Çiçek Halille yaşadığı olayın ağırlığı halen üzerinde, sandalyesini cama yaslamış gökyüzünü izliyordu. Neden böyle olmak zorundaydı herşey bilemiyor anlam veremiyordu. Arkadaş olmasalardı en başından beri bu sevdayı içinde tutmak ve ona söylemek bu kadar zor olmayacaktı. Fakat herşey aynen şuan olduğu gibiydi ne bir eksik ne bir fazla ve bununla bir şekilde savaşmak zorundaydı.
Düşüncelerinde ve gözyaşlarında boğulmaktan ancak yazmak sayesinde kurtulabilecekti. Gözyaşlarını silip çalışma masanının çekmecesinden aldığı günlüğüne yazmaya koyuldu.'İçimin yangınlarında ben, kaybolup gittiğim gözlerinde ben... Ben, farkında olmadan tutsağı olmuşum meğerse kalbinin. Gözlerinin hapishanesinde mahkum olmuşum... Olmayacağını bile bile hayaller kurmuşum hergün sana dair. Sen orada biryerlerde gökyüzüne bakarsın diye gökyüzünün esiri olmuşum... Eminim bu duygu hiç bitmeyecek bende, kalbim hep sana ait kalacak biliyorum. Birgün evlendiğini çocuklarının olduğunu göreceğim ama yinede durmayacak içimde sen diye soluyan yanım. Şikayetçimiyim diye sorsan hayır değilim. Yine olsa yine seni severdim. Ne kadar acı çekeceğimi bilsemde aşkın için canımı koyardım ortaya, herşeyimden vazgeçerdim...
Artık öle öle de olsa senden uzak durma vakti. Çünkü hergün gözlerine baka baka sana ihanet etmek bana bin kat daha acı geliyor. İşte buyüzden arkadaşlığımıza bir son verme zamanım geldi. Umarım çok üzmem seni, umarım bu olay seni düşündüğümden daha az etkiler. Çünkü kalbimde açtığım savaşta hiç yara almaması gereken tek kişi sensin. Sen benim için herşeyden daha özelsin...'
****Gün aydınladığında her zamanki gibi güneş daha doğmadan kalkmış olan Hasan dede ön tarafta olan dükkanına geçmiş masasının başında kaydettiği sipariş notlarını inceliyordu. Bu sırada Yansımalardan çalan bab-ı esrar ruhuna bir dinginlik ve huzur veriyordu. Yıllar yılı değişmemiş olan kuralları vardı Hasan Dedenin. Mutlaka sabah ezanıyla kalkıp namazını eda eder sonrasında da güne erkenden başlardı. Yapması gereken ilk iş Belkısının resmine bakıp yine ilk onunla konuşmak olurdu sonrasında da sofrasının demirbaşı olan yumurta ve açık bir çayla kahvaltısını yapar öyle başlardı o günkü işlerine. Sipariş notlarını elinden bıraktığı sırada kapının iki kez tıklatıldığını duydu. Kafasını kaldırıp baktığında karşısında Halili gördü.
-Gel geç içeri oğlum hoş geldin.
-Hoşbulduk Hasan Dede.
Halilin ne kadar üzgün ve kötü durumda olduğu çok net gözlerinden ve halinden anlaşılıyordu. Yıllar yılı ellerinde büyüyen bu delikanlının hali Hasan Dedeninde epey dikkatini çekmişti.
-Halil sen iyimisin evladım çok kötü gözüküyorsun.
-Kötüyüm Hasan Dede.
-Hayır olsun inşallah oğul. Bana anlatmak istermisin?
Hasan Dede Halilin Çiçeğe olan duygularını biliyordu ve bu konuda sık sık sohbet ettikleride oluyordu. Bu sebeple Halilin ilk sırada danıştığı ve konuştuğu kişi yine Hasan Dedeydi. Dün olanlardan sonra saat geç olduğundan yaşlı adamı rahatsız etmemek için kuzeni Yiğitle paylaşmıştı fakat şimdi Hasan Dedeye dökebilecekti içini ve böylelikle dün başından geçenleri olduğu haliyle Hasan Dedeye anlattı.
-Anladım oğlum. Fakat yanıldığın bir durum var oda şu ki bence Çiçek senin ona olan sevgini anlamadı. Bu durum farklı bir mesele buna eminim. Bakalım biraz sabır göstereceğiz ve anlayacağız durumu. Şimdi senden tek isteğim kendini üzmeyip sakin kalman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Üflemek (KİTAP)
RomanceYarım asırlık ömrüne 2 asırlık bir aşk hikayesi sığdıran Hasan Dede... Onun ömrünü uğruna serecek kadar sevdiği, küçük yaşta babasının kumar borcu yüzünden yine babası yaşında bir adama verilmesi ve adamın onu kötü yola satması.. Hasan Dedenin kafes...