Bu ülke yaklaşık 30 yıldır bir fiil terörle mücadele ediyor, bitti denildiği anlarda terör tekrar hortluyor, her yıl şehit haberleri üzerinden sırasıyla; ordu nemalanıyor, devlet nemalanıyor, medya nemalanıyor, Kürt halkının haklarını savunduklarını iddia eden ve bu gücü kendi içinden değil ABD ve AB'den alan aşiretler ve uyuşturucu kartelleri nemalanıyor.
Yıllardır bu iş silahla çözülemez gibi beylik laflar ortaya atılıyor, evet silahla çözülemiyor çünkü silahlar, olanlardan habersiz masumları cezalandırıyor. Emri verenler tüm istihbaratlara, olan ve olabilecek tüm olaylara zaten hakimler ama bitmek bilmeyen bir senaryo, bürokratlar tarafından yazılmaya ve oynanmaya devam ediyor.
Terör bitirilmiyor, çünkü silahlar istenildiği gibi kullanılıyor. Terör bitirilmiyor, çünkü diyolog kuralım yalanları içten içe beyinlerimize işleniyor. Terör örgütünün yönetici grubu ve her yeni hükümet döneminde gelen devlet adamları zaten bitmek bilmeyen bir diyologun içendelerken, halkımız devletinin göz göregöre beslediği terörü lanetlemeye devam ediyor.
Her yeni gelen şehit haberi, halkın zihninde terörün hiçbir zaman bitemeyeceği algısını oluşturuyor. Medya hükümetlerin de yönlendirmesiyle diyolog söylemlerini devam ettiriyor. Tam 60 yıllık hazır senaryo işletilmeye devam ediyor.
Ordu yıllarca istikrarı bozmak adına darbeler yapıyor, desteğini ABD'den alıyor. Ülkenin en güçlü kurumu olmayı başarıyor. Maddi kaynakları istediği gibi kullanıyor. Önce sağ - sol çatışmalarından, daha sonra Türk - Kürt çatışmalarından nemalanmaya devam ediyor. Toplum içinde uçurumlar yaratılmasının en büyük pay sahibi oluyor. Öyle bir sistem ki bu, içine aldığı askeri devletinden, dışarda bıraktığı halkını da kendi insanından soğutuyor.
Ordu Ortadoğu'nun şımarık çocuğu olarak kalmak istiyor. Ülkenin en sevilen kurumu, bu sevgiyi sürdürebilmesi için oyunu kurallarına göre oynamaya devam ediyor. 90'lı yıllara gelindiğinde ABD akıllı bir manevra ile yeni yükselen gücünü ortaya çıkarıyor, "Cemaat"! Diyeceksiniz ki madem ordu istenileni yapıyordu neden geri plana atıldı, cevabı çok açık, ordu istenileni bir yere kadar yapabilirdi. Örneğin ülke bölünme tehditi altına girdiğinde, milletine sırt çevirecek hareketi yapamayacak, varlığına ters düşecekti. O yüzden miladını dolduran ordunun yerine son vuruşu yapabilecek yeni bir güce ihtiyaç vardı.
Ordu yaptıklarıyla ve varlığıyla hem kendini bitirmiş hem de ülkeyi istenilen kıvama getirmişti. Artık sahneden çekilmesi gerekiyordu ve öyle de oldu. Terörü yıllarca bitiremediği söylenen ordu, cemaat'in de gücüyle halkın gözünde intibasızlaştırıldı.
Demokrasi gelecek, silahlar susacak ve diyolog başlayacaktı sanki yıllardır ağızlarımıza kilit vurulmuştu da halkımız bu yalan üzerinden kandırılmaya çalışılıyordu. Ne yazık ki istenilen oldu ve terörün bitemeyeceği algısı çoktan toplumun büyük bir çoğunluğuna yerleşmiş durumda.
Bir kaç yıl içinde "Apo" da cezaevinden çıkacaktır, diyolog'un sonu bölünmedir. Zaten 60 yıllık bahsettiğimiz hikayenin geri dönüşümleri bunlardır. Nasıl ki Sovyetler Birliği ve Yugoslavya bölünmüştür, bölününceye dek türlü meşrulaştırıcı eylemler gözler önüne serilmiştir, bu 60 yıllık süreç de Türkiye'nin bu hallere gelmesindeki meşrulaştırma oyunudur.
Ben bölünmeyi umursamıyorum, ben Türkiye Cumhuriyet'i halklarının bu şekilde uyutulmuş olmasını ve yıllarca süren bu senaryo karşısında sessiz kalışını umursuyorum. Ben yetmez ama evet diye haykıran, 80darbesinin izlerinin cemaatin sivil darbesiyle silinebileceği oyununa kananları umursuyorum, cari açığı kapatmak için yapılan %134lük ötv zammını umursuyorum, 50 yıl önce filistin'in halkının hakkını savunanlar solcularken o gün susanlar ve solcuları halkın gözünde komünizmin tehdit unsurları olarak gösterenlerin bugünlerde Ortadoğu'da oynadığı oyunu umursuyorum, ben "demokrasi amaç değil araçtır" diyen bir başbakan'ın açılım projelerini umursuyorum, ben ordu'yu değil, genarelleri ya da subayları değil, tüm olup bitenden habersiz "vatan müdafası" yalanıyla bayrak uğruna silah tutan, cehalete yenik düşen gencecik askerlerimizi umursuyorum, ben şehitlerimizi, gazilerimizi ve onların ailelerini umursuyorum. Siz de umursadığınız şeylere dikkat edin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlluminati
Non-FictionYeni Dünya Düzeni... Siyaset... Politika... Entrika... Bu bilgiler nasıl bir tehlikede oldugunuzu görmenizi saglayacaktır. Dünya, yeni bir çaga adım atıyor ve bu çag insanlık için hiç iyi olmayacak. Bu tarihi bilgilendirme değil, siyasi bir uyarıdır.