Kahvaltıya başlamış olan Berivan annegile günaydın diyerek masaya oturmuştum. Tabağıma kahvaltılık alırken sert bir şekilde örtülen kapıyla dikkatler Baran'a çekilmişti. Hızlı hızlı merdivenlerden inip konaktan çıktı.
Sessiz geçen kahvaltının ardından hazırlanmak için odama çıktım. Bordo renkli kumaş pantolon üzerine krem gömlek giyinmiş, saçlarımı düzleştirmiştim,altına krem stilettolarımı giyerek artık hazırlığımı bitirdim. Odadan çıkarken
-Biraz vaktin var mı yağmur gelinim birer kahve içelim.
-Tabikide Berivan anne
-Eh iyi madem benimki şekersiz olsun
diyip salona doğru adımladı . Bende mutfağa inip birer kahve yapmıştım.
-Pekde güzel olmuş ellerine sağlık güzel kızım
-Afiyet olsun diyip tebessüm etmiştim
-Lafı uzatmayacağım seninde hastanede işlerin vardır ama Baran'la aranızın soğuk olmasından hiç memnun değilim güzel gelinim. Baran sinirlidir, öfkelidir, inatcıdır ama gönlüne dokunursan bunların onu canı yandığı için olduğunu bilirsin. Birbirinizin gönlüne dokunmayı bilin kızım, birbirinizi kırıp dökmek yerine toplamaya çalışın. Yani diyeceğim o ki onun ateş olduğu yerde sen su ol. Ol ki o ateş büyük bir yangına dönüp herkesi kül etmesin.
......
Hastaneye gelmiştim. Berivan annenin dedikleri hâla kulaklarımda idi. Ama Baran'a olan öfkem hâla geçmemişti, düşündükçe göğsüm daralıyor gibi hissediyorum.
-Hoşgeldiniz Yağmur hanım
-Merhaba Gözde yoğun mu bugün ajanda
-Hasta dosyalarınızı istediğiniz gibi masanıza bıraktım
-Teşekkür ederim çıkabilirsin Gözde
...
Yoğun geçen bir günün ardından yine akşam olmuştu. Hastalarla ilgilenmek kafamı dağıtsa da Sena'yla telefonla konuşmak yine derin düşüncelere itiyordu beni.
Hastaneden çıkıp Mardin'in o dar sokaklarında yürümek insana iyi geliyordu tabi Baran gibi bir insanla yaşamıyorsanız.
-Alo
-Nerdesin?
-Hastane de
-Ne zaman çıkıyorsun?
-Çıktım aslında hastanenin önündeyim şuan
-Geliyorum bekle
Diyip kapatmıştı. Kendini ne zannediyordu bu hem bizi bu duruma koyan oydu hem de hiçbir şey olmamış gibi davranmaya mı çalışacaktı. Aklıma bi an Berivan annnenin dedikleri geldi. Ama biz öyle bir çift olamıyacaktık bu belliydi. Kafamın içinde kendi kendime konuşurken Baran'ın arabası önümde durmuştu. Hiçbir şey demeden arabanın kapısını açıp binmiştim.
-Niye haber etmedin ?
-Neyi
-Hastanede işinin bittiğini?
-Sen cidden şaka falan mı yapıyorsun Baran bunu ciddi ciddi soruyor olamazsın çünkü attığım her adımı sana söyleyecek, haber verecek değilim hiçbir zaman da öyle olmayacak.
-Yanlışın var Yağmur! ben senin kocan olduğum sürece her attığın adımdan haberim olacak.
-Yeter cidden yeter ben artık bu muhabbetten çok sıkıldım anlıyor musun
Kocam olduğunun farkındaysan dışarda da ona göre davran. Attığın her adıma, yanına gittiğin insanlara dikkat ederek git.
Daha fazla uzatıp kavga etmek istemiyorum beni konağa götür lütfen..
O cümlelerden sonra Baranın öksürme sesinden başka ses çıkmamıştı. Yemekler yenilmiş çaylar içilmişti. Mutfaktan bir bardak su alıp odama çıkarken Dicle'nin odasının ışığının yandığını gördüm. Kapısını tıklatıp
-Gelebilir miyim?
-Gel yenge bir şey mi oldu
-Yok kuzum bir şey olmadı odama çıkıyordum saatlerdir ders çalışıyorsun biraz beynin dinlensin diyecektim.
-Sağol yenge sende olmasan beni düşünecek insan yok şu koskoca konakta.
-Deme öyle kuzum sen bu konağın cadısısın sonuçta
-Yaaa yenge sende mi
-Şaka şaka abingile uymuyorum ben hadi bak gözlerin kızarmış uyu artık
-Sabah erken kalkıyorum zaten bence de yeterli bu günlük
-İyi geceler kuzum o zaman Allah rahatlık versin
-Sağol yenge size de.
Odaya girdiğimde Baran çoktan uyumuştu. Bende üzerimi değiştirip hemen, kapanmak için zor tuttuğum göz kapaklarımı kapatmıştım. Duydugum seslerle uykudan bir anda kalkmıştım. Duyduğum sesler çokta uzaktan gelmiyordu, Baran sayıklıyordu.
-Baran Baran diye dürtükleyip uyandırmaya çalıştım ama uyanmıyordu. Kalkıp lambayı yaktığımda Baran'ın hastalıktan sayıkladığını damla damla ter döktüğünü görmem uzun sürmemişti. Her ne kadar da doktor olsam insan bir an endişe yapıyordu. Hemen yanına gidip üzerinden yorganı almak için bir savaşa girdim. Baran bırak yorganı hadi ateşler içinde yanıyorsun
-Üüüşüyorum yağmur diye sayıklıyordu. Ateşi nerdeyse 40 olmuştu. Bu böyle olmayacak Baran kalk hadi diyip destekleyerek yatakta oturur pozisyona getirmiştim sıra tişörtünü çıkarmaya gelmişti ama Baran inatla çıkarmıyordu. Kolunun altına girip banyoya götürmem lazımdı ancak ılık bir duş birazda olsa anlık ateşini düşürürdü. Çok fazla zorlansamda banyoya kadar çekmiştim Baran'ı hâla sayıklıyordu ama ne dediği anlaşılmıyordu. Onu klozetin üzerine oturturtup suyu ayarlıyordum çok sıcak olmamalıydı. Baran bak ılık bir duş iyi gelecek kıyafetlerini çıkar duş al hadi desemde sadece üşüyorum diye tıslıyordu. Yapacak bir şey yoktu kıyafetleriyle ılık bir duş aldırmış her yerimizi ıslatmıştı. Ateşi birazda olsa düşmüştü. Onu koltuğa oturtup giyecek bir şeyler çıkarmıştım. Kendimde banyoda hızlı bir şekilde giyinip giyinmesi için odadan çıktım. Önce mutfağa inip ilaç dolabından ilaç,bir bardakta su alıp odaya çıktım. Gözü birazda olsa açılmıştı
-Baran bu ilaçları içmen lazım
-İstemiyorum dedim yağmur
-Çocuk gibi davranma gözünü açamıyorsun hastalıktan inat etme iç şu ilaçları
İlaçlarını verdikten sonra ıslak kıyafetlerimizi odada toplamıştım o sırada Baran yatağa yatmış battaniyeye on kolla sarılmış uyuyordu. Üzerinden battaniyeye alıp ince bir nevresim örttükten sonra yatmıştım. Ama uyumanın imkanı yoktu Baran beyimizle uğraşmaktan insanda uyku kalmıyordu. Yeni aldığım bir kaç kitap vardı onlardan birine başlayabilirdim, belliki bu gece bana uyku yoktu....
Günün ilk ışıkları doğmaya başlamıştı.
-Yağmur ben sana yalan
Mırıltı şeklinde sayıklıyordu eğilip ateşine bakmıştım ama ateşi yükselmemişti. Yağmur ben sana yalan ne ne demeye çalışmıştı anlamamıştım.
Gözlerim odaya doğan güneşe inat kapanıyordu...
....
Saat kaç oldu bilmiyorum ama uykumu almış bir şekilde gözlerimi açtığımda aslında 4 saat uyuduğumu fark ettim. Saat 10.00 a geliyordu. Baran hâla uyuyordu onu uyandırmamaya dikkat ederek yataktan kalktım. Banyoda işimi hallettikten sonra üzerime kiremit rengi İspanyol paça pantolon giyip üzerine siyah salaş kazağımı giyinmiştim. Artık tam anlamıyla kış kendini belli etmişti. Saçımı salaş topuz yapıp, konaktakiler erkenden köy evine gideceklerdi konakta o yüzden yardımcılar harici kimse yoktu diye kendimle konuşa konuşa mutfağa indim.
-Günaydın gelin ağam hava biraz serin salona kahvaltınızı hazır edelim
-Günaydın Sıla yok kahvaltı istemiyorum mutfakta biraz işim var sadece şimdi senden isteyeceğim şeylerin yerini bana gösterirsen bana yardım etmiş sayılırsın
-Peki gelin ağam sen nasıl istersen
-Öncelikle bir tencere ver bakalım diyip başlamıştım.
Yarım saatin sonunda mis gibi kokan sebze çorbası hazırdı.
-Maşallah gelin ağam pek güzel kokuttun mutfağı
-Pek bir şey bilmem ufak tefek yemekler benimki
Tepsiye iki dilim ekmek ve bir kase çorbayla odaya çıktım. Baran beyimiz hâla uyuyordu,
-Baran hadi uyan sabah oldu
-Kalkmıyacam git başımdan
-Böyle konuştuğuna göre iyileşmişsin sen
-Hadi kalk sana çorba getirdim sonrada tekrar ilaçlarını iç
-Emredersin diye söylene söylene yatakta oturur pozisyona geldi, kucağına tepsiyi koyup afiyet olsun diyip kalkıyordum ki anlamsız anlamsız yüzüme bakıyordu
-Koluna felç inmediyse o çorbayı rahatlıkla içebilirsin
-Belkide içmek istemiyorum
-Ama içmen lazım ne yazık ki, boş mideye ilaç fayda etmez. Çocuk gibi davranmayı bırak.
-Her hastayı böyle azarlıyorsan atarlar seni hastaneden .
-Her hasta senin kadar uğraştırmıyor Baran diyerek kalktığım yere geri oturmuştum. O çorbayı içmesi lazımdı eline kaşığı verdim ve çorbanın içine ekmek doğramaya başladım.
-Tadı bi değişik bunun hem soğumuş bu
-Tadında hiçbir şey yok gayet güzel ikincisi de o kadar inatlaştın ki soğudu çorba. Neyse yine 6-7 kaşık içmişti , bu ona yeterdi en azından şimdilik.
Gerekli ilaçlarla bir bardakta su verdim.
-Sen biraz dinlen bir şeye ihtiyacın olursa da seslenirsin.
-Hastaneye gitmeyecek misin?
-Hayır arayıp gelemeyeceğimi söyleyeceğim diyerek tepsiyi alıp odadan çıktım. Terasta tepsiyi Esma'ya verip hastaneye telefon etmiş ayarlamıştım.
Gönderilen Sena: Unutulan biri yazıyor napıyorsun avukat hanım🙂
Çok geçmeden mesaj gelmişti.
-Sizi unutmak ne mümkün doktor. Bürodayım vaktin varsa arasana😒
Bugün tüm gün boştum yani hemen aramıştım.
-O zaman Sena'yla dedikodu vakti başlasın desek yanlış olmazdı..
......
Saatler süren telefonun ardından artık kapatmıştı. Kafam şişmişti eminim Sena'nın da çenesi ağrımıştır. Baran hiç seslenmemişti. Önce Baran'a bakıp sonra akşam yemeği için mutfağa inmeye karar verdim. Odaya girdiğimde hâla uyuduğunu görmem uzun sürmedi, ateşine baktım oda normaldi.
...
Sıla şurdan tuzu uzatır mısın?
-Buyur gelin ağam
-Sağol o börekleride fırından çıkar artık olmuş onlar
-ooohhh maşallah gelin hanım pekde marifetliymişsin
-Yok çokta bir şey bilmem aslında
-Yok yok maşallah
......
Hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Berivan annegil akşam yemeğine konağa geleceklerini Fatma ablalara telefon açıp söylemişlerdi. Bende biraz zaman geçsin diye onlara yardım etmiştim. Sıla'ya masayı kurmasını söyleyip bugün yeterince çok uyuyan Baran'ı kaldırmaya gitmiştim. Ama oda boştu banyodan su sesi geliyordu anlaşılan ağamız kalkmış duş alıyordu. Konağın seslenmesinden Berivan annegilin geldiği anlaşılıyordu.
...
Sıla masayı hazırlamış herkes akşam yemeği için masaya toplanıyordu. Biraz önce Baran'a bakmak için çıkmıştım ama odada yoktu tekrar odaya çıkıp yemeğe çağırmalıydı.
-İyi misin biraz daha
-İyiyim tadı kötü çorba gözümü açtı
-Hiçde bile tadı çok güzeldi. Mis gibi sebze çorbası annemgil geldi. Herkes masaya toplanıyor iyiysen bizde inelim ama kötüyüm diyorsan tepsi hazırlasınlar.
-İnelim zaten sıkıldım burda sabahtan beri
-Uyuyorsun
-Beni mi takip ettin
-Ateşini evet..
Diyerek kıyafetlerinden hırka çıkarıp eline verip odadan çıktım . Hastalık bunun çenesine vuruyordu galiba . Fırat hariç herkes yemek masasındaydı.
-Herkese afiyet olsun diyerek Baran'da sofraya oturmuştu.
-Sağolasın konaktaymışsın işe gitmemişsin
-Hastaydım dinlendim biraz
-Nasıl oldun oğul
-Eyiyem ana yoktur bir şeyim
-Güzel gelinim iyi bakmış bir günde ayağa dikmiş seni
Bu sözün üstüne bir şey dermiki diye beklemiştim ama yemeği yemeye devam etmişti. Ne bekliyordum ki böyle kaba bir insandan teşekkür falan mı?
Yemekler yenmişti kahve faslından sonra çaylar içilmiş saat 12ye gelmişti bile. Uykusuzluk gözlerimi zorluyordu artık Baran'a içmesi için ilaçlarını uzatmıştım ama
-Gerek yok o ilaçlara artık
diye almamıştı. O kadar uykum vardı ki inatlaşacak halim yoktu onunla .
....
Sabah sabah çalan telefonla güne başlamak kadar kötü ne olabilirdi ki.
Komidinin üzerinde çalan telefon melodisi benim telefonuma ait değildi. Yani buda demek oluyor ki Baran'ın telefonuydu ama kalkıp susturmayı düşünemiyordu derken yataktaki hareketlilikten kalktığını anlamıştım.
-Alo
-....
-Tamam saat ikiye ertelediğimiz haber et Fırat için uçak bileti ayarlayın.
Sanırım işle alakalı bir konuydu telefon görüşmesini kısa tutup kapatmıştı. Baran duştayken bende kalkıp üzerimi giyinsem iyi olacaktı zira hastaneye geç kalacaktım. Önce odayı toplayıp kıyafetleri hazırlamaya başladım. Havalar soğumaya başlamıştı artık. Siyah dar paça pantolon üzerine siyah beyaz kareli çeketimi almıştım. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapıp hafif tonda makyaj ile tamamlamıştım. Ben hazırlanırken Baran duştan çıkmış. Giyinme odasında lacivert takım elbisesini içine beyaz gömleğini giyinmişti.
-Hazırsan çıkalım artık
-Hazırım çantamı alıyım
Sabah bir sabah sağ tarafından kalkmış belliki ses tonu sakindi.
Sessiz şekilde arabada herzamnki gibi giderken.
-Kahvaltıya gidelim önce güzel bir mekan biliyorum
-Hastaneden randevu saatlerini arayıp öğrenmem lazım
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN MASALI🔱
Literatura FemininaSert karizmatik bir o kadarda sinirbozucu Baran Ağa ve İnatcı yardımsever doktor Yağmurun hikayesi..🎈🎈 Başlangıç tarihi: 1 Ağustos 2018