"Ada bak hiçbir şey sandığın gibi değil."
"Mia’yla olan konuşmalarınızı duydum Araf. Mia sana bir kadınla birlikte olduğunu söyledi ve sende bunu inkar etmedin!"
"Evet doğru ama açıklamama izin ver. Görüldüğü gibi değil."
"Seni dinlemek istemiyorum."
Merdivenden yukarı çıktığımda odama girmiş ardından topladığım valizimi aşağıya indirmiştim. Dediğim gibi her şeyin bir bedeli vardı ve Araf bunu terk edilmekle ben ise en güvendiğim insandan darbe yemekle ödeyecektim. Ayrı kalmak şuan herkes için en iyisiydi.
"Ada nereye?"
"Gidiyorum! Sakın engel olmaya kalkma. Yüzünü bile görmek istemiyorum."
Tahminlerim beni yanıltmamıştı. Kapıya doğru birkaç adım ilerlediğimde Araf peşimden gelip gitmemem için kolumdan sıkıca tutmuştu.
"Olmuş bitmiş bir şey. Sadece bir hata. Bak Ada sen gittiğinde ben çok kötü haldeydim eve bile uğramıyordum. O gün çok alkollüydüm şirkete döndüğümde sadece odama geçip biraz kafamı toparlamak istedim. Saat çok geç olmuştu şirkette hiçbir çalışan yoktu. Esra kalmıştı bir tek. Odama geçtiğimde o da peşimden geldi ve ne olduğunu anlamadan birden yaklaştı gerisi ise kötü bir hataydı."
"Yine de yapmamalıydın Araf."
"İsteyerek Esra’ya dokunmadım. Yarın olduğunda ise yaptığı cüretkarlığın sonucu olarak direkt onu işten çıkarmıştım. Eğer ona his besliyor olsaydım hâlâ çalışıyor olurdu. Benim yanımda uzun süredir çalışıyordu ve ben ona asla bu gözle bakmamıştım bile."
Karmaşık, çıkmaza sıkışmış haldeyken derin bir nefes aldım. Ne yapacağım konusunda ufak bir fikrim dahi yoktu. Susmayı seçmiştim sadece. Kendini o kadar kaybettiyse gerçekten Araf’ın suçu yoktu. O sinsi kız faydalanmıştı sarhoş halinden. Yine de ben gider gitmez başkasıyla olduğu düşüncesi çıkmıyordu aklımdan.
"Peki gitmiyorum. Fakat bu kadar kolay affedildiğin anlamına gelmiyor. Bu olayı senden dinlemiş olabilirdim. En azından başkasından duyarak öğrenmek kadar acıtmazdı."
"Hepsini telafi edeceğim Ada söz. Sen valizleri bırak ve odaya çıkıp biraz dinlen ben getiririm onları."
Onaylarcasına başımı salladığımda yukarı çıktım. Kendimi yatağımın üstüne serbest bırakırken rahatça uzanmıştım. Hata yapıp yapmadığımı bilmiyordum. Bir yandan da eski olayların kinini tutmak saçma gelmişti bana. O sırada zaten ayrı olduğumuz için aldatmışta olmuyordu.
Aklıma ona ceza olarak yaptıracağım küçük planlar aklıma geldiğinde dudaklarım sinsi bir gülümseme ile yukarı kıvrılmıştı. Tabi ki çok zor şeyler değildi. Mesela tatil için lüks otele gidip orada kendi eliyle hazırlayacağı romantik bir yemek olabilirdi. Ya da ülke dışında yapılacak bir nikah. Sahi ne zaman evlenirdik acaba Araf’la. Ya da o öyle bir şey düşünüyormuydu.
Birbirimizi tanımak için yeterince süre olmuştu. Annemle bile tanışmıştı. Üstelik aynı evde yaşıyorduk. Yoksa amacı benimle eğlenmekmiydi. Derin bir karamsarlık bütün beynimi sarmıştı. Bir gün karşıma geçip ben başkasını seviyorum onunla evleneceğim dediğinde ne yapacaktım?
O sırada telefonuma gelen bildirimle yerimden sıçramıştım. Bildirim sesini farkında olmadan o kadar çok açmıştım ki neredeyse aşağı kattan duyulacak haldeydi. Telefonu elime aldığımda gelen mesaja baktım. Kayıtlı olmayan bir numara mesaj atmıştı.
"Bahçeye in ve kimseye görünme."
Bu mesajı okuduktan sonra ardından bir tane daha gelmişti.
"Hızlı ol!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYANIN HİZMETÇİSİ
PrzygodoweBir kız zeki ve asi. Bir mafya sert ve tek ailesi olarak gördüğü ablası dışında herkese merhametsiz. "Umutlarımı yok ettin, hislerimi teninden birer birer çekiyorsun. Söyle bana sevdiğim, sahiden benden bu kadar nasıl nefret ettin?" #Başlangıç ➡ 22...