Herkes yavaş yavaş kahvaltıya iniyordu. Kahvaltı masasına kestiğim ekmekleri alarak çıktım herkes yerine oturmuştu. Masanın ucuna elimdeki sepeti koyarak Baranın yanına oturdum traş olmuştu çok güzel kokuyordu. Dikkatimi dağıtan kokudan kurtulup kahvaltıya odaklanmıştım ki Berivan hanım yanımıza gelen Zeynep'e
-Zeynep bugüne hazırlık yapın misafirler gelecek gelinimi görmeye diye söylemişti
Sessizce bir şey demeden kahvaltımızı bitirmiştik . Kahvaltıdan sonra odaya çıkıp telefonuma bakmak aklıma gelmiş odaya çıkmıştım. Baran nasıl bilmiyorum ama çarşaf işini halletmişti. Telefonumu ararken bir anda odanın kapının açılmasıyla yerimde sıçradım
-Yavaş olsana biraz hem kapıyı tıklamak diye bir şey var
-Niye kapıyı tıklayım kendi odama girerkende izin isteyecek değilim
O arada üzerime üzerime yürüyordu sırtım duvarla buluşmuştu bile sol elini duvara koyup
-Hayırdır sen ne arıyordun böyle dalmışsın
-Ö önemli bir şey değil diye kekeledim salak gibi
-Bende telefonunu arıyorsun zannetmiştim diye oyun oynuyordu benimle
-Yooo hem telefonumun nerde olduğunu biliyorum
-Bence o kadar emin olma doktor diyip çıkmıştı ..
İki saattir telefonumu arıyordum ama ortalıkta yoktu, sabah dalga geçer gibi konuşmasından anladığım kadarıyla telefonum kesin Barandaydı. Bugün konağa misafirler gelecekti üzerime daha uygun bir şeyler giyinsem iyi olurdu. Kahverengi kumaş kemerli bir pantolon giyip üzerine krem renkte kolları perdeli bir bluz giyinmiştim altın kolye ve küpelerimi, bileziklerimi takmıştım. Saçlarıma dön çekip ayağıma krem ayakkabılarımı giyerek gelen misafirleri karşılamaya indim. Merdivenlerden inerken kapının açılmasıyla gelen misafirler görüş alanıma girmişti. Az misafir bekliyordum açıkcası ama gelen kişiler ufak çaplı düğündeki kişi sayısıydı. Baranın babannesinin elini öptükten sonra yengeleri teyzeleri halaları derken zaman baya geçmişti. Hepsiyle tek tek tanışmıştım resmen ölüm gibiydi üstelik isimlerin hepsi karışmıştı. Baranın kuzenleri ile de tanışmıştım çok kalabalık bir aşiretlerde babanesi yanına çağırarak
-Maşallah gelin hanım pek güzelmişsin geleceğinizde sizin gibi güzel olsun diyip yakama bir altından rozet takmıştı.
Babanesi Baranın amcasıgilde kalıyordu. Tek amcası vardı sanırım amcasının oğlu yoktu. Herkes farklı farklı konuşup soru yöneltmişti. Akşama kadar kahvesiydi çayıydı gücüm kalmamıştı. Ve nihayet herkes evine dağılmıştı. Mutfağa yardıma indiğimde işleri bitirmiş kimsenin olmadığını gördüm. Baranın anneside biraz dinlenmek için odasına gitmişti. O sırada mutfağa Zeynep girdi.
-Buyur gelinağam bir şey istedin?
-Yok bir şey istemedim ayrıca şu gelinağam lafını kaldıralım sen bana yağmur de yağmur abla de ne istersen ama şu gelinağamı kullanma nolur
-Peki yağmur abla diyip gülümsemişti
-Mutfağa bakıyım diye geldim ama siz halletmişsiniz e hadi bir kahve yapta içelim Zeynep diyip sedire oturdum
Zeynep kahveleri yapmış oturmuş kahve içiyorduk. Kaç yıldır burdalardı onu merak etmiştim ama bu konudan derin mesele çıkacağını tahmin etmemiştim.
-Ben çocuktum bu konağa geldiğimizde babam vefat etmişti. sonrasında bizi Mevlüt amca yanına alıp ekmek verdi hah işte o gün bugündür biz buradayız diye söyleyivermişti.
-Anladım demekle yetindim
-Duyduğuma göre sende doktormuşsun Yağmur abla
-Yaa evet bende doktorum yeni mezun oldum çalışmaya başlayacaktım işte sonra olanlar malum diyip sustum
-Burdada bir sürü hastahane vardır
-Varya var gidip görüşmek lazım tabi derken kapıda bizi dinleyen Barandan haberim yoktu.
Arkamdan erkeksi öksürüğüyle dikkati üzerine çekmişti.
-Su almak için geldim diye açıklama yapmıştı
Zeynep bir su bardağı suyu verip mutfaktan çıkmıştı.
Aklıma gelen telefonla sinir kat sayım iki katına çıkmıştı
-Telefonum nerde diye düz bir ses tonuyla sormuştum
-Bilmem yerini bilen sensin diyip dediğimi hatırlatıyordu.
-Baran oyun oynama benimle senin aldığını biliyorum odada heryere baktım
Cebinden çıkarıp elime uzatıp
-Ortalığa atma doktor hem o kırmızı elbiseyide birdaha giyme diyip mutfaktan çıkmıştı. Telefonu alma heyecanıyla dediği şeyi sonra idrak etmiştim. Telefonumu karıştırmıştı bi hışımla odaya doğru yürüyüp dan diye girmiştim odaya. Karşımda bir adet kaslı sırt görmeyi tabi düşünmüyordum elimle gözümü kapatıp arkamı dönmüştüm.
Baranın erkeksi kahkahasını beklemiyordum
-Banyo denen bir yer var ordada giyine bilirsin diye söylendim
-Şu saçma hareketlerine son ver diye eski öküzlüğüne dönmüştü.
-Ne zamandır telefon karıştırıyorsun baran ağa diye tısladım
Çook yakınımdan gelen baranın kokusuyla dibimde olduğunu anlamam uzun sürmedi gözümü açtığımda aramızda çok az bi mesafe vardı ve üstü hala çıplaktı.
-Bir şey mi dedin diyip yaklaşmaya başladı
-Telefonumu diyorum karıştırmalar falan diyip geri çekildim hâla üzerime geliyordu en sonunda duvarla arasında kalmıştım.
Göğsüm bir inip bir kalkıyordu
Kulagıma eğilip sıcak nefesini üfleyerek
-Evet güzel fotoğrafların var diye konuşmuştu.
Elimi sert göğsüne koyarak ittirdim
-Şu yakınlaşmalarına son ver diyip kolunun altından çıkmıştım
Gülerek banyoya girmişti .
Telefonumu cebime koyarak odadan çıktım. Akşam yemeği için masa kuruyorlardı. Mutfağa inip önce Sena'dan gelen mesajlara cevap verdim. İşlerinden dolayı İstanbul'a geri dönmüşlerdi. Gelen e-maillerime baktıktan sonra telefonu kapatıp tekrar cebime koydum. Herkes masaya tek tek oturmaya başlamıştı. Baranda yanımdan geçerek masanın uç kısmına, yerine oturmuştu. Kokusundan anladığım kadarıyla duş almııştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN MASALI🔱
Chick-LitSert karizmatik bir o kadarda sinirbozucu Baran Ağa ve İnatcı yardımsever doktor Yağmurun hikayesi..🎈🎈 Başlangıç tarihi: 1 Ağustos 2018