8. Bölüm (Çiçek tehdit ediliyor)

84 78 509
                                    

Mehmet görücüleri Çiçeklere yollamakla çok iyi yaptığını düşünüyordu. Onun gözünde Çiçek yola gelmiş onca nazı bırakıp ayaklarına kadar geliyordu. Zaten oda seviyordu ya Mehmeti kendince ağırdan satıyordu. Onca surat asmaları, yolda karşılaştıklarında ki tavırları da buyüzdendi Mehmete göre. Kendi kendine şarkı mırıldanıp, keyfine keyif katıyordu. Çiçeği görmesiyle dahada böbürlenerek elindeki tesbihi sallayıp gülmeye başladı.

-Hoşgeldin Çiçek. Şu gülyüzünün hatrına beni bekletmenide affedeyim bari.

-Sen kim oluyorsunda görücü diye aileni benim evime yolluyorsun hadsiz!

-Hoop hooop.. Yavaş ol bakalım, hala bu ne nazı neyin kaprisi. Zaten sevdiğini biliyorum artık kendini ağırdan almana gerek yok Çiçek hanım.

-Ne sevmesi be neyden bahsediyorsun sen kendine gel. Ailene söyle bu işin olmayacağını birdaha benim evime bu şekilde gelmesinler.

-Bak ayıp oluyor iyice. Zaten Semrayıda gücendirmişsin bozulmadım değil. Nazda bir yere kadar Çiçek. Seni sevdik, ailemizi kapına kadar gönderdik. Ben sevdiğinden vazgeçecek bir adama benziyormuyum sence? Evleneceğiz hazırla kendini.

-Değil seninle evlenmek geçtiğin yollarda yürümek bile midemi bulandırıyor, bir daha benimle bu şekilde konuşma pişman ederim seni!

Mehmet iyice sinirlennişti sesi haddinden fazla yüksek çıkıyordu

-Çiçek bu iş olacak diyorum!

-Bende olmayacak diyorum Mehmet!

Çiçek arkasını dönüp gidecekken Mehmet arkadan sert bir şekilde kolunu tutu.

-Başka biri mi var yoksa söyle bana!

-Sanane Mehmet sana ne?

-Bana düzgün cevaplar ver kim o söyle!

-Defol git başımdan Mehmet!

Çiçek kolunu kurtarıp hızlıca koşmaya başladı. Sinirden suratı mosmor olmuştu. Ne yaptığını zannediyordu ki Mehmet. Bu şekilde davranarak hangi amacına ulaşabilirdi.. Kafasında binlerce tilki dönüyordu şimdi. Koşmaktan yorulunca hızlı hızlı yürüyerek yoluna devam etti. Öylesine sinirli ve üzgündü ki burnunun dibine kadar yaklaştığı Halili göremedi.

-Çiçek ne oldu sana iyimisin sen?

Çiçek irkilerek bir kaç adım geriledi.

-Of çok korktum Halil senmiydin.

-Birinden kaçar gibisin birşeymi yaptı birisi sana hemen söyle?

-Hayır hayır rahat ol birşey yok birindende kaçmıyorum kimden kaçabilirim ki.

Çiçek, Halilin Mehmetle arasında geçen diyaloğu bilmesini istemiyor fakat bundan kaçamayacağını, er geç ortaya çıkacağını da biliyordu.

-Eminmisin Çiçek ben pek iyi göremedim seni.

-Moralim bozuk biraz.

-Nedir anlat bana lütfen..

Çiçek utana sıkıla dün akşam olan biteni tüm ayrıntısıyla Halile anlattı, mecburdu buna nede olsa aralarında hiçbir zaman yalana yer olamazdı ve mutlaka her yalan açığa er geç çıkardı. Yüzü mahçuptu anlattıklarından sonra, sanki o edepsizin edepsizliğinin suçunuda kendine atar gibi durgun, ağlamaklıydı...

-Dün akşamdan beri olan biten bu. Malesef o serseri Mehmetten kaçıyordum...

Halil duydukları karşısında Çiçekten bin kat daha öfkeliydi şimdi Mehmete karşı. Gidip hesaplaşmak istiyordu onunla fakat bunu Çiçeğin arkadaşı sıfatıyla yapamayacağını biliyordu. Eğer bu şekilde gidip hesap sorarsa Halilin duyguları açığa çıkacak ve Mehmet gidip Çiçeğe bundan bahsedecekti. Halilin ağzından değilde Mehmetten bunları duyarsa, Halil için işler çok kötü bir hale dönüşecekti.

-Hadi Çiçek gel gidelim buradan seni eve bırakayım biraz sakinle.

-Çok iyi olur Halil, sinirlerim çok yıprandı...

-Merak etme herşey düzelecek, güven bana.

-Sana her zaman güvendim...

İşte, güven... Tüm mesele de bu değilmiydi Halil için de zaten. Çiçek ona bu denli güvenmese sevdasını ona söylemekte ne sakınca vardı ki. İçini kaplayan bir yangındaydı yine Halil. Sevdiği kızın gözleri önünde bir başkasının yari olması düşüncesi dahi ölüm fermanını yazmak için yeterli bir sebepti. Nasıl kaldırırdı ki yüreği bunu.. Yıllarca sevip içinde saklamış ,daha da hergün daha da artan bir aşkla bağlanmıştı Çiçeğe. O bilmese de her daim onunlaydı hayalleri, düş yerlerinde ki tüm ağaçların altında birlikte gölgelenmişler, her sıkıntıyı birlikte gözlemişler birlikte yürümüşlerdi her daim ışığa...

Eve vardıklarında onları evin hanımı Handan Hanım karşılıyordu kapıda. Çiçeğin solgun yüzünü fark edip zaten evhamlı bir kadın olduğundan hemen telaş edivermişti. E ana yüreğiydi bu, evladını bu durumda hangi anne görse darmadağın olurdu.

-Çiçek neyin var ne oldu sana?

-Birşeyim yok anne biraz dinlenmem gerek.

-Handan teyze sakin olun korkmayın Çiçek sadece dinlenmeli sakin kalmalı.

Çiçek, Halile bir kez daha teşekkür etmek için annesinden onları yalnız bırakmalarını rica etti. Handan hanım onların tüm ikazlarına rağmen kötü bir durum olduğuna kanaat getirip isteksizce içeri girdi.

-Halil sana çok teşekkür ederim her daim kötü anımda hep yanımdasın, hakkını ödemem mümkün değil..

-Neler duyuyorum senden Çiçek. Biz seninle yıllardır zaten hep yanyanayız. Sen az mı yanımda oldun benim, unuttun mu bunları.. Kendini yormadan hemen dinlen ancak bu şekilde beni mutlu edersin.

-Peki söylediklerini yapacağıma söz veriyorum. Peki sen, sen ne yapacaksın şimdi?

-Hasan Dedeye uğramayı düşünüyorum, biraz sohbet eder bu geceyi böyle geçiririm.

-Ona benden de çok selam söylermisin...

-Başım üstüne.. Kendine dikkat et..

Gözleriyle Halile son kez selamını verip dinlenmek için odasının yolunu tuttu. Yatağına uzandığında, yaşadıklarının ağırlığı gözlerine de etki etmiş gibi gözkapakları hemen kapanıvermişti...

💕Merhaba! 8. bölüm ile karşınızdayım ve yorumlarınızı çok merak ediyorum. 8. bölümümüzü nasıl buldunuz?

💜 Her okuyucuya ayrı ayrı değer veriyor, yorumlarınızı ve beğenilerinizi heyecanla karşılıyorum.
💜Bu sebeple bana yorum veya özelden mesaj olarak kitap hakkında herşeyi hiç çekinmeden sorabilirsiniz. 😊

Aşka Üflemek (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin