KEYİFLİ OKUMALAR...
Bir sızı...
Bedenin her yerini kaplayan, kurtulmak için tek bir fırsat sunmayan. Bir sızı düşünün, canını alacağım diye bağıran. Hareket bile ettirmeyen, nefes almayı engelleten. Genç adamın elleri titriyordu. Göğüs kafesine yapışan sızı düşünmesini engelliyor, bütün bedenine yayılıyordu. Kardeşinin cansız bedeni kolları arasında yatarken o hiçbir şey yapmıyordu. Yapamıyordu! Bir feryat koptu dudaklarının arasından.
''Mirzaaaah...'' diye.
Kardeşinin öldüğüne inanmak istemezcesine yüzünü avuçları arasına aldı. Ellerini yüzünde bedeninde gezdirdi. Bir yaşam kırıntısı bulmaya çalışıyordu. Fakat kollarında ki adam hayatına gözlerini yummuş, başka bir dünyaya göç etmişti. Gözlerinden yaşlar akmaya başlarken hayat Azad Ağa için durmuştu.Bu dünyada ki tek dayanak, tek güç kardeşti ve genç adam, kardeşini kaybetmişti. Bütün gücü bir mıknatısla çekilmiş gibi hissediyordu. Ne yapmasını gerektiğini bilmiyor, kollarındaki cansız bedeni ağlayarak seyrediyordu.
Artık yaşadıklarına dayanacak gücü kalmamıştı. Hayat bir oyuncakla oynuyormuş gibi oynuyordu. Ölmek istedi genç adam, kardeşinin yanına gitmek istedi. Biliyordu da, eğer geride bırakacağı iki karısı ve bir kızı olmasa şuan hayata çokta veda etmişti. Derin bir nefes alıp kendisine gelmek istedi. Yüreğindeki sızı hala ben buradayım diye bağırıyordu. Cebinden telefonu çıkartıp son aranan numarayı aradı.
''Depoya gel çabuk!'' deyip telefonu kapattı. Kardeşini ayağa kaldırmaya çalışıp, deponun çıkışına kadar sürükledi. Güç adına hiçbir şey hissetmiyordu genç adam. Hissettiği şey yorgunluk ve sızıydı sadece.Deponun çıkışına vardıklarında bir taşın üstüne oturup kardeşini kucağına aldı. Çaresizce yüzünü izliyor bir şey söylemeye korkuyordu. Düşünemiyor, ne yapacağını kestiremiyordu. Telefonun çalmasıyla irkilmesi bir oldu. Cebinden telefonu çıkartıp kim olduğuna bakmadan açtı telefonu. Duyduğu sesle içinden küfürler yağdırırken genç adam ne yapacağını şaşırmıştı.
''Mirzah'ı buldun değil mi ?'' Begüm çaresizce sorusunu sormuş, bir umutla cevabını bekliyordu. Fakat Azad Ağa'nın bu soruya vereceği bir cevap yoktu. Bu kadına, sevdiğin adam öldü, nasıl diyebilirdi ?
Derin bir nefes alıp cevapladı kadını.
''Yanında birisi var mı, Begüm ?'' Eğer yanında birisi varsa durumu izah edecek kadına bir anda öldüğünü söylemeyecekti.
''Bir şey oldu değil mi ? Lütfen bana söyleyin ben dayanırım. O yaşıyor değil mi ?''
Genç kadının çaresiz sorularını bölen hıçkırıkları genç adamın gözlerini sımsıkı yummasını sağlamıştı. Yapamazdı, bu kadına sevdiği adamın öldüğünü söylemezdi. Daha kendisi kaldıramazken bu kadın bunu hiç kaldıramazdı.
''Begüm yanında birisi varsa telefonu ona ver!'' Genç adamın sesi biraz aksi ve sinirli çıkmıştı. Karşısındaki kadın bir şey söylemeden telefonu Armina'ya uzattı. Sol yanındaki acı, bedenini güçsüzleştiriyordu. Sevdiği adama bir şey olmuştu, biliyordu. Dudaklarını birbirine bastırıp sessizce ağlamaya devam etti. Elinden hiçbir şey gelmemesine, ona bir şey olacağı korkusuna, defalarca kez küfür etmişti. Karşısındaki kadını inceledi. Yüz hatları değişmiş, ağlamamak için kendisini tutuyordu. Telefonu hızla elinden çekip kulağına koydu.
''Yaşıyor o, biliyorum. Bir şey olmadı. Azad ağabey onunla konuşmak istiyorum. Ver de bir sesini duyayım ne olur.'' diye yalvarmaya başladığında genç adam daha fazla dayanamamış telefonu yüzüne kapatmıştı. Genç kadın yüzüne kapanan telefon ile Armina'ya baktı. Gözleri dolmuş, çaresizce ona bakıyordu. Kadının kolunu tutup sordu.
''Anlat, ne dedi sana ?'' diye sorarken dudaklarının arasından bir hıçkırık kopmuş derin bir nefes almıştı.
''Yaşadığını söyledi değil mi ?'' diye sordu tekrardan. Neden kimse duymak istediği sözleri söylemiyordu kendisine. O yaşıyor demek zor değildi ki.
Cevap vermeyen kadını sarsıp sinirle bağırmaya başladı.
''Cevap versene! Yaşıyor, ölmedi desene!'' Ağlayarak kadını sarsıyor, öldüğünü duymak istemiyordu. Sevdiği adam onu bırakıp gidemezdi. Bacakları bedenini tartmadığında yavaşça kadının bacaklarına düştü.
''O beni bırakmaz.'' diye fısıldadı. Başını yukarıya doğru kaydırırken dudaklarının arasından bir hıçkırık daha kaçmıştı. Yüreğinde hissettiği ağrı nefesini kesiyordu. Kalbi bas bas bağırıyordu sanki, o öldü diye.
''Ölmesin o Allah'ım. Benim ömrümden al ona ver, yalvarırım..''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA 2.
Fiksi UmumSoğuk.. Sadece insanın vücudunun titremesi değildir ki. Soğuk insanların birbirlerine olan mesafesi, insanların yüzleşmeye korktuğu korkularıdır. Soğuk küçük bir kız çocuğunun çığlığıdır. Titrek ve korkak. Soğuk ve umudunu kaybeden, ölü bedenlerin...