15.Bölüm

3K 86 41
                                    

Savaş'ın fotoğrafı AVM' nin girişine asılmıştı. Ve bana dediği şey 'Abartma' oldu.Bu çocuk ya gerçekten bu durumlara alışıktı ya da düz manyaktı. Çünkü bunun başka bir açıklaması olamaz diye düşündüm içimden.

"Efendim?" Savaşın sesiyle gerçek dünyaya döndüm.

"Efendim?"

"Sanırım bu soruyu sorması gereken benim." Anlamaz bakışlarımı Savaş 'a gönderiyordum. Çünkü anlamamıştım.

"Bana manyak dedin farkındaysan." Ne! Bir saniye sen benim düşün- Hayır, içimden düşünmemiş olamam değil mi!

"Hiç sana demedim, yani ben şey, şey ııı ...hiç" Savaş' ın dudağının kenarı yukarı kıvrıldı. Ne yani komik mi!?

"Neden sırıtıyorsun?"

"Hiç... Yok bir şey"

"Ya söylesene."Hiçbir şey söylemeyince ısrar etmekten vazgeçtim ve yürümeye devam ettik. Aradığımız mağazaya gelince içeri girdik.

Burası büyük bir kitapçıydı. Aradığımız her şeyi burada bulabilirdik.Savaş ders kitaplarına bakarken ben de romanların olduğu rafa doğru ilerledim. Uzun zamandır alıp okumak istediğim bir romana çarptı gözüm.Arka kapak yazısını okurken bir ses ile irkildim.

"Kitap okumayı sever misin?" Savaş elindeki ders kitaplarıyla yanımda duruyordu. Hafif bir tebessüm ettim.

"Evet, severim. Yalnız hissettiğim zamanlarda hep okurum. En azından kitapların şarji bitmiyor."Savaş dikkatlice beni inceliyordu.Gözleri gözlerimi bulduğunda,

" Hadi kasaya gidelim " dedi başka bir yöne bakıp. Onu takip ettim. Kitapların parasını o ödedi.

" Çok centilmensiniz bayım. " dedim gülümseyerek.

" Eh, öyle de denebilir. "dedi aynı şekilde gözlerime bakıp gülümseyerek.

SAVAŞ' TAN DEVAM
Kitapçıda onun elinde kitabı görünce şaşırmıştım. Kitaplardan hoşlandığını bilmiyordum.' Kitapları severim' dediğinde yüzünde beliren gülümsemeyi gördüm. Çok güzel gülümsüyordu.

Kitapçıdan çıktığımızda AVM 'ye asılmış fotoğrafımı görünce aslında çok... ne denir ona, heyecan ya da mutluluk? Ondan olmuştu işte. Çaktırmamaya çalışmıştım. İnsanların bana bakan gözlerini görebiliyordum. Gülümsememe ne kadar engel olmaya çalışsam da başaramamıştım.

"Çok ağırlar mı?" dedi Alev. Aslında bir çok şey almıştık ve gerçekten ağırlardı.Tabiki de bu poşetleri ona taşıtmayacaktım.

"Hayır değiller." diyebildim sadece. Buna inanmamış olacak ki tek kaşını havaya kaldırıp komik bir ifadeyle bana baktı.

"Yalancı." dedi ve elimden bir poşeti çekiştirdi.

"Ya bırak taşıyayım işte!"Dememe rağmen çoktan eline almıştı bile. Zafer kazanmış gibi poşeti havaya kaldırdı. Gülümseyerek gözlerimi devirdim. O sırada yanımızdan geçen yaşlı bir teyze,

" Çok yakışıyorsunuz çocuğum, " dedi, ardından Alev'e dönüp," Sen biraz kısasın ama olsun. "dedi. Alev 'e baktığımda o da en az benim kadar şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.

Olduğumuz yerde durduk.Alev, yaşlı kadına döndü.

"Teyze nerden çıkardın ya, biz şey değiliz senin sandığı-"

"Ay ben bilmiyorum sanki sus. Her halinizden belli. Şu çocuğun tipine bak nasıl mutlu. Ay bana gençliğimi verseler ne fındıklar kırarım be."

"Teyze Vallaha yok öyle bir şey. Nerden çıkardın." dedim ama teyze arkasını dönüp uzaklaşmaya başlamıştı bile.

"Yanlış anladı teyze herhalde." dedi Alev, yalandan gülümsemeye çalışıp. Yürümeye devam ettik. Uzun bir sessizlik oldu. Ve bu sessizlik Alev'in karnının guruldamasıyla son buldu.

ALEV'DEN DEVAM
Sabahtan beri bir şey yememiştim. Ve karnım tamda guruldayacak zamanı bulmuştu. Sanırım yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Utanmıştım. İçimden n'olur duymamış olsun diye dua etmeye başladım.

"Bir şeyler yiyelim mi? Ne dersin ben çok açım?"dedi karnını ovalayarak.
Ne demeliyim. Hadi Alev bir şey söyle.

Kızım tamam de. Çok açsın bunu sende biliyorsun.

Hazibe teyze! İçimdeki Hazibe teyze atağa geçmişti. Olamaz. Ne demeliyim!?

" Ben pek aç değilim aslında, " dedim yere bakarak.

" Ama ben açım" dedi ve beni kolumdan tutup bir restorana sürükledi. Ağzım açık bir şekilde peşinden gittim.

Bir masa bulup oturdu ve poşetleri yere koydu . Ve ben ayakta öylece bakakaldım. Tabiki de sandalyemi çekip oturtmasını beklemiyordum. Sadece ne yapacağımı şaşırmıştım. Sandalyemi çekip oturdum poşetleri sandalyenin ayağının yanına koydum. Aç değilim demiştim ve hayvan gibi açtım.

"Bir şey yemek istemediğine eminsin değil mi?" dedi. Evet anlamında başımı salladım. O da omuz silkti. Garsona buraya gelmesi için işaret etti.

"Buyrun efendim?"

"Ben bir porsiyon iskender alacağım yanına da ayran" garson savaşın isteklerini not ederken bana döndü.

"Siz ne alırdınız efendim?" Kahretsin! Ne demeliyim. Derken aklımın sesini dinledim.

"Ben bir şey almayacağım." Garson masadan ayrıldı ve Savaş bana tek kaşını kaldırıp baktı.

"Aç değilim." dedim kollarımı göğsümde birleştirip. Başka yöne bakmaya çalıştım. Savaş'ın sırıttığını hissedebiliyordum.

Garson, Savaş' ın siparişlerini masaya dizerken Savaş, piç sırıtışını sergiliyordu. Garson masadan ayrıldığında hayvan gibi yemeye başladı. Bende öylece bakıyordum.

Beş dakika böyle geçti. Bana işkence yapıyordu resmen. Ve bunu farkındaydı da. Garsona işaret etti ve garson hemen geldi.

"Buyrun efendim."

"Bir porsiyon daha iskender istiyorum. Ve bir de ayran."

Benim gözlerim şaşkınlıktan faltaşı gibi açılmıştı. Neresine yiyecekti o kadar kaloriyi. Garson iskenderi ve ayranı benim önüme koydu.
masadan ayrıldı.

"Bana mı?"

"Bu vücüdu bozamam." dedi ve kaslarını işaret etti. İskenderle mazlum mazlum bakışırken

"Yesene" dedi. Kararsız bir şekilde yemeye başladım. Çokta güzeldi ne yalan söyliyeyim.Aradan zaman geçince Cem 'den mesaj geldi.

Kanka,konum atıyorum Gökçe' yi de al gel. Güzel giyinin parti var.
OPERASYON BAŞLASIN :)

HERKESE MERHABAAAAA. BU BÖLÜMÜ UMARIM Kİ BEĞENMİŞSİZDİR. OY KULLANMAYI UNUTMAYIN. YILDIZA TIKLASANIZ YETER.

VE BİR HABERİM VAR VİNİ'MİZ GAY MİŞ ÜZÜLDÜM :( İNSTADAN FOTO PAYLAYMIŞ.)

)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mafya KomşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin