Bölüm 2 | SÖZ

899 91 18
                                    

Duyduklarından sonra, adeta sürükleyerek ilerletiyordu kendini evine doğru Ela. Neyi, nereye koyacağını şaşırmıştı. Düşüncelerle boğuşurken birden durdu. Herhangi bir şeyin ne önemi vardı ki ? Arkadaşı ölüyordu. Canı ölüyordu canı. Olanca gücüyle bağırdı.

- Bir çift mavi göz mü fazla geldi sana, namussuz İstanbul ?

Ölen tek o olmayacak diye düşündü. İçi bir kat daha ürperdi.

- Kadın ölüyor, adam sağ kalacak mı sence, salak İstanbul ?

Kalır mıydı ? Hayal'i yaşatabilir miydi gerçekten ?

- Kaç hayatı birden bitiriyorsun sen şimdi, katil İstanbul ?

..

Kapıdaki seslerle ayağa fırladı Mert birden.

- Canım nerdesin sen tüm gün ? Hastaneye de getirtmedin. Yine sürpriz peşinde koşuyorsundur diye üstelemedim.

Eğilip öptü yanağından karısını.

- Mert. Aslında biraz konuşsak iyi olacak.

- Kötü bir şey yok değil mi ?

- Yok yok.

Bu sözlerle biraz rahatlatmaya çalışıp, içeri doğru çekiştirdi kocasını. Onu koltuğa oturtturup, kendi de hemen karşısına sehpaya oturdu.

- Kötü haber yok da. Maalesef iyi haber de yok.

- Henüz üç kişi değiliz yani ?

- Değiliz.

Ufak yüzünü avuçları arasına alıp, gözlerinin içine doğru konuştu karısının Mert.

- Sen buna mı üzüldün güzel karım benim ? Bak henüz dedim. Biz genciz, hayat uzun.

Dolan gözlerindeki yaşları daha fazla tutamadı Hayal. Hayat uzun muydu gerçekten ? Belki haklıydı. Hiç sevmemiş, sevdiğiyle kavga etmemiş, onun omzunda ağlamamış, bazen de onun için yastıklara gözyaşı düşürmemiş insanlar vardı bu hayatta. Yaşamadan ölecek insanlar. Bu yüzden şu birkaç yılda ; bu güzel adamla, bu güzel sevdayı yaşatarak borcunu ödemişti ona hayat. Belki bu birkaç yıl, bir ömürdü. Ve hayat gerçekten uzundu diye düşündü Hayal.

- Ama ağlama. Tek damlaya kıyamıyorum. Bunu biliyorsun güzelim.

Ellerinin tersiyle gözlerini sildi Hayal.

- Tamam geçti geçti. Sen üzülme. Ben bir bebeğimiz olsun çok isterdim. O yüzden ağlıyorum.

- Aa, olacak güzelim. Neden böyle konuşuyorsun ? Yoksa sen ?

Mert'in tedirginliğiyle kendine geldi Hayal. Ne yapıyordu Allah aşkına ? Ne niyetle girmişti bu kapıdan ? O hastaneden çıkarken kendine ne söz vermişti ? Böyle mi başlayacaktı bu çetin süreç ?

- Ben ne ?

- Ya birkaç aydır kanama görmediğini söylemiştin. Ya şey işte kızım. Hamile değilmişsin ya. Niyeymiş ? Ben anlamam pek de. Şimdi de ağlıyorsun ya.

- Ha. Yok ya önemli bir şey. Kist varmış da. O böyle düzensizlik yapıyormuş.

Bir anda kalktı oturduğu yerden.

- Nereye ?

- Yorucu bir gündü.

- Bu arada bu saate kadar nerdeydin ?

- Ela'ylaydım. Şimdi de yatıyorum.

Arkasında bu duygu değişiminden hiçbir şey anlamayan bir Mert bırakarak merdivenleri çıkmaya başladı birer ikişer.

BİR ADIN KALMALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin