10. Gece

1.1K 63 32
                                    

"Karnını kasma demekten yoruldum... bak şimdi kusa--- kustun bile!"

Bir süredir arkadaşların ve Changkyun'un bakımındaydın. Bulantıların ve ağrıların devam ediyordu. Karnın öyle gerilmişti ki davul gibi hissediyordun. En fenasına bu durumun bağırsaklarındaki aksiliklere sebep olmasıydı. 

Kafenin müdavimleri sana alıştığından hoşgörseler de diğer müşterileri etkilediğin için sıklıkla kovuluyordun kafeden. Asistanın Al ise sana bebek demişti. Bebek gibi inatçı.

Yine ağrıların artınca ofise çekildin. Ağlıyordun gizli gizli. Bol baharatlı keki yemek istiyordun. Deli gibi aşeriyordun sanki. Yemene izin vermiyorlardı. İçeri Changkyun girdi. Küskün küskün ona arkanı döndün. Yanına geldi. Kocaman koltuğuna tünemiştin. Yere çöküp sandalyeyi kendine çevirdi. Yüzünü elleri arasına almıştı.

"Ne oldu güzelim?"

"Bir parçacık yesem? Bebek maması gibi şeyler yemekten gına geldi..."

"Ama Vic... henüz yiyemezsin..."

"Git o zaman."

"Tsk.. gitmem." Dedi. Bunu demesine sırıttın.

"Git işte..."

Changkyun ayağa kalktı hemen. Gidecek sandın. Asabı bozulmuştu belki de. Fakat birden seni kucakladı ve koltuğa oturdu. Sen de kucağındaydın. Bebek gibi. Yüzünü kendine çekti. Karnını ovalayarak öpüyordu seni. Karnın azıcık iyi hissedince hemen moda girmiştin. Changkyun'un elleri kalçandan seni tutarken birden kapı açıldı. Açıldığı gibi de kapandı.

Hemen toparlanıp çıktığınızda Miin kendine bir limonlu maden suyu açmıştı. Sessizdi ama gözlerini belertmeden duramıyordu. Alttan bir sırıtış olsa da şaşkındı.

"Şey... Miin noona... Vicky noona ..nın karnıcığı.. şey karnısı ağrıyınca ben de masaj--"

"Vicky'yi eve götür demeye gelmiştim. Sınav saatin yaklaşıyor. Bak sınava gir!! Sonra konuşuruz bunu.

Ne zaman ya ... nasıl... kızı eve bırak. Sonra doğru kampüse!"

Miin'in direktiflerine sessizce boyun eğmiştiniz. Changkyun ile evin ve kafe arasındaki devasa parkta yürüyordunuz. Yürürsen iyi geliyordu bazen. Sıklıkla dinlenme ihtiyacı hissediyordun. Ağrılar kafasına göre estiği için her an keyfin kaçabiliyordu. Uzaklara baktın. Elin karnına gidince Changkyun sana sarıldı ve karnını ovdu. Saçına bıraktığı öpücükle kendine geldin.

"Operasyon yarın. Sonra bir hafta falan dikkat edeceğim ama sonrasında bunca uğraşına karşılık kocaman bir teşekkür organizasyonum var."

"Vic, her zaman yanında olacağım dedim.... ama ne kadar kocaman?"

"Bir tam paket!!" dedin. Changkyun'un aydınlanan yüzüne bakıp kahkaha atmamak mümkün değildi. Gülümsemesi yayılırken özür diliyordu ama pek de üzgün olmadığı aşikardı.

"Vic... ben sınava gideceğim ama seni burada bırakaya pek içim el vermiyor. İyi misin?"

"İyiyim Changkyun. Bak telefon, aa bak şarjı tam."

"İyi tamam hadi. Yarınki operasyondan vazgeçmek istersen mutlaka bana söyle. Her ne olursa olsun ciddi bir işlem bu. Hayatını etkileyecektir illa..."

"Dramatize etme Changkyun!" 

Changkyun dil çıkarıp farklı bir yöne doğru koştu. Sen ise parkta sakince yürüyordun. Neredeyse bir aydır ne Hoseok'u ne de Tropical Night'ın bulunduğu yöne gitmemiştin. Evet bazı sıkıntılarla boğuşuyordun.. ancak kendin halledecektin hepsini. Yürürken Hoseok'dan aldığın ilk ve son hediyeye diktin gözlerini. Sen aşağıya bakarken biri o hediyeye basınca birden sinirle kafanı kaldırdın. Bembeyaz spor ayakkabının ilk kiri için kime çatacağını görmeliydin.

TROPICAL NIGHT  |  (Wonho OC) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin