Elindeki limonataları masaya bıraktı genç kadın. Cansu gözlerini ayırmadan izliyordu kadını. Kendinden emin tavırları dikkatini çekmişti.
"Canan hanım eşim cansu" dedi Sinan.
"Canan hanım ortağım mesut'un kuzeni. Ve şirketimizin müdürü Sami beyin eşi." cansu duyduklarına şaşırmıştı.
"Memnun oldum" deyip elini uzatan kadına karşılık verdi gülümseyerek. Evli olduğunu duyunca rahatlamıştı biraz olsun.
"Sinan bey başka bir isteğiniz yoksa çıkabilirmiyim?"
"Mesut nerde Canan?"
"Odasında efendim. Misafiri var."
"Kim?"
"Özer bey"
"Görüşmesi bitince haber ver"
"Peki efendim"
"Çıkabilirsin"
Genç kadın çıkınca cansu sinana baktı.
"Sor"
"Neyi?"
"Cananın burada sekreter olarak neden çalıştığını merak etmiyormusun"
Genç kız gözlerini kaçırdı. Kocasının onu ne kadar iyi tanıdığını biliyordu. Ama kim olsa patron kuzen, müdür kocası olunca bir insanın o şirkette neden sekreterlik yaptığını merak ederdi.
"Merak ediyorum sence de garip degilmi bu durum?"
Sinan karsının sözlerine gülümsedi.
"Haklısın oldukça garip bir durum. Ama sen Mesut amcayı tanımıyorsun.""Mesut amca?"
"Evet canım canan ve mesutun dedesi."
"Konunun onunla ilgisi ne anlamadım gerçekten"
"Mesut amca bu şirketin kurucusudur. Ben %40 hissesini devralmadan önce şirketin tamamı onundu."
Cansu merakla dinliyordu kocasını."Mesut beni aradığında canan yüzünden biraz sıkıntıya girmiş şirket. Hatta fazlasıyla zarar etmiş diyebilirim.
Bu zararı kapatmam karşılığında buranın hisselerini devralmam teklif edildi. Bende kabul ettim.
Tabi ben buraya ortak olunca Cananın hisseleri bana verildiği için oda zor durumda kaldı.
Mesut amca da aklını başına alsın diye onu sekreter olarak işe aldı. Aslında hala burada hissesi var ama kendisi bilmiyor.
Yani açıkçası burnu sürtülsün diye dedesinin verdiği bir ceza diyebilirim."
Genç kadın duyduklarına daha çok şaşırmış ne diyeceğini bilememişti.
"Ne oldu dilinmi tutuldu" deyip göz kırptı Sinan.
"Canan için çok zor bir durum bir zamanlar patron olduğun yerde sekreter olarak çalış. Millete emir verirken bir anda emir almaya başla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANSUYUM
SpiritüelGenç kız çaresizce elindeki yüzüğe bakıyordu olmuştu işte, daha 18 yaşında gençliğinin baharında nişanlanmıştı. Oysa ne hayalleri vardı kendi ayakları üzerinde duracaktı çalışacaktı ve aşık olduğu adamla evlenecekti.