Genç adam rahat bir nefes alıp tekrar uzandı ve nişanlısıyla konuştuklarını düşünmeye başladı. Ne yapıp edip sevdiği kızın kalbini çalacaktı. O anda aptal bir gülümsemeyle yatağına uzanmış Sinan'ını düşünen cansudan habersiz...
Günler geçmiş Sinan iyileşmişti taburcu olacağı gün gelip çattı. Cansu Sinan hastanedeyken hergün onu ziyarete gelmişti. Yanında kalması dedikoduya sebep olacağı için sabah gelip akşam ayrılıyordu nişanlısının yanından çoğu zaman yanlız kalıyordu genç çift. Yalnız kaldıkları zamanlarda sürekli konuşup birbirlerini tanımaya çalışıyorlardı çoğu zaman kahkahayla gülerken buluyorlardı kendilerini. Beraberken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorlardı. Ayrıyken ise sanki zaman duruyordu.Genç kız kısa sürede alışmıştı bu adama, sabah erkenden uyanıp kahvaltısını bile etmeden nişanlısına koşuyordu.
Bugün yine erkenden kalkıp hazırlanmıştı. Nişanlısı taburcu olup evine dönecekti artık mutluydu genç kız odasına giren yengesine dönüp gülümsedi. "Nasıl olmuşum yenge?"
"Bir içim su" dedi yengesi en içten gülümsemesiyle. "Sinan bugün çıkıyor biliyorsun."
"Sanırım 100. Kez duydum bunu senden bilmek ne kelime sultanım ezber ettim sayende."
Deyip kıkırdadı genç kadın.
"Yenge çok mutluyum mutluluğumu paylaşıyorum ne var bunda.?" deyip gözlerini devirdi cansu sahte bir kırgınlıkla.
"Cadı kız daha düne kadar istemiyorum diye carlıyodun ne değişti?" dedi göz kırparak.
"Onu görünce kalbimin ritmi değişiyor sanki yenge onun yanındayken zaman nasıl geçiyor anlamıyorum o yokken duruyor sanki saniyeler."
"Ahh deli kız sen aşıkmı oldun"
"O yanımdayken bile onu özlüyorum yenge bunun adı aşksa evet aşık oldum."
Dedi burukça. Yüzü düşen genç kızın çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı yengesi ve devam etti.
"Sana aşk çok yakıştı Cansu sana Sinan çok yakıştı ne olursa olsun aşkına sahip çık güzelim sevdiğin adamı bırakma."
"Bırakmaya niyetim yok zaten yenge o artık benim ve hep benim kalacak." dedi göz kırparak. Genç kızın heycanı sevgisi aşkı gözlerinden okunuyordu sanki.
"Hadi deli kız biraz daha oyalanırsak geç kalacağız taburcu olduğunda yanında olmak istemiyormusun yoksa?" dedi yalancı bir kızgınlıkla.
"Sen hala ordamısın" derken koşup kapıdan çıkmıştı bile cansu.
"Ahaha bekle beni cadı." deyip peşinden gitti yengesi.Hastaneye geldiklerinde Furkan elinde kağıtlar oradan oraya koşturuyordu. Taburcu işlemleriyle uğraşıyordu. Vakit kaybetmeden Sinanın bulunduğu odaya çıktı genç kız ailesi furkanla konuşurken rahatlıkla görecekti nişanlısını sinanın annesi evde beklediği için odada yalnızdır diye düşünüp çalmadan açtı kapıyı genç kız. Odada yarı çıplak vaziyette giyinmeye çalışan bir Sinan beklemiyordu tabi. Sinanı görmesiyle elleriyle gözlerini kapatıp "özür dilerim" diye bağırıp odadan çıkması bir oldu genç kızın. Gördüğü manzara utanmasına sebep olmuştu yüzü kızarmıştı yine. Sinan zaten pantolonunu giydiği için tişörtünü de giyip seslendi sevdiği kıza. "Cansu gelebilirsin" dedi gülümserken. Gözlerini yummuş bir halde içeri gelen Cansuyu beklemediği için ufak bir kahkaha attı genç adam ve devam etti.
"Abartma bitanem sadece tişörtüm üzerimde değildi seni görende tamamen" derken Cansu koşup ağzını kapattı nişanlısının.
"Ben düşünemedim birden geldim odaya o yüzden bu tepkim."
"Yani haberin olsa giyindiğimden böyle tepki vermeyeceksin." dedi çarpık gülümsemesiyle.
"Sinaaaann" diye cırladı genç kız yüzü kızarmıştı yine. Yüzünü avuçları arasına alıp "Çok seviyorum seni her halini çok seviyorum Cansuyum sen hep böyle kal hiç değişme olurmu"
"Değişirsem sevmezsin yani" dedi yalancı bir küskünlükle genç kız.
"Ben seni her halinle severim." deyip yanağına eğildi genç adam tam bir buse konduracakken kapı açıldı ikisi de irkilerek uzaklaştı birbirinden. İçeri gelen Cansunun annesinden başkası değildi.
"Geçmiş olsun oğlum gözün aydın taburcu oluyorsun sonunda." dedi gülümseyerek.
"Evet Ayfer anne teşekkür ederim" dedi Sinan.
"Hadi kızım bütün işlemler bitti hazırsanız inelim bizde." dedi kızına.
"Tamam anne Sinanın çıkardığı kıyafetleri de hazırlayım inelim." deyip bir çırpıda odadaki küçük valize yerleştirdi genç kız. Sonra Sinanın koluna girip beraberce hastaneden çıkıp arabaya yöneldiler.Sinanın evine geldiklerinde kapıyı sevinçle açan Saliha hanımla karşılaştılar.
"Hoşgeldiniz" dedi saliha hanım içten bir gülümsemeyle.
"Hoşbulduk" diyen aile bireyleriyle beraber içeri geçtiler. Sinan için oturma odasında rahat bir yatak hazırlanmıştı. Bunu gören Sinan "yine mi yatak yatmak istemiyorum artık" diye adeta isyan etti. Ailedeki herkes bir anda " yatacaksın tabi" " henuz iyileşmedin" gibi söylenince çaresiz kendisi için hazırlanan yatağa uzandı genç adam.
"En sevdiğin yemekleri hazırladım oğlum" deyip ayaklandı saliha hanım.
" Saliha anne sen otur ben hazırlarım masayı" deyip bir anda fırladı cansu.
Sinan duyduğu sözler karşısında çok mutlu olmuştu. Cansu annesine anne diye hitap etmişti. Ayrıca şu an mutfakta kendisi için sofra hazırlamak için uğraşıyordu. Şimdi yanında olup o tezgahta yemekle uğraşırken sinsice yaklaşıp beline sarılarak kokusunu içine çekmek vardı. Her şeyin bir zamanı vardı. Elbet o günlerde gelecekti.
"Hey sana diyorum Sinan." diyen sese doğru kafasını çevirdi Sinan. Munzur bir ifadeyle kendisine bakan Furkana öldürücü bakışlarını yolladı. bakışlarıyla 'ben sana bunun hesabını sormazmıyım' dedi adeta.
"İlaçlarını nasıl kullanacağını iyice öğrendin demi sonra bir hata yapma. Doktor bu konuda defalarca uyardı biliyorsun değilmi." dedi Furkan ciddi bir ifadeyle.
"Evet Furkan öğrendim saol kardeşim." diye cevap verdi genç adam az önceki hayaline limon sıktığı için kızgındı arkadaşına bu yüzden kısa cevap verdi. Bu sırada masa hazırlanmıştı Cansu yengesininde yardımıyla hemen hazırlamıştı. Sinan içinde yatağına getirilmişti "ben masada yerim uğraşmayın" demesine rağmen kimse dinlemedi onu.Yemekler yenmiş sohbet edilmişti vedat bey kalkmak için müsade istemişti Cansu nişanlısına bakmıştı burukca. Hiç bırakıp gitmek istemiyordu onu bu halde. Ama gitmek zorundaydı. Sinanda Cansudan farklı değildi. Cansu yanındayken tüm acılarını ağrılarını unutuyordu sanki. O gidince ise bütün yaraları aynı anda sızlıyordu özelliklede kalbindeki acı yakıyordu canını. Ne çok sevmişti kısa sürede bu kızı böyle. Kendisi de inanamıyordu. Aşk ne güzeldi hem yara hem merhem hem hastalık hem şifa hem keder hem mutluluk razıydı genç adam Cansudan gelen her şeye razıydı ister cefa olsun ister şifa seviyordu bu kızı hemde ölesiye. Birde sevildiğini duysaydı dünya onun olacaktı. "Oda yakın Sinan sabret" diye geçirdi içinden. İlaçların etkisiyle uykuya teslim etti kendini.
Genç kız parmağındaki yüzükle oynarken dalıp gitmişti arabanın radyosunda çalan müziği dinleyip eşlik ediyordu.
Sen sevdanın özü
Ah sen düşlerin gözü
Sen yarının sözü
Ah canım benim sol yanım benim
Sen yarının sözü
Ah canım benim sol yanım benimDiren ey karam diren
Diren iç yaram diren
Diren sevdaya güven
Ah canım benim sol yanım benim Diren sevdaya güven
Ah canım benim sol yanım benimSen umudun yolu
Ah sen kavganın seli
Sen yarının dili
Ah canım benim sol yanım benimSen yarının dili
Ah canım benim sol yanım benim Diren ey karam diren
Diren iç yaram diren
Sevdan hep dünkü gibi
Hiç yaşanmamış günlerim gibiYar yarımsın yar
Canımsın yar, sızımsın yar
Yar sol yanım yanar
Yar sol yanım yanarKalbi hızlandı yine genç kızın Sinan aklından çıkmıyordu. Seviyordu onu, çok seviyordu ama bir türlü söyleyemiyordu genç kız telefonu eline alıp mesaj yazmaya başladı
"Ben öyle süslü laflar bilmem, konuşamam hislerimi dile getiremem sadece sana şu kadarını söylemek istiyorum hoşgeldin kalbime ey yar sol yanımı doldurduğun için teşekkür ederim seni seviyorum." deyip gönderdi sevdiğine. Gönül rahatlığı ve huzur içinde gülümserken...Bölüm sonu
Duygu ve düşüncelerinizi yoruma dönerseniz memnun olurum mutelerinizi bekliyorum umarım bölümü beğenirsiniz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANSUYUM
EspiritualGenç kız çaresizce elindeki yüzüğe bakıyordu olmuştu işte, daha 18 yaşında gençliğinin baharında nişanlanmıştı. Oysa ne hayalleri vardı kendi ayakları üzerinde duracaktı çalışacaktı ve aşık olduğu adamla evlenecekti.