16. Gece

1.1K 66 37
                                    


Sen bir adım ona ilerleyecekken kemer yerine geçti. Çıkan ufak ses ile Hoseok senin gözlerine bakarak geriledi ve kapını kapattı. Aracın arkasından aheste aheste sürücü tarafına ilerledi. Kalbini tutarak bindi araca.   


"Victoria..."

"E-efendim Hoseok?"

"Şey... yok birşey. Gi-gidelim hadi..."

Sen düşüncelerine tekrar dalarken Hoseok istemsizce gülümsüyordu. 

Arada alkolü fazla kaçırınca evinin içinde seni görüyor gibi oluyordu. Sana seslenip duruyordu ama sen ona bakmıyordun bile. 

Bazen ise sabah uyandığında yanında uzanan biri varmış, o da senmişsin gibiydi. 

Sekreterinin boş koltuğunda beliriyordun bazen. Bazense bir alışveriş merkezinde sana benzeyen yüzlerce insan içinde kalıyordu. 

Sonra çarşamba günleri senin en yoğun günün olduğunu keşfetti. Ortadaki masada otursa da onu fark etmiyordun. 

Sessizce sesleniyordu sana. Alnından dökülen teri silip bir bardak limonata içirmek istiyordu sana. Herkes saçını saçma sapan bir topuz yapıyordu ama seninki niye en güzeliydi? Senin parfümün mesela... çok güzeldi. Sırf sen yapıyorsun diye sevmediği halde elmalı turta yiyordu çarşambaları. Ne kadar kalıyorsa hepsini alıyordu. Evde de yiyordu. Tropical Night'taki odada unuttuğun kalpli kolyeni incecik zincirinin ucuna eklemişti. Kalbi üstünde senin kalbini taşıyor gibiydi.

Goong'dan sonra arkasına bakmadan kaçtığı şey olmuş ve aşık olmuştu. Başı dönüyordu her bir hareketinde. Çok da korkuyordu seni de soldurmaktan. Cıvıltına kendi karanlığı değmesin, sen hep taze kal istiyordu. Ne vardı ki sensiz de olamıyordu. Ve hayatının bu en savunmasız döneminde öğreniyordu ki aslında aynı kalbe ikinci kez aşık olmuştu. 

Goong'u düşündü yol boyu. Seni Hoseok'a o mu yollamıştı? Devamlı olarak en iyisine layık olduğunu söylerdi. Sen cidden Goong'un artık olmadığı bu dünyadaki en iyisiydin. Hoseok'un kalbini emanet edeceği, sadece yanağını omzuna yaslayarak bile cenneti tadabileceği biriydin sen. Huzurlu havan, Hoseok'un manevi olarak canını yakan, kafasının içindeki kalabalığı susturuyordun. Hoseok'a nefes alabilme imkanı tanıyordun.

Öte yandan sen Goong'un ölümünden önceki iki haftayı düşündün. 

Bir akşam gelmiş ve sana sevgilisiyle birlikte olduklarını anlatmıştı. Sen, merak ediyordun. Seni koşulsuzca seven biriyle nasıl hissedilirdi, neler olurdu. Goong da özel detayları geçerek sana geçirdiği o muhteşem geceden bahsetmişti ama konuşurken birden gözyaşlarına boğulmuştu.

"Goong.. ne oldu.. seni zorladı mı yoksa? Üzülmeyeyim diye yalan mı söyledin?"

"Hayır.. Vicky. O.. ben... bak, her kızın bu şekilde yaşaması gerekli ilk seferini. Deli çocuk, araştırmış biliyor musun? Canım yanmasın diye! Mesele o değil, klişe ama problem benim. Sadece... evli değildik. Belki de büyükannem ve abim bana kızmışlardır?"

"Neden kızsınlar.... hem ayrıca bu özel anda seni cennetten gözlemleyeceklerini sanmam."dedin. Halsizce bir saniyeliğine gülümsedi.

"Bilemiyorum Vicky. Ben.. onların hayatlarından çaldım ve şimdi günümü gün ediyorum."

"Goong... sevgilin, o nasıl hissetti?"

"O mu... sonrasında yüz ifademi görene dek endişeliydi ama sonra... tekrar etmesini istediğimde öyle şirin sevindi ki herşeyin iyi geçmiş olmasına... Çok mutluydu. Ben.. herşeyi unuttum. O mutlu diye mutlu oldum."

TROPICAL NIGHT  |  (Wonho OC) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin