Keyifli Okumalar...
''Kızınızın sakat kalmasını kimse istemezdi fakat anne karnında hasar almış. Bence bu bile bir mucize!'' demesi üzerine içeriden bir bardağın kırılma sesi geldi. Daha sonra ise bir annenin sesli feryadı kulaklarda yankılandı.
****
Acı bir insanın bedenine yayıldı mı onu bir daha asla bırakmıyordu. Acı kesindi. Tene değdiği anda derin yaralar açıyordu. Bıraktığı yaralar ne kabuk bağlıyordu ne de geçiyordu.
Acı ateşti, kor ateşlerde yakıyordu. Cayır cayır yanarken bedenin, acı bundan zevk alan taraftı.Kadının peşini dertler, acılar bırakmıyordu. Mutlu olamıyordu. Mutluluk elinden tutmuyordu. Sinirden çığlık attı kadın. Sanki çığlık atınca geçecekmiş gibi üst üstte defalarca kez çığlık attı. Gözü hiçbir şey görmüyordu. İçeri giren kocası ne yapacağını bilmezcesine bakıyordu karısına. Şevval dayanamayıp kafasını geriye doğru attı. Titreyen ellerini başına götürüp derin derin nefesler aldı.
''Hayır bunlar rüya Şevval. Kendine gel uyanacaksın ve hepsi geçecek.'' diye sayıklamaya başladığında Azad karısının yanında doğru yürüdü. Genç adam bütün bu olanlarda kendisini suçluyordu. Belki o kadar içmeseydi ne karısının ne de çocuğunun başına bunlar gelecekti. Karısının titreyen ellerini tutup özür diledi sessizce. Genç kadın ise bir hışım ellerini çekti.
''Sakın, sakın benden özür dileme. Sen yanımda yoktun Azad. Kızımın ve benim sana ihtiyacımız varken sen sabaha kadar gelmedin. Aramadın, sormadın. Gelseydin böyle mi olurdu sanıyorsun sen ? Senden nefret ediyorum. Hepsi senin suçun.'' diye bağırırken genç kadın yumruklarını adamın göğsüne vuruyordu.
'' Nefret ediyorum senden.'' dedi tekrardan.
Azad, başını eğmiş hiçbir şey yapmadan duruyordu. Karısının dedikleri azdı bile. Tüm suç onundu. Yanında olsaydı karısı belki şuan hastane de değil evinde uzanmış rahat nefes alıp veriyor olacaktı. Bu çekilen acılar olmayacaktı.
''Senin yüzünden..''
''Senin yüzünden..'' diye sayıklamaya başlayan kadın adamın gömleğinin yakasını tuttu.
''Neredeydin sen ?'' diye bağırdığında kendisinde değildi. Canı yanıyordu. Canı hiç yanmadığı kadar çok yanıyordu. O masum kuzunun ne günahı vardı ? Daha doğmadan bu kadar acı çok değil miydi ona ? Genç kadın anlam veremiyordu. Aklını kaçırmak üzereydi. Sanki birisi kalbini bıçakla deşiyor ve genç kadın hiç bir şey yapamıyordu bu duruma.
''Ben acılar içinde kıvranırken neredeydin Azad ?'' diye bağırdı genç kadın. Gözleri ağlamaktan şişmiş, teni solgunlaşmıştı. Gözleri kan çanağı içindeydi.
''Söylesene Azad neredeydin ?'' diye tekrardan bağırdığında hıçkırarak ağlamaya başladı.
Elleri çaresizce adamın gömleğinin yakasını bıraktı. Ellerini nereye koyacağını bilmiyordu. Karnına koyduğu anda ne olacağını bilemiyor, ellerini karnından uzak tutmaya çalışıyordu. Havada kalan ellerine baktı. Titrediğini gördüğü anda dudaklarını birbirine bastırdı. Nefes almakta zorlanıyordu. Boğazı bağırmaktan kurumuştu. Umursamadı kadın. Titreyen ellerini saçlarının arasına daldırdı. Saçlarını tüm gücüyle çekti. Saçlarını çektikçe acısı hafiflesin istiyordu. Ama genç kadının acısı hafiflemiyor annelik duygusu onu çıkmaza sürüklüyordu. Kafasını iki yana salladı ve ağlamaktan kızarmış gözlerini kocasına dikti.
''Bana neredeydin, kiminleydin, her şeyi anlat Azad! Bana açıkla, ben acı içinde kendimi ayakta zor tutarken sen neredeydin ?''
Genç adam yutkundu. Karısına diyecek bir cevabı yoktu. Kendisi bile nerede olduğunu bilmiyordu. O kadını, o kadının kim olduğunu hiçbir şey bilmiyordu. Hem bilse bile ne diyecekti ki karısına ? 'Başka bir kadının koynundaydım, öğrendim, geldim' mi ?
Genç adam yine sustu. Karşısındaki kadının tahammülünün kalmadığından habersizdi. Kadın adamın gömleğini sıkıca tuttu.
''Sana soru soruyorum Azad, cevap ver bana!'' diye bağırdığında adamın susmasına dayanamayıp yeniden çığlık atmıştı. Çığlık attıkça rahatlıyordu fakat karşısındaki adam sustukça kafayı yemek üzereydi. Neredeydi o lafları ağza tıkan adam ?
Gözleri adamın üstünü taradı. Azad'ın böyle susmayı hiç hayra alamet değildi. Elleri adamın gömleğinde geziniyor yaka kısmına dikkatle bakıyordu. Yakasının altıda gördüğü ruj izi ile donup kaldı genç kadın. Sesi çıkmıyor. Nefes dahi alamıyordu. Yutkunmayı denedi, başaramadı. Hissettiği hayal kırıklığı, tiksinti, kadınlık gururu hepsi bir anda yerle bir olmuştu.
''Çık odadan.'' diyebildi genç kadın zar zor. Genç adam kaşlarını çatıp karısının yüzüne baktı. ''Tamam benim yüzümden oldu bunlar, canın acıyor ama senin yanında olmak zorundayım. Karımsın sen benim.'' dedi.
Şevval tekrardan odadan çıkmasını söylediğin Azad sesli bir küfür savurdu. Daha sonra ise bağırdı karşısındaki kadına.
''Benim canım acımıyor mu sanıyorsun ? Ağlamıyorum diye yüreğim yanmıyor mu sanıyorsun ? Ulan o karnındaki ne kadar senin kızınsa, o kadar da benim kızım. Ben onun babasıyım. Yıllardır beklediğim çocuk o benim. Şimdi gelip bana çık odadan gibi saçma şeyler söyleme. Yanındayım, yanından ayrılmayacağım.'' dediğinde kadın tüm siniri, tüm nefreti ile karşısındaki adama tokat attı.
''Canın acıyor öyle mi ? Yanımdasın, yanımdan ayrılmayacaksın öyle mi ? Kendini kandırıyorsun tamam ama beni kandıramazsın Azad. Gömleğinin yakısındaki ruj izini görmeyeceğim mi sanıyorsun ?'' diye bağırdı. Daha sonra ise derin bir nefes alıp devam etti.
''Yanıma geliyorsun, üstelik karnımda çocuğun varken geliyorsun yanıma. Yanımdayım diyorsun. Tamam olan oldu diyorum içimden defalarca kez. Yanında şimdi varlığıyla güç verecek sana diyorum çaresizce. Ama sen başka kadının seni öptüğü gömlekle geliyorsun yanıma.'' dedi genç kadın. Daha sonra ise ellerini saçlarına geçirip devam etti.
''Kuma geldim ben sana Azad. Başka bir kadının üzerine geldim çocuğun olsun diye. İki kadında yetemedi mi sana ? Ben kuma gelerek kadınlık gururumu hiçe sayarken sen bir de aldatarak mı hiçe sayıyorsun beni ? Ya ben gece acıdan nefes alamadım. Sana bir şey oldu sandım. Canım acırken, kendimi, bebeğimi hiçe sayıp senin için dua ettim. Söylesene bunları mı hak ettim ben ?'' dediğinde kafasını iki yana salladı.
''Allah senin belanı versin.'' deyip ayağa kalktığında genç adam kadının bileğinden tutup onu engelledi.
''Başka bir kadın yok Şevval. Başka bir kadını hayatıma alacak bir adam değilim ben.'' dediğinde karşısındaki kadın sinirden kahkaha attı.
''O ruj ne peki ? Kendiliğinden mi oraya yapıştı ? Sana inanmıyorum.'' deyip kolunu kurtarmaya çalışınca kocasını bileğini sıktı.
''İki kadınla baş edemezken hayatıma başka birisini mi alacağım. Saçma sapan konuşma. O leke nerden geldi bilmiyorum. Dün sarhoştum, hatırlamıyorum hiçbir şey. Ama başka bir kadın olmadı. Olamazda.'' dediğinde genç kadın yüzünü buruşturdu.
''Bileğim acıyor bırak.'' diye nefretle soluduğunda genç adam hemen bileğini bıraktı. Karısının canının acımasını istemiyordu. Genç kadın gözlerini sımsıkıca kapatıp derin bir nefes aldı.
''Seni yanımda görmek istemiyorum. Yanımdan git.'' dediğinde genç adam derin bir nefes aldı.
''Gitmeyeceğim.'' dediğinde genç kadın kafasını aşağı yukarı salladı ve çektiği acıyı umursamadan hızla kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açtığında yandaki koltuktaki Armina'yı görmesi ile gözlerini baydı. Armina ise kadını inceledi uzun uzun. İçeride olan konuşmaları duymuştu. Hiçbir şey söylememeyi tercih etti. Şevval ise doktorunun yanına doğru yürüdü. Peşinden adamın geldiğini biliyor ve bunu düşünmemeye çalışıyordu.
Çok garipti.
Canını düşünmeden vereceği adama şuan nefret besliyordu. Ondan tiksiniyor, onun yüzünü bile görmek istemiyordu. Yüreğini yakan adamın ismini bile duymak istemiyordu. Zamana ihtiyacı vardı farkındaydı. Şuan sağlıklı düşünemiyor, ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ama zamanı gelince en doğru kararı alacağına adı gibi emindi.
Doktorunun odasına gelince kapıyı tıklatıp içeriye girdi. Doktor önündeki kağıtlara bakıp bir şeyler inceliyordu. Şevval'i görünce gülümsedi.
''Hoşgeldiniz Şevval Hanım. Buyurun oturun.'' demesi üzerine genç kadın oturdu. Ne demesi gerektiğini bilmiyor, cümlelerini kafasında toparlamaya çalışıyordu. Bunu anlayan doktor gülümseyip konuşmaya başladı.
''Genelde sizin yaşadığınızı yaşayan gebe annelerde bulantı, kusma, kasılmalar olur sürekli.'' demesi ile Şevval sözünü kesti.
''Ara sıra kasılmalarım oluyor ama çektiğim acı unutturuyor. Bebeğimin çektiği acının yanında bu hiçbir şey.'' demesi üzerine doktor anlayışla başını salladı.
''Haklısınız, ama şunu bilmenizi isterim. Siz buraya geldiğinizde bebeğinizi kurtarmak için çok çabaladık. Kurtardık ama maalesef ki böyle bir şey geldi. Üzmeyin kendinizi demeyeceğim size. Çünkü üzücü bir durum ama şunu da bilin ki her şeyde bir hayır vardır.'' diyen doktorun sözleri ile göz yaşlarını sildi genç kadın.
''Şuram çok acıyor'' deyip kalbinin üstüne koydu elini.
''Her şey üst üste geliyor ve ben artık kaldıramıyorum. Mutlu olmak istiyorum, mutlu olamıyorum. Canım yanıyor.'' demesi üzerine doktor başını iki yana salladı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Zaten demesine fırsat kalmadan kapıyı Azad Soydanlı açmıştı.
''Konuşmanızı bölüyorum ama Şevval'i almam lazım.'' deyip karısının yanına doğru yürüdü. Karısının kolundan tutup kaldırdığında genç kadın anlamsızca kocasına bakıyordu. Başkasının yanında kavga etmek istemediğinden susmuş isteksizce hareket ediyordu. Genç adam doktora selam verip odadan çıktı. Genç kadın odanın kapısı kapanır kapanmaz kocasından kurtulmak için hamle yaptı. Fakat refleksleri iyi olan adam karısını durdurup konuşmaya başladı.
''Mızmızlanma da yürü.'' demesi üzerine genç kadın derin bir nefes aldı.
''Uzak dur benden diyorum. Anlamamanı gerektiren bir cümle olduğunu düşünmüyorum bunun.'' demesi üzerine genç adam sabır diledi. Bu kadın aklını kaçırmasına sebep olacaktı. Tamam suçunu biliyordu ama karısı üstüne tepelendikçe tepeleniyordu. Sabrının taşmasına az kalmıştı.
Hastane bahçesinin önüne geldiklerinde genç adam karısına döndü.
''Burada bekle arabayı alıp geliyorum. Sakın bir yere gitme. Hastanedekileri yeni eve gönderdim tek kalırsın valla. '' demesi üzerine genç kadın gözlerini baydı. Banklardan birisin yanına gidip oturdu. Hastane otoparkı uzak kalıyordu biraz. Kocasının gelmesi 10 dakikayı bulurdu tahminince. Vücuduna titremenin gelmesi üzerine kollarını birbirine sürttü. Daha sonra ise ellerinin karnında birleştirip bebeğine sıcaklığını vermeye çalıştı. Bu sırada adını tanımadığı bir kadının ağzından duyması ile başını o yöne çevirdi. Karşısında ki kadını dikkatle süzdü. Kadın yaptığı yoğun makyajla özgüvenini sergilemeye çalışıyordu. Fakat Şevval'e göre yüzündeki makyaj koskoca bir evi boyayıp artacak kadar fazlaydı. Yüzünü çaktırmadan buruşturup kadına cevap verdi.
''Buyurun ?'' demesi üzerine kadın yanına yürüyüp oturdu.
''Merhaba öncelikle, ben Arzu.'' deyip elini uzatması üzerine genç kadın kadını eline baktı. Sonra tek kaşını kaldırıp kadına sordu.''Beni nereden tanıyorsunuz ?'' demesi üzerine karşısındaki kadın şen bir kahkaha attı. Kadının elini pas geçmesi sinirini bozsa da belli etmemeye özen göstermişti. Yüzüne yakışacak bir gülümseme sunup kadına cevap verdi.
''Aslında seni kocan sayesinde tanıdım.'' demesi üzerine Şevval'in kaşları çatılmıştı.
''Kocam sayesinde derken ? İş arkadaşı falan mısınız ?''
Karşısındaki kadın aldığı soruyla yüzünü buruşturdu.
''Tatlım, kocanın arkadaşlarını tanımıyor musun daha ? Şimdi Azad'ı daha iyi anlıyorum. Ondan bana gelirken bu kadar rahattı.'' demesi üzerine genç kadın kaşlarını çattı.
''Ne dediğinizi anlayamadım ?''
''Tabi anlayamazsın, ama dur canım anlatayım ben sana.'' deyip saçlarını arkaya attı. Daha sonra ise yaptıklarını övüne övüne anlatmaya başladı.
''Azad iki gün önce beni aradı. Baya ısrar etti buluşmamız için. Benimde işlerim baya yoğun. Ben özel eğitim öğretmeniyim. Neyse baya ısrar edince dayanamadım. İyi tamam gel dedim. Neyse ertesi gün geldi. Yemek falan yedik. Sonra...'' deyip susması ile genç kadın kaşını kaldırdı.
''Sonra ?'' diye soruduğunda hissettiği sinir tüm vücut hücresine yayılmış durumdaydı.
''Sonrasını sana göstereyim. Anlatmaya dilim varmıyor. '' demesi ile telefonunu çantasından çıkartıp genç kadına verdi.
Kadın görüntüleri izlerken sinirden kendisini kasıyor. Derin derin nefesler almaya zorluyordu bedenini. Bu gerçek olmamalıydı. Evli bir adamın böyle bir şey yapması insanlığa sığmazdı. Yutkundu genç kadın. Daha sonra ise boğazını temizleyip kendisini konuşmaya zorladı.
''S-sen..''
Konuşamıyor, ağzından kelimeler çıkmak bilmiyordu. Karnındaki baskı artmış, sancısı iliklerine kadar hissediliyordu. Bacaklarını hareket ettiremiyor, sadece nefes almakla yetiniyordu. Bu sırada kocasının arabadan indiğini gördü. Gözlerini yavaşça kapattığında göz yaşlarının aktığını hissetti. Tekrar gözlerini açtığında kocasının bağırması ile olduğu yerde irkildi.
''Senin ne işin var burada!''
Karşısındaki kadın hafifçe gülümserken ayağa kalktı.
''Bende karına aramızda geçen anları anlatıyordum hayatım.'' demesi üzerine genç kadının karnına giren sancı, hissettiği şok çığlık atmasına sebep olmuştu. Gözleri karnına doğru kayarken gözleri kocaman olmuştu. Suyu gelmiş, acıdan hareket dahi edemiyordu. Derin bir nefes alıp gözlerini sımsıkı kapattı. Burada doğuracaktı resmen!
''Azad, bebek..'' demesi üzerine genç adam ne yapacağını bilememiş, karşısındaki kadını unutmuştu bile.
''Sedye, karım doğuruyor.'' diye bağırmaya başladığında karısını çoktan kucağına almıştı. Kapının önünde sigara içen iki görevli koşarak sedye getirmeye gittiğinde genç adam karısına teselliler vermeye çalışıyordu.
''Sakin ol, tamam, geçecek.''
Genç kadın gelen sedyeye yatırıldığında sancıdan dolayı tekrardan çığlık atmış ve hissettiği baskın acıdan dolayı ağlamaya başlamıştı. Sedyeyle ameliyathaneye götüren hemşirenin elini tutup fısıldadı.
''Kötü bir şey olursa ameliyatta, önceliğiniz bebeğim olsun.'' dediğinde genç adam hemen atladı.
''İkinize de bir şey olmayacak delalamin. Her şey geçecek. '' dediğinde genç kadın hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.
''Sesini bile duymak istemiyorum senin. Her şey senin yüzünden.''
Hem hıçkıra hıçkıra ağlıyor hem de bebeğine bir şey olmaması için içten içten dua ediyordu. Büyük bir kapıdan geçtiğinde bir hemşirenin kocasını içeri almasının yasak olduğunu söylediğini duydu. Baş ucundaki hemşireye dönüp;
''Şimdi mi olacak, her şey hazır mı ? '' diye sordu.
Hemşire gülümseyip kafasını salladı.
''Doktorun seni içeride bekliyor ne olduğunu anlamayacaksın bile. '' demesi üzerine genç kadın yutkundu.
Korkuyordu fakat karnındaki bedenle kavuşmalarına saatlerin kalmasının sevinci, kalbinin paramparça olmasının yanıklığı vardı. Bir kaç saatliğine unutmayı diledi her şeyi. Bu sırada görevli hemşireler onu kaldırıp ameliyat masasına yatırdılar. Doktorunun ona selam vermesi ile dudaklarını birbirine bastırdı.
''Şevval Hanım bir kaç saat sonra bebeğinize kavuşacaksınız. Nasıl hissediyorsunuz ?'' genç kadın tam cevap verecekken bedenine bir iğnenin batırıldığını hissetti, daha sonra ise bedeninin uyuşması üzerine hiçbir şey hissetmemesi ve gözlerinin kapanıp derin bir uykuya dalması....
****
Merhabalar...
Nasılsınız, karneleriniz nasıl ?
Bölümü beğendiğiniz mi düşünceleriniz neler ?
Çok çok uzun bir aradan sonra şükür ki atabildim. Valla yazarken zorlandım falan ama düşüncelerinizi baya merak ediyorum. Lütfen düşüncelerinizi yazın ona göre boyutlandıracağım yazım şeklini.
Ayrıca vote ve yorum yapalım lütfen.
Ve,
En önemlisi
Sizi çok seviyorum.
Bir daha ki bölümde görüşmek üzere...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA 2.
General FictionSoğuk.. Sadece insanın vücudunun titremesi değildir ki. Soğuk insanların birbirlerine olan mesafesi, insanların yüzleşmeye korktuğu korkularıdır. Soğuk küçük bir kız çocuğunun çığlığıdır. Titrek ve korkak. Soğuk ve umudunu kaybeden, ölü bedenlerin...