından çevriliydi ve Kut'ül Ammare Kuşatmasında istenilen alınamadı. 100.000 müttefik askeri savaş esiri olarak Türkiye'nin batısındaki ve Bağdat'taki esir kamplarına sürgün edildi. Ancak Osmanlı’nın başarısı, kısa ömürlü oldu.
Osmanlı İmparatorluğu Ekim 1918'de yenilgiyi kabul etti ve Irak’ı İngiliz mandasına teslim etmek zorunda kaldı. Müttefiklerin işgalinde hile olduğunu hisseden, el-Bufahadi ve el-Bunasiri gibi kabileler 1925 yılına kadar süren bir gerilla savaşı verdi. 1920'lerde yeni bir Mason büyükustası Bağdat'ta geldi.
Onun adı Mustafa Satı-El Husri’ydi ve o kısa süre içerinde yeni locaları organize etmeye başladı. Mustafa Satı-El Husri , Osmanlı Türk ordusunda eski bir yüzbaşı ve kendisi gibi Mason olan Raşid Ali el-Gaylani ile ulusal devrimin liderliğini üstleniyorlardı.
3 Ekim 1932 günü, Irak'ın yeni krallığı bağımsızlığını kazanmış ve Milletler Cemiyeti'ne katılmıştı ve yeni devletin başına İngiliz destekli olarak Faysal bin Hüseyin getirildi.
General Bakr Sidki’de, Reşid Ali Geylani gibi, eski bir Osmanlı Türk subayıydı ve uzun zamandır Mason Lonca üyesiydi. General Bakr Sidki Ağustos 1933'de, Kral Faysal protestoları nedeniyle Süryanilere karşı bir katliam başlattı. 3 Eylül 1933 günü, Faysal öldü ve yerini oğlu Gazi bin Faysal’a bıraktı.
Gazi bin Faysal, "gizli kardeşlik üyesi’’ bir masondu. 29 Ekim 1936 tarihinde, General Bakr Sidki hükümeti durdurmaya karar verdi. Bu "Arap dünyasının hükümet deviren ilk askeri darbeydi."
General Bakr Sidki Ahali Sosyalist Partisine destek vererek başa geçmelerine yardım etti ve yüzden 11 Ağustos 1937 tarihinde, "Lonca Kardeşleri" tarafından öldürüldü. Darbeler 1940 yılında Reşid Ali Geylani ‘nin yükselişini hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağladı.
Ekim 1932 döneminde, Golden Square beklenmedik bir kaynaktan yardım aldı. Thule Cemiyeti Alman Mistikleri. Yeni Bağdat Alman büyükelçisi, Fritz Grobe uzun süredir Thule üyesiydi. Bir yıl sonra, Ekim 1933 yılında, Grobe Iraklı bir günlük gazete olan el-Alim El-Arabi’yi satın aldı. İlk başta gazete dağıtımı açısından hoşnutsuzluk vardı ve bu kötü bir durumdu. Sonra Adolf Hitler'in ünlü kitabı Kavgam’ın çevirileri yayınlanmaya başlandı ve gazete tirajı biraz yükseltildi. Ancak ‘’The Protocols of the Elders of Zion’’ adındaki propaganda metninin yayınlanmasıyla satış sayısı milyonları aştı.
Hussein Kamel al-Majid gibi isimler dahil olmak üzere , Irak'ta herkes El-Alim el-Arabiokuyordu. El-Alim El-Arabi ve Yahudilere ait günlük al-Hassad, birbiriyle sürekli çatışıyordu ve 1930'larda Irak’da gazete savaşlarına yol açmışlardı. Bu arada Golden Square, Arap Kültür Derneği ve Mutana Bin Hartha Cemiyeti gibi ideolojik örgütler oluşturarak kendine bir "ulusal devrim" inşa ediyordu. (Bin Hartha Irak'taki ilk Müslüman ordusunun kumandanıdır.)
Reşid Ali Geylani ‘nin en ateşli havarilerinden biri Khairallah Talfah adlı Iraklı bir subaydı. Onun makale ve kitabı, Al-Madaris ve al-Yahudiyya wa al-Iraniyya fi al-Irak(İran ve Yahudilere Karşı Irak), ‘’ulusal devrimin sesi haline geldi.’’
Golden Square, Almanya'nın Hitler modellinden etkilenmiş genç Iraklı, Yunis es-Sabawi,Al Futuwwa adında bir kitle hareketi kurdu. 1939 yılına gelindiğinde Al Futuwwa, Reşid Ali Geylani fanatiği sadık ve üniformalı askerler ile 63.000 üyeli bir örgüt haline gelerek düzenli konferanslar düzenliyordu. 1 Nisan 1941 günü, Golden Square harekete geçti ve dört albay Bağdat'ta bir darbe düzenledi.
Sonrasında Reşid Ali Geylani’yi yeni başbakan ilan etti. O bir "ulusal savunma hükümeti" kavramıyla iktidarını organize etti ve Hitler'in Üçüncü Reich’i ile bir askeri ittifak için müzakerelere başladı. Kısmen Filistin'deki ayaklanmalar, Irak'ta Yahudi karşıtlığına dönüşmüştü.
- Eylül 1936 tarihinde, üç Yahudi Bağdat sokaklarında öldürüldü.
- Ekim 1937 tarihinde, Iraklı bir milliyetçi Yom Kippur günü Bağdat şehrinde bir sinagog bombaladı.
Reşid Ali Geylani’nin yükselişi sürüyor ve onun yükselişiyle beraber Bağdat, Musul, Kerkük, Erbil ve Amara şehirlerinde sık sık Yahudi karşıtı gösteriler kan ile bitiyordu. Irak ve petrolü kaybetmek istemeyen Winston S. Churchill, Raşid Ali’yi indirmek için İngiliz Ordusuna emir verdi. İngiliz birlikleri 16 Mayıs 1941 tarihinde Irak’a indi ve Basra’yı aldı.
1915 işgalinin aksine, İngilizler 30 Mayıs 1941 tarihinde Dicle boyunca hızlı hareket ederek, Bağdat’ı aldı. Reşid Ali ve onun yardımcıları İran'a sığındı. Al Futuwwa, Yunis es-Sabawi önderliğinde yeni bir gerilla savaşı başlattı.
1 Haziran 1941 tarihinde, Shavuot Yahudi Festival’inde " Yahudi kıyafeti giymiş bir grup" Al-Har Köprüsü yaklaştı ve ‘’İngiliz yanlısı naip, yürüyen semaye hoş geldin’’ diyerek slogan attı. Sonuçta Bağdat üzerinde patlak veren Yahudi karşıtı ayaklanmalar oldu.
‘’Toplamda, 179 kişi ayaklanmalarda öldürüldü ve 2.118 kişi de yaralandı. Mülkiyeti yağmalanmış kişi sayısı da 48.584 olarak açıklandı. Katliamlar sırasında: tecavüz, cinayet, genç ve yaşlı katli, kadın ve erkeklerde cinsel organların kesilmesi gibi acı olaylar gerçekleşti. ‘’
Müttefik işgal hareketi zor durduruldu. Ketaib bir-Shabab üyeleri İran’da tutuklandı ve sürgün edildi. Golden Square kez daha yeraltına indi. Ama bu uzun sürmedi. Yahudilere yönelik saldırılar Dünya Savaşı boyunca devam etmiştir. 17 Aralık 1942, el-Ketaib On-Shabab aktivistleri Kuzey Irak'ta, sekiz Yahudi’nin boğazlarını keser.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlluminati
Non-FictionYeni Dünya Düzeni... Siyaset... Politika... Entrika... Bu bilgiler nasıl bir tehlikede oldugunuzu görmenizi saglayacaktır. Dünya, yeni bir çaga adım atıyor ve bu çag insanlık için hiç iyi olmayacak. Bu tarihi bilgilendirme değil, siyasi bir uyarıdır.