-Medya Hilmi Cem-
Hayat ne bu kadar kısa.. Neden bu kadar pahalı? Neden bu kadar zor? Neden sonunda ölüm var. Madem öbür tarafta mutlu olacak isek neden şimdi ızdırap çekiyoruz ya da yanacağımızı bildiğimiz halde neden kötü oluyoruz..?
***
-7 sene sonra-
Nil Burak ile Amerika'ya taşınmıştı, bir oğulları vardı ve çok mutlulardı. Küçük bir evde büyük mutlu yüzler vardı. Bazı şeyleri arkada bırakmaya karar vermişlerdi. En güzelini de onlar yapmıştı. Burak oğlu Mert Can için her şeyi yapabilecek bir pozisyondaydı. Onun için çalışıyordu köpekler gibi, tabii karısını da unutmuyordu, Nil'in üstünde çiçek koklamıyor idi o derece. Onlar artık mutlu bir aile idi.
***
O gün orada vurulan kişi Karan Dolunaydı. Oracıkta yerde yatıyordu kımıldamıyordu. Sonra Maraz gelip götürmüştü onu ve Karan dolunay yaşıyordu, Marazın gözetimi altında yurtdışında tutuluyordu.
***
Yasin sevdiği bir kız için hapishaneye düşmüştü. Onun suçunu üstlenip hayatını zindan etmişti. Kız arada görüşlere geliyordu ama evlenmişti. Kendini suçlu bildiği için ona hep af diliyordu. Yasin ise hala aşıktı, olmaması gerekirken yine de onca şeye rağmen seviyordu. Gerçek aşk dedikleri bu olsa gerek. Ne zaman çıkacağı belli olmayan Yasin, kendi kendini yakmıştı.***
Erdal bir firma da müdürlük yapıyordu. Son olanlardan sonra arkadaşlık kurmayı kesmiş soğukkanlı, dikdatör birine dönüşmüştü. Herkes onun sertliğini konuşsa da aslında sevgilisine geldiği zaman kediye dönüşüyordu. Kendine yakışan birini bulmuştu ve mutluydu. Onun için hayat artık iki şeydi ; sevgili ve iş.
***
Hilmi Cem 15-16 yaşlarına gelmişti. Artık korkmuyordu, eş cinsel olduğunu saklamıyordu. Kendine göre birini bulmuştu ve zulümden kurtulmuştu. Artık insanlar onu seviyordu, ayrım yoktu. O da mutlu birine dönüşebilmişti. Artık korkmak yoktu, yaşama vaktiydi.
***
Hazım Allah rahmetine kavuşmuştu, 2 sene önce. Kalp krizi onu götürmüştü, iyi ki de götürmüştü. Yoksa Hilmiye neler yapardı bilinmiyor...
***
Sınıfın en konuşkanı, soru soranı, zekisi Faruk da tıp fakültesinde okumuş doktor olmuştu.
***
Yağız ve Hazan evlenmiş Ecem adında bir kız çocuğuna sahip olmuşlardı. Ecem babasına çok benziyor idi. Yetenekli güzel beş yaşında bir çocuktu.
Ecem : Baba seni ve annemi çok seviyorum.
Hazan / Yağız : Tabii biliyoruz.
Ecem : Belki bir karınca kadar babamı daha çok seviyor olabilirim.
Hazan : Beni o kadar çok sevmiyor musun?
Yağız : Anneni de beni de eşit seviyorsun Ecem demi?
Ecem : Evet. Aynen. Eşit seviyorum.
Ecem annesine ve babasına sarılıp odasına çıktı. Hazan Yağız'ın omzuna başını dayadı. Dudaklar birleşti.
Hazan : Seni çok seviyorum. İyi ki eşim oldun. İyi ki hocam oldun. İyi ki çocuğumuzun babası oldun.
Yağız : Bende seni çok seviyorum aşkım. Sende her şeye iyikisin.
***
Bir bebek arabası. Onu süren karnı burnunda bir anne ve ona çok güzel bakan bir eş. Onu çok seven bir eş.
Sinan : Hikayemiz daha yeni başlıyor.
Ece : Hiç bitmedi ki. .
Dudaklar birleşti bir süre ve bebeğin ağlaması ile geri çekilip gülümsendi. Sinan çok sıkı tuttu sevdiği kadının elini bir daha bırakmamak üzere.
-Arkadaşlar aslında mutsuz son olacaktı ama son dakika Patates yeter mutsuz son olmasın diyerek mutlu sona çevirdim. Bu nedenle kısa ama mutlu bir bölüm oldu. Bunu özledim şimdiden. Sizleri seviyorum. Diğer hikâyeme bekliyorum. -
Kanlı Aşka gelin okuyun harika! :) sdsadasda
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koleje Hoş Geldin
FanficEce, ailesinin baskısı ile İstanbul'a gönderilir, yeni bir hayata başlamak Eceye göre değildir. Memleketinden kopması, ailesinden ayrılması onu üzüyordur ama mecburdur. Babasının düşmanlarından uzak bir şehirde yaşayacaktı artık Ece ve gittiği kolej...