Changkyun's TROPICAL NIGHT

1.2K 41 35
                                    

Bu da keşke diye iç geçirilen alternatif mutlu son. Hikayede iplerin tamamen koptuğu yerde, iplerin dha da sıkı bağlandığı versiyonuyla.

İyi okumalar.

**

Tuvaletlere girdin. Bir kabinde oturan Changkyun'u bulun.

Ağlıyordu.

"Canım... neyin var? Elin mi?"

"Hayır... son kullanma tarihim. Bugün."

"Bebeğim lütfen..."

"Vic... mihrabın ordaki beş saniyelik gözgöze geldiğiniz anda bile kimyanız alev alıyordu. Ben kıçımı da yırtsam bugün benim senin sevgilin olarak son günüm. Ben şarap istiyorum!"

Yanına gidip kucağına oturdun. Ona sarıldın. Sana sarılıp inleye inleye ağlamıştı biraz. Sarhoş olmuştu çoktan. Ağlarken de nasıl bebek gibiydi. Sana sıkı sıkıya sarılması da cabası.

"Changkyun... hadi yarın sabah sırt çantalarımızla Jejuya gidelim. Ya da Busan'a. Birkaç gün kafa dinleyelim."

Halen sarhoş Changkyun küskünce baktı sana. "Balayı mı yapıcaz?"

"Gideriz di mi tatile?"

"Balayı.... balayı demeni istiyorum!"

"Bebeğim--" dediğin saniye kafasını kaldırıp sana baktı.

Onun yüzündeki o eşsiz ifadeye baktın. Daha önce sana bu şekilde ilk baktığında bu ilk gecenizin ardındaki sabahta bağırışıyordunuz. Onu bir daha asla görmek istemeyeceksin diye kahrolduğunu itiraf etmişti ertesi akşam yemekte. İçindeki sızlamaya kulak verdin. Changkyun aylardır ideal bir sevgili olmuştu. Kurgulardaki imkansız derecesi yakışıklıları gibiydi. Ama o gerçekti ve seni istiyordu. Öte yandan, Hoseok seni sevdiyse bile bu yetmemişti. Kafeye senin en yoğun gününde gelip seni izlemesi hoştu ama yeterli değildi. Changkyun'un her güne stresle uyanmasına sebep olmuştun. 

Liseden beri fantezisiydin Changkyun'un. Miinlerde kaldığın o yaz haftasonlarında kaç kez gecenin bir vakti tuvalete kalktığında onun da kendi odasındaki tuvalette senin adını inleyerek su faturasını arttırdığını duymuştun kim bilir. Kah sen onu görmüyorsun diye ağlardı, kah o seni gördüğü için seni hayal ederek mutlu sona ulaşırdı.

Şimdi de kesinlikle bir mutlu sonu hak ediyordu. İkinizin, şu ısrarla istediği balayına gitmeniz gibi, asla ayrılmamanız gibi.

"Bebeğim, ne?"

"Bebeğim... yarın sadece haftasonu tatiline gidelim. Miin balayından dönünce kafe için içim rahat olacak. O zaman balayımıza gideriz. Olur mu?"

Changkyun kulaklarına inanamıyordu. Hoseok dışarıda seni bekliyorken sen Changkyun'u seçiyordun. Belki de artık hiçbir zaman Hoseok'un hayaletiyle uğraşmayacaktı. Şimdilik kazandığı zaferi kabul etti. Her seferinde, sadece bir cephede savaşmayı öğreneli çok olmuştu.

"Yani... balayı dememde sakınca yok?"

"Neden olsun ki?" dedin. Changkyun o gece, sırf sana olan minnettarlığı için, o daracık kabinde ve sen onun kucağındayken bir saat boyunca öpüşmüştü seninle. Gözlerindeki parlaklık Plüto'dan bile görünüyor olmalıydı.

*

Busan'a varır varmaz bulduğunuz ilk pansiyonda bir oda kiralamıştınız. Pansiyon sahibine yeni evlendiğinizi, üç kuruş paranız olduğundan da henüz yüzük yaptıramadığınızı söyledi Changkyun. Sen nasıl görünüyordun bilinmez ama o sahiden de yeni evlenmişsiniz gibi gururlu ve heyecanlıydı. Pansiyon sahibini ikna eden de bu olmuştu. İndirim yapmıştı bir de size!

TROPICAL NIGHT  |  (Wonho OC) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin