Bölüm 32: Teklif?

5.5K 325 18
                                    

Selamlar arkadaşlar:) Artık son bölümlerdeyiz. Sizin düşüncelerinizi çok merak ediyoruz ve tahminlerinizi... Bir önceki bölümde aklımdaki soruları yazmıştım; ama çok fazla geri dönüt alamadım. Beni kırmayıp düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim.

"Umut yaaa lacivert tişörtüm nerde?" Aygün hafta sonunun keyfine varırcasına elindeki kahveyi yudumluyordu. Bu arada sevgilisine isyan eden adamın uğrayacağı hezimeti düşünüyordu. Umut Karin'in şu an işi başından aşkındı ve bunu çok güzel bir şekilde ilan edecekti.

"Cehennemin dibinde Umut! Seni de oraya göndermeden kaybol gözümün önünden. Seni boyu büyümüş aklı küçük kalmış velet! Tişörtü neredeymiş-miş! Senin arkanı mı toplayacağım be?" İyi ki evde yaşlılar yoktu. Kız resmen kükremişti. Büşra'nın oğlu içeri girmiş; ama kükreyen kadını görünce koşarak koridora geri dönmüştü. Umut ise eh Umut omuzları düşmüş suratı asık vaziyette kös kös odasına yol almaya başlamıştı.

Umut Karin bazen sert çıkışmalarında kendine öyle çok kızıyordu ki. Yine de en stresli anlarda bazen yalnız bazen de birlikte engeller üzerinden atlamak kadar güzeli yoktu. Küçük tartışmalar küçük sorular ve sorumluluklar bile gün gelip engel olarak insanın karşısına çıkabiliyordu.

Umut'un üzerindeki lacivert tişört aklına takılanı kendisinin çözdüğünü gösteriyordu. Umut Karin laptopu kapatıp adamın yürüyüşünü izlemeye başladı. Böyle zamanlarda öyle gururlu hissediyordu ki kendini. Bir anne gibi aşkını ellerinde büyütmenin gururuyla göğsü kabarıyordu. İlişkilerinde kendisinin duvarlarını bir bir indiren Umut'un da aynı hisler içerisinde olduğunu gözlerinden okuyordu. Monotonlaşmadan hayatlarını rayına oturtup gidecekleri istikamete şaşmadan ilerliyorlardı. Azıcık hüzün azıcık kavga çokça mutluluk biçerek her adımda yerlerine daha sağlam basarak...

"Sana az önce çıkışmak istemedim sevgilim; fakat eşyalarını bulamadığın zaman kolaya kaçıp bana gelmen alışkanlık oldu sanki?"

"Ne diyebilirim ki haklısın güzelim. Anne evinde olunca sanırım... Alışmışım annemin arkamı toplamasına. Hep baba ocağı derler; ama ana ocağı daha uygun sanki. Evin yemeği, alışverişi geliri gideri düzeni anne elinden geçiyor ya, ondan dedim. Yine de bazen çok korkutucu olmuyor değilsin." Birbirlerine sarılıp bahçeye çıktıklarında yaz havasının keyfini sürmek isteyenlerin de kendini dışarı attığını gördüler.

Kuzey Birkan ile Akay'ın kalesine şut çekiyordu. Eleine elinde yetişkin-fantastik türünde olduğunu kapağı ile bağıran bir kitabı okuyordu. Aygün çimlere sere serpe yayılmış güneşe kendini sermiş dil cdlerini dinliyor pratik yapıyordu. Zeynep karne için notları sisteme girmekle meşguldü. Tatil ile işi harmanlamışlardı bahçede.

"Ne düşünüyorsun röntgenci?"

"Birbirimizi bulmakla ne kadar büyük bir şey başardığımızı. Baksana biz ne güzel aile olduk." Umut Karin eli ile bahçeye çıktıklarından beri izlediği manevi ailesini gösterdi. Son zamanlarda hayat öyle hızlı ve virajlı gidiyordu ki duygusallaşmıştı.

Piknik havasında geçen günün sonunda yemekler bahçe sofrasını şenlendirmeye başlamıştı. Sabah yalnızca gençlerin olduğu ev ileri yaştan akrabaların da gelmesi ile daha coşkulu bir hal almıştı.

Tabak çanak şıkırtıları sofrayı doldurduğunda sohbetler de başlamıştı. Her telden muhabbet dönüyordu.

"ALKAZLAR'ın vakıf etkinliği de bir sonraki haftasonu. Bakalım bu seneki geleneksel yarışlar nasıl geçecek?" Umut'un babası Güney Bey bu konuda epey meraklıydı. İlk defa bu etkinliğe ev sahipliği yapacaklardı. Çiftlik hazırlanmaya başlamıştı. Yarışmacıların bazıları atlarını göndermeye bile başlamıştı.

DEMİRDEN UMUTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin