Sabah sürprizi yapmış oldum. Merakla beklediğinizi biliyorum ama cevaplanmamış sorularımız kalacak. Diğer bölüm hepsi uçup gidecek, inanın. BAK ne kadar özlenmiş görmem için yorumlarınızı bekliyorum, peşi çok yakında. 🌹
•
- Ela, şimdi iyi değilsin. Sonra uzun uzun konuşalım ha ? Ne dersin güzelim ?
- İyiyim ben. Sadece yorgun hissediyorum. Hem ne olmuş bana ? Bir şey söylemedi mi doktorlar ?
Geçen onca gün içerisinde kendi de bu ayrılığa zor katlanmışken ve üstüne bu uğurda büyük bir kayıp yaşamışlarken, planladığı konuşmayı yapmanın zamanının şimdi olmadığını düşündü Mert. Gerçekten Ela'yla sağlıklı bir iletişim kurabilmek istiyordu. Peki bebeklerini nasıl söyleyecekti ? Şu an boynuna sarılıp ağlamak istediği Ela'sından bunu nasıl saklayacaktı ? Ama yine susmalıydı. Onun için susmalıydı. Yorgun bedenini daha fazla hırpalamamak için susmalıydı.
- Baygınlık atağı dediler. Tahlillerinde bir şey çıkmadı. Kendini çok üzmüş, hırpalamasın artık da dediler.
Son söylediklerinden sonra yorgun bir gülüşle bakıyordu Ela'nın gözlerinin içine. Zaten azap gibi geçen 3 haftadan sonra şu son birkaç saatte iyice tükenmişti Mert de.
- Sen yoktun. İyi olma mı beklemek hata değil mi ?
- Ela'm, güzelim. İnan ben de böyle olmasını istemedim. Bir gözüm hep kapıdaydı. Sen gel istedim. Senden bekledim. Bu ilişki başladığından beri ben ilk defa senden bir şey bekledim.
Ela'nın gözlerinden belli belirsiz yaşlar süzülmeye başlayınca, aceleyle hatasını fark etti Mert. Bedeninden yavrusu kopup gitmiş, habersiz bir anneye bu yaptığı neydi ? Konuşmak için de aynı acıda kavrulmak için de önlerinde çok uzun zamanlar olacaktı. Şimdi yapması gereken, onun haberinin dahi olmadığı yaralarını, tekrar tekrar sarmaktı.
- Şş. Tamam. Tamam geçti. Geldin işte. Gelmiştin yani. Sen bana gelmiştin. Gülüşünle beraber bahar çiçeklerini de peşinde sürükleyerek hem de.
- Mert. Bazen öyle oluyor ki. Sevdiğini söylemeye bile fırsat bulamıyor insan. Bu yaptığım sana saçma gelebilir ama ben kaybetmiş hissediyorum. İnan seni değil ama bir şeyi, tarif edemediğim bir şeyi kaybetmiş gibiyim.
Duydukları Mert'in dik tutmaya çalıştığı omzunu iyiden iyiye çökertmişti. Kaybetmedin, kaybettik diyemedi. Evladımızı, hiç diyemedi.
- Ben seni seviyorum.
Önüne düşmüş çenesi bir anda dikleşti Mert'in. Ve gözlerini kenetledi gözlerine. İlk defa söylemişti bunu Ela. Onca yaşanana rağmen bunu ilk defa duyuyordu ondan Mert. Böyle bir şeydi demek ? Kaybetme korkusu, insanın en kuytusundakileri bile gün yüzüne çıkaracak kadar kuvvetli bir şeydi.
- Ben de seni seviyorum. Çok seviyorum.
Uzanıp usulca saçlarını okşadı karşısındaki yorgun bedenin.
- Şimdi biraz uyu lütfen. Söz veriyorum konuşacağız ve söz veriyorum her şey çok güzel olacak.
///
- Baba da tam baba hani.
- Oğlum güldürmesene. İlerde kızıma gösterirken açıklayamayacağım sonra.
- Annen komiklikler yapıyordu dersin. Di mi yenge ?
- Burakk. Mert'e sataşıp beni utandırmasana.
- Tamam tamam bir şey demedik. Şu an burda aileniz için çok önemli bir anın şahitliğini yapıyorum. Uğradığım muameleye bak.
- Oğlum uzatma sen de. Alt tarafı fotoğraf çekiyorsun. Çocuğu biz yaptık.
- Helal be kardeşim ben susarım bu lafın üstüne.
- Aa Mert ! Sen de mi ya ?
- Tamam güzelim. Demedim bir şey. Kızarmasın o yanaklar hemen.
- Hem de çocuğun önünde. Kızım duyma sen babayı tamam mı ?
Kafasını eğmesiyle yüzü değişti Ela'nın.
- Mert ! Mert ! Nefes almıyor.
- Nasıl nefes almıyor ? Uyumuştur. Korkutma beni.
- Hayır almıyor. Baksana. Bir şey oldu kızıma. Mert !
- Babacım hadi ama. Aç gözlerini. Korkutma bizi.
Ufacık bir ağlama yok. Güzel gözlerini bize göstermek yok. Saniyeler geçiyor. Tek bir tepki yok. Ne yaptıysam fayda etmiyordu. Ela'nın elleri arasında kötüleşen rengini seyrediyordum sadece.
- Bir şey yap. Kurtar onu. Benden gitmesine izin verme. Babasısın sen. Bizden gidiyor. İzin verme Mert. İzin verme.
- Ölemezsin. Bizi bırakamazsın. Daha çok küçüksün sen kızım. Ölemezsin.
///
Kan ter içinde araladı gözlerini Mert. Bilinç altı resmen tüm gerçekliği kusmuştu bu rüyayla. Ama o tüm bunları bildiği halde ne gördüğü o güzel bebeği, ne yaşadığı büyük korkuyu atlatamıyordu.
O an fark etti kollarının arasındaki Ela'yı. Hastaneden sonra evine gelmişlerdi birlikte. Büyük bir sessizlik içinde onlara en iyi gelecek şeyi yapıp, birbirlerine sığınıp uyumuşlardı. Ama şimdi bu korkunç kabus, Mert'in birkaç saatliğine de olsa eriştiği huzuru yerle bir etmişti. Duyduklarını tek başına taşıyamıyordu. Ela'ya anlatmalı gerekirse birlikte ağlamalılardı.
- Mert iyi görünmüyorsun ? Ne oldu ?
- Ela. Bizim bir bebeğimiz olacaktı.
DEVAMI GELECEK
Rüyayı nasıl buldunuz ? 🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ADIN KALMALI
Ficción GeneralYüreğini emanet bırakmıştı kadının avuçlarının arasına. Emanet bir kalple, sevilebilir miydi tekrar ? Ruhun ruhuna aksın, bedenin bedenine kavuşsun; ben sizi izliyor olacağım demekti gidişi. Peki hangi sevdalı yürek böyle bir gidişi hak ederdi ? 'Bi...