MH4

55.3K 1.8K 736
                                    

4.BÖLÜM

Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Hiç uykum yokken kafamda dönüp duran soru işaretlerinin bile yanıtını vermeden dalmıştım bir anda. Yerimde doğrulduğum da kirpiklerimde ki nemliliği fark etmiştim. Acıdan değil yorgunluktan gelen göz yaşıydı bu. Bir gram oynatamayacak kadar boynumda tutulmuştu üstelik.

Tanımadığım adamın teki tarafından korunuyordum ama nedeni hâlâ ortada yoktu. Arada geçen musibet yada sır, neydi beni ortada bırakan. Kötüydü niyet ama pekte korkmuyordum oysa, nedense içimde bu adamın bana zarar vermeyeceğine dair endişeye kapılmamı engelleyen his vardı.

Parmak uçlarımla küçük daireler çizercesine boynumu ovalamıştım. Zaten geldiğimden beri aynı şeyleri düşünmek yeterince yoruyordu beynimi birde sabah kalkar kalkmaz bir bilinmezliğin içine düşmeyi kaldıramayacaktım.

Ayağa kalkıp kapıya yanaştığımda uyandığımı belli edecektim ki tam tıklamak üzere olduğum kapıdan yüzüme darbe yemiştim. Araf elinde tepsiyle içeri girip şaşkın bakışlarıyla bana baktığında içimden 'Bu nasıl zamanlama arkadaş' diye geçirmiştim.

"Yemeğin al. "

Diye tepsiyi bana uzattığında elime alıp masaya bıraktığımda şiddetli bir ses çıkarmıştım.

"Biraz daha nazik olamaz mısın? "

"Ne gibi naziklik bekliyorsun kahvaltını ayağına kadar getiriyorum. "

"Getirmenin amacı kaçıp kaçmadığımı kontrol etmek olduğunu bilmiyorum sanki. "

Sabır dilercesine baktıktan sonra gitmek için arkasını döndüğün de bileğinden tutmuştum. Zümrüt yeşili gözleri önce bileğine daha sonra gözlerime baktığında arabayla bir tümseğin üstünden geçercesine hoplamıştı kalbim. Elimi geri çektiğim de ciddi durmak için kaşlarımı çatmıştım.


"

Sıkılıyorum, aynı bir mahkum gibiyim bu odada. "

"Birkaç oyuncak alayım mı belki o zaman eğlenirsin. "

"Alay ediyorsun, kendin dışında kimseyi önemsemez misin sen! Ben şuan lanet olası bir odadayım ama telefon bulduğum an sen ise buradan çok daha fazlasında olacaksın. Hapiste. "

Aval aval yüzüme baktığın da sinirle kaşlarımı daha çok çatmıştım.

"Ne var! "

"Söylemeni bekliyorum. Şimdi ne yapmam gerekiyor, korkmam mı? "

"Beni ciddiye almıyorsun. Bak kaçsam ne olacak ne kaybedeceksin. "

"Dertleri senle burayı buldukları an artık sadece senin değil benimde düşmanım olacaklar. "

"Bunu tahmin ediyorsan öyleyse neden kurtardın beni? Yeni düşmanlar edinmek gibi bir hobin mi var. "

"O gece sadece çaresiz bir insan gördüm ve kim olsa aynısını yapardım. Şimdi söyle bana kaçmayacağının garantisini verebilecek misin. "

"Bana inan kaçacak hiçbir yerim yok o adamlar benim tek ailemdi bir anda düşmanım oldular. "

"Buradan çıkınca ne olacak yine aynı evin içinde kalacaksın. "

"Yapacak şey çok. İkinci kattayız ve tahmin ettiğim kadarıyla burası büyük bir villa. Büyüklüğünün yanı sıra temizliği de zor olmalı. Baksana bana güzel bir fikrim var. "

"Eğer saçma değilse söyle. "

Geldiğimden beri beni terslese de ilk defa diyeceğim bir şeyi dinleyecekti, bu tuhaftı.

"Ne zaman olduğu belli olmasa da elbet beni bıracaksın ve paraya ihtiyacım olacak, hemen iş bulmam zor. Burada hizmetçi olayım her hafta düzenli paramı ver. "

Birkaç saniye sessizlikten sonra cevap vermişti.

"Tamam. Gündüzleri evde serbestsin gece saat onu geçtikten sonra odana çıkacaksın ve kapını kilitleyeceğim. Sonra arkamdan bağırma. "

"Peki anlaştık o zaman. "

"Gel benimle. "

Arkasından takip ederken orta yaşlarda, kısa boylu bir kadının yanına getirmişti. Sanırım ondan öğrenecektim gerekenleri.

"Ayşe abla bu kız henüz yeni çalışan sen ona anlatırsın. Ben odamdayım"

"Peki Araf bey. "

Odasına çıkacakken kadının ona seslenmesiyle duraksamıştı.

"Adı neydi? Listeye yazayım ay sonu karışıklık olmasın. "

"Bilmiyorum. Sarı kız adını soy adını söyle, ha birde istediğin ücreti oraya yazdırırsın. "

"Tamam."

Göz devirdiğimde 'ukala' diye söylemiştim içimden. Kadına döndüğüm de konuşmuştum.

"Adım Ada KAYA istediğim ücret yok, normal kişiler ne kadar alıyorsa bende yeni olduğum için onların bir alt katını istiyorum. "

"Anlaşılan hoşuna gitmemiş bu lakap, pek sinirlenmişsin. "

"Kim sever ki hayvan olarak görüyor beni. "

"Dobradır ama Araf Bey’in kimseyi aşağılamak gibi bir amacı yoktur saçların sarı olduğu için o daha yakın gelmiştir ağzına. "

"Yinede kaba. "

"Onu boşver de de bakalım nereden başlayacaksın? "

"Ben bu evi bilmem siz neresi derseniz. "

"Şimdi yenisin üst katlara çıkma sen. Öncelikle mutfaktan başla işin bitince yanıma gelirsin bana yardım edeceğin bir şey varsa söylerim yoksa odana çıkarsın, ilk günden fazla yormayalım seni. "

"Sağolun ama sonra patronunuzdan bir ton laf işitmek gibi niyetim yok. "

"Orasını ben hallederim merak etme."

"Teşekkürler."

"Ne demek. Şuradan dümdüz ilerleyecek sola gideceksin. Sen geç mutfağa ben arkandan malzemeleri getireceğim. "

Tamam anlamında kafamı sallamıştım. Daha sonra tarif ettiği yere geldiğim de mutfak masasının sandalyelerinden birini çekip oturmuştum. Birkaç dakika sonra gelmişti kadın. Parmaklarının ve ellerinde ki kovaların titreyişinden belliydi bekletmemek için hızlı yürüyüp yorulduğu.

"Teşekkür ederim ama keşke bu kadar acele etmeseydiniz. "

"Ben alışkınım kızım sen merak etme. Şimdi buraları çok güzel temizle ki azar işitip moralini bozma. "

"Elimden gelenin en iyisini yapacağım ilk günden beceriksiz durumuna düşmeye niyetim yok. "

Dediğimde 'Hadi inşallah göreceğiz' der gibi gülmesiyle benimde yüzümde küçük bir tebessüm oluşmuştu. Ayşe abla mutfaktan çıkarken biriyle konuşan Araf’ın sesi aşağı inmekte olduğunu gösteriyordu. Beş dakika geçmişti ya kontrol etmek için fazla bileydi onun için.

Sesler daha da yaklaştığın da ayağa kalkmıştım. Gerçekten de hiç mi hiç azar yiyecek halim yoktu. Sandalyeyi eskisi gibi yerine koyarken gözüm yerdeki fulara kaydığında korkuyla kendi kendime söylenmiştim.

"Kahretsin bu da nereden çıktı. "

Dün akşam bu fular vardı boynumda ama sabah takmamıştım. Dikkatli olduğu kadar da zeki adamdı farklılığı oda anlayacak nereden geldi bu diyecekti. Kötü olan tarafı ise benden başka evde bunu takacak yaşta insan olmamasıydı.

Hızla avucumun içine saklamıştım yinede geçti. Görmüştü yerden bir şey aldığımı. Görmese bile parmak aralarımdan fışkıran pembelik az çok tahmin ettiriyordu ne olduğunu.

"Elinde ki ne? "

Ve o beklenen soruyu sormuştu. İşte şimdi bitmiştim. Yapacak yoktu, hiçbir şey demeden sadece elimi açıp masanın üstüne bırakmıştım teslim olurcasına fuları.

MAFYANIN HİZMETÇİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin