Sonunda hazırlanmıştık. Sena saçlarımı ince ince maşa yaptıktan sonra arkadan toplamış topuz yapmıştı. Son olarak hafif bir makyaj yapmıştım. Elbisemi giyerek püsküllü sade küpemi takmıştım artık hazırdım. Aynanın karşısına geçtiğimde elbiseye bir kez daha hayran kalmıştım.
Aşagıdan gelen seslerle anladığım kadarıyla gelmişlerdi. Ne kadarda istemediğim bir evlilik yapacak olsamda bu tür ortamlarda herkızın karnına agrı girerdi. Sena'yla beraber aşagıya inmemiz gerekiyordu artık.
-Kızım hadisene geldiler
-Ooo hemen hemen uçarak inelim hatta müstakbel eşin beklemesin
-off sana bir şey diyende kabahat zaten
...
Terasa çıktığımda bir anda herkes kafasını bana çevirmişti. Her ne kadarda utansam yapacak bir şey yoktu. Maşallah benim gelinime diyerek seslice konuşmuştu Berivan hanım . Karşımda duran Baranla göz göze gelmişti. Yüzünde hiç bir mimik bile oynamadan bakıyordu. Baya kalabalıklarda. Hoşgeldiniz faslı bittikten sonra kahveler içilmişti. Baranın büyük amcası olan adam yüzüklerimizi takmak için ayağa kalkmıştı.
-Bugün bu gençlerin hayatlarını birleştirmelerinin başlangıcı , iki kişinin hayatını bu iki genç bağışladı kimse bunu unutmasın ve bu mesele böylece temizlenmiş olsun diyerek yüzüklerimizi parmaklara geçirmişti. Üç gündür evleneceğimi kabullendim diye kendimi avuturken parmağıma takılan yüzük ile büyük bir ağırlık kalbime oturmuştu âdeta.
Annemgilin elini öptükten sonra kadınlarda erkeklerde kendi aralarında muhabbet etmeye dalmışlardı. Barangil beş kardeşlermiş. Ablası Hicran sonra Baran sanırım benden iki üç yaş küçük Fırat ve Delal, en küçükleri de Dicleydi. Bu arada abimgilin ismi dahi geçmiyordu. Senaya kaş göz yaparak mutfağa gelmesini anlattım. Çok sıkılmıştım herkes farklı bir şeyler konuşuyor, Baranın yengeleri halaları gözleriyle incelemedik yerimi bırakmamışlardı.
-Off ne zaman bitecek bu söz saat kaç diyerek isyanımı dile getirmiştim sonunda
-Ne var kızım maşallah endamınla herkesi kendine hayran bıraktın hele bidaha salın diye dalga geçiyordu. Bir sandalye çekip çoktan oturmuştum mutfak masasına kapıdan Baranın ablası kuçagında daha dört aylık oğluyla girmiş
-Kızlar müsade varmı diye sormuştu
-Ah tabikide diyerek ayaklanmıştım.
-Kalabalıkta fazla durmuyorda diyerek açıklama yapmıştı
-Ah ne kadar tatlı diyerek Sena çoktan sevmeye başlamıştı bile
-Aslında yağmur senle biraz konuşmak istemiştim , ben ben nasıl teşekkür edilir bilmiyorum bu konuda ama kardeşimin canını bağışladınız resmen, sana ne kadar teşekkür etsek az gelir diyerek mahçupça bakmıştı
-Ben kimsenin canını bağışlamadım benim abimin hayatıda söz konusuydu hem onları değil onların aşkını öldürmedim ben diyerek kafamı kaldırdım. Mutfak kapısında bekleyen Baranı görmeyi hiç beklemiyordum. Ona baktığımı fark edince
-Sen gelsene bi diyerek arkasını dönüp yürümeye başlamıştı.
Neydi şimdi bu sabır diyerek arkasından çıktım
-Evet noldu
-Ne bu üstündeki elbise daha kapalısı yokmuydu bunun diyerek tıslamıştı
-Ne var elbisemde gayet kapalı hem aldım ve giydim
-Giydin öyle mi giydin ben sana ta o mağazada söyledim, sözümün dinlenmemesimden hiç hoşlanmam bunu sakın çıkarma o aklından
-Öylemi bende başkasının sözünü yapmayı sevmiyorum napıcaz tüh diye sertçe konuşmuştum
-İyi o zaman dinlemeye başlasan iyi olur diyerek merdivenlerden çıkmaya başlamıştı.
Aaaahhhh diye bağırmak istiyordum bu bu nasıl bi insandı ya insanın bir dakikada olmayan moralini bozup sinirlendirebiliyordu.
...
Sonunda bitmişti bu söz olayı ve ılık bir duşun ardından Sena'yla gündem değerlendirmesine geçmiştik. Sanırım gün geçtikçe deliriyordum yada duygu karmaşası yaşıyordum.
-çok kalabalık bir ailesi var ha kasıntı eniştenin
-Daha gelmeyenlerde vardır bence nasıl aile arasında oldu anlamadım bende
-Resmen evleneceğim adam hakkında bir şey bilmiyorum ya başkasına anlatsan gülerler adama
-Ablası Dicle iyi birine benziyor ama değil mi
-evet iyi birisi gibi ama fazla muhabbet kurmayı düşünmüyorum tek isteğim şu düğün olsun bitsin ve üç dört ay geçsin eski rahatlığıma kavuşayım
-Yağmur bence bu evlilik işini kabul ederek büyük bir hata yaptın
-Napsaydım Sena göz göre göre sadece birbirlerini sevdikleri için iki kişinin ölümünü mü izleseydim üstelik bu kişilerden biri abimken.
-Tamam bir şey demiyorum parlama hemen
-ben bu işin içinden nasıl kurtulacam Sena diyerek mızmızlanarak omzuna yatmıştım
-Aslında Baranda fena değil ha ultra yavuşuklu dalyan gibi çocuk üstelik tam sana göre birbirinizi tamamlıyorsunuz bence bi düşün diyerek dalga geçiyordu.
-Ne zaman bırakacaksın şu dalga geçme işini hem o hiçte bana göre değil tam bir mağara adamı kasıntının teki etrafındaki herkesi sinir etmekten başka bir şey bilmeyen kendini beğenmişim teki. Ohh ne saymıştım be resmen içimi dökmüştüm.
-Hadi bakalım gelin ağam yatalım yarın belki beni biraz gezdirirsin ha
-Bir daha gelin ağam dersen hayır
diyerek ışığı söndürmüştüm.
Bugünde bitmişti şükür yorucu ve sıkıcı geçen günü uykuyla taçlandırmak elbette şahane bir şeydi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN MASALI🔱
Chick-LitSert karizmatik bir o kadarda sinirbozucu Baran Ağa ve İnatcı yardımsever doktor Yağmurun hikayesi..🎈🎈 Başlangıç tarihi: 1 Ağustos 2018