Gece bir süredir devam ediyordu ve Jimin 331'inci koyununu saydıktan sonra uykuya dalmak üzereyken, kapının zili çalındı.Normal insanlar, zile sadece bir kez, belki iki kez basar ve beklerlerdi. Ama bu kişi, her kimse, normal bir insan değildi, çünkü zil, Jimin yataktan çıktıktan sonra kapının tam önünde, göz yuvasından bakarken bile kesilmemişti.
Yoongi'nin evde olmadığını biliyordu, bu yüzden kapıyı kontrol etmek için kendisi kalkmıştı. Ama Jimin, kapı ziline basan -ya da daha çok zilin tutukluk yapmasını sağlayan- kişinin Yoongi'nin ta kendisi olmasını hiç beklemiyordu.
"Anahtarın yok mu?" diye sordu Jimin, kapıyı şaşkınlıkla açarken.
Yoongi, Jimin'in tahmin edebildiği üzere, nefesinden çıkan güçlü alkol kokusundan başka bir şey söyleyemedi.
"Ah, Jimin-ah, tatlı Jiminie." diye mırıldandı Yoongi.
Dizlerini kıran Jimin, kapı çerçevesinden aşağı kaymış olan sarhoş hyungunu yakalamak için ileri atıldı.
"Neden bu kadar çok içtin hyung?" diyerek bıkkın bir şekilde, karşılığında herhangi bir tutarlı cevap alamayacağını bilerek sordu.
Yoongi'yi yukarı çeken Jimin, onun kolunu kendi boynuna sardı ve her ikisini de merdivenlerden yukarı çıkarmak için anlık bir güç yarattı. Yoongi, ağzında gevelediği cümleleriyle durmadan boşboğazlık yaparken, ve Jimin çabaladığı sırada mırıldanırken birkaç kez tökezlediler.
"Hadi ama hyung, neredeyse geldik. Hadi." Jimin yolu gösterdi, alnı, biriken ince ter katmanından dolayı nemli olmaya başlamıştı. Çok çaba gösterdikten sonra, Yoongi'nin kapısına varmayı başardı. Bir kolu büyüğünün beline bağlı bir şekilde, Jimin kapı tokmağıyla uğraşırken aynı zamanda dengesini ayağının üzerinde tutmaya çalışıyordu.
Kapı açıldığında ikisi de içeri doğru tökezledi. Hızlanmanın avantajıyla, Jimin, Yoongi'yi çift kişilik yatağa doğru yönlendirdi. Daha sonra Jimin, sarhoş olan erkeği, sonunda yastıklı yatağa düşene kadar ayaklarının üzerinde bocalaması için serbest bıraktı.
Hala inleyen ve mırıldanan Yoongi, yatağında daha yükseğe tırmanmaya çalışarak vücudunu şilte üzerinde salladı. Büyük olan kendini rahatlatmak için mücadele ederken, Jimin onun ayakkabılarını çekmek için uzanmıştı.
Yatağın önüne doğru hareket eden Jimin, yorganın altından çekilmesi için Yoongi'yi yana döndürdü, böylece Yoongi onu örten bir battaniyeyle daha iyi olacaktı. Ama yorganı çekerken, yatağın yanındaki masadan bir şey dikkatini çekti.
Fotoğraf, bir kişinin yan profilinin cam bir çerçeve ile kaplandığı bir fotoğraftı. Oda karanlıktı ve Jimin sadece fotoğraftaki kişinin yüzünün ana hatlarını seçebiliyordu. Fotoğraftaki kişinin erkek olduğunu söyleyebilirdi ve bir saniye için fotoğrafın kendi yüzü olduğunu düşündü.
Şu anda derin uykuda olan Yoongi'ye dikkatli bir bakış atan Jimin, düğmeyi hissetmek için parmaklarını lambanın uzunluğunda gezdirdi. Açma düğmesini bulduğunda bastı ve lambanın ışığı bir titremeyle açıldı.
Parlak ampul olduğu yerde güçlü bir şekilde yanıyordu, ancak yavaş yavaş puslu bir altın parıltıyla etrafa yayılmıştı. Işık, çerçeveye arkadan çarptı ve parlak yüzeye gölge uyguladı. İşaret parmağını ve baş parmağını kullanarak, Jimin çerçeveyi kendine doğru eğdi, fotoğraftaki tanıdık yüzü tanıdığında ise dudakları hafifçe aralandı.
Onun fotoğrafıydı. Yanılmıyordu. Bu onun yüzüydü. Bu kesinlikle... o'ydu.
Ama nasıl? Neden?
Aklı karışmış hissederken, ayağının üzerinde arkaya doğru tökezledi. Şu anda altın ışıkta parıldayan odanın etrafına bakarken, Jimin, çıplak duvarları süsleyen diğer fotoğrafları da fark etti. Odanın etrafına dağılmış, hepsi farklı boyutlarda, hepsi siyah beyaz ve hepsi Jimin olan bir düzineden fazla resim çerçevesi olmalıydı. Sadece o.
Birinde kitap okuyordu, tamamen dalmıştı ve kameradan habersiz görünüyordu. Başka birinde dişlerini fırçalıyordu ve yine başkasında ise kısık gözleri ve kiraz yanaklarıyla gülümsüyordu.
Jimin neden bunların hiçbirini hatırlamıyordu? Kesinlikle fotoğraflardaki oydu ama hatırlamıyordu. Ayrıca farklı görünüyordu, fotoğrafta, saçları şu anki olduğu gibi yumuşak bir kahverengi renginde değildi, aksine koyu siyah ve uzundu.
Onun yüzüydü, ama Jimin, kısa sürede fotoğraftakilerin kendisi olmadığını fark etti. Ya da en azından, şimdiki o değildi.
Yoongi'nin masasına, başka bir cam çerçeve daha gördüğü yere yavaş bir şekilde yürüdü, ve Jimin odada Yoongi tarafından çekilmeyen tek fotoğrafı buldu.
Pürüzsüz soğuk çerçeveyi eline alırken, samimi fotoğrafa iç çekti.
Odadaki diğer fotoğraflar gibi siyah ve beyazdı ama fotoğrafta o ve Yoongi vardı. Yan yana duruyorlardı, omuzları birbirine değiyordu, ve elleri birbirine dolanmıştı. Her ikisinin de yüzünde dişlerini gösterdikleri bir sırıtış vardı, ikisinin de gözleri kameraya bakmıyordu ama birbirlerine parıldıyorlardı.
Arka planda, bir çeşit inşaat varmış gibi görünüyordu; ahşap iskeletler çatıya benzer bir yapı oluşturacak şekilde yerleştirilmişti. Ve tam da Yoongi ve Jimin'in dikildiği yerin yanında, tanıdık bir lamba direği vardı. Tıpkı Yoongi'nin evinin dışındakine benziyordu. Ama daha yakından baktığında, Jimin onun benzeri değil, aynısı olduğunu fark etti.
Birden bire nefesi kesildi. Ve nefesi kesildi çünkü, kırmızı kabarık mürekkep ile köşeye yazılmış tarih on yıllar öncesini gösteriyordu. Kronolojik olarak mümkün olma imkanı olmayan çok uzun zaman öncesini.
Kafasını yatağa çevirdi ve uyuyan Yoongi'ye, sonuna kadar açtığı gözleriyle bakmaya başladı. Büyüğünün kim olduğunu, şimdi, kim olduğunu kavrarken, Jimin birçok kez takılarak odadan fırlayıp çıktı.
Odasına geri döndüğünde, garip bir şekilde nefessiz kalan Jimin, yatağına çöktü. Perdeleri açmıştı ve şimdi karnının üzerinde uzanırken, Jimin balkonun kapılarından boş bir şekilde dışarı bakıyordu. Dolunay bu gece parlaktı ve odaya ışığın yanı sıra gölgeler de bırakıyordu.
Jimin gecesinin daha da garipleşemeyeceğini düşünüyordu ama dikkatini, daha önce hiç çekmeyen bir şey çekti. Duvarların yerle buluştuğu köşede, hemen balkon kapısının yanında, bir karalama gördü.
Kendi el yazısını tanıması dışında duvardaki şey onu ayağa kaldırmamalıydı. Ama onun aklını karıştıran asıl şey duvara oyulmuş yazıydı.
Orada yazan şey Jimin + Yoongi diye okunuyordu.
Ve o an, Jimin bu gece herhangi bir uyku alma düşüncesinden vazgeçti.
diğer bölüm yüzleşme vakti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fated. ✓
Short Story"bir daha asla." dedi yoongi kendi kendine, jimin'in küllerini okyanusa dökerken. "bu sonuncu olacak." © atlantis_princess 2017 yoonmin fanfic'i.