16.Bölüm

18.6K 887 79
                                    

Düzenlemeden atıyorum yazım yanlışı ve mantık hatalarına yorum yaparsanız düzelte bilirim..

Rüzgarın kıymetini bilirmiydi insan, hani o yüzüne çarpan hatta çiğerlerine çektiği havayı... Belki bilirdi ama kıymet kıymetini ne zaman anlardı. Havasız kalınca mı.. Yada rüzgarına çiğeri yakan duman karışınca mı..

Vedat'ın da huzuru hissettiği rüzgara duman karışmıştı. Yine.. Ve yine öfke ve acı yanına kalmıştı genç adamın.. Bu sefer kaybetmişti dimi.. Bu sefer başını huzura yaslayacağını düşündüğü herşeyini kaybetmişti...

Bağlı olan ellerini çözmeye çalışmayı da bırakmıştı. Uğraşıp koşa bileceği biri varmıydı... Yoktu... Kaybetmişti.. Kendi düzenini, geçmişte kurduğu oyunla kaybetmişti.

"Efendim!"

Ahmet Botan'ın yaptığı baskını duyar duymaz koşarak gelmişti eve dağınık odada yüzü kanlar içinde genç adamı görünce şaşkınca gözleri büyürken hızla yanına yaklaşmış bağlı olan ellerini çözmeye başlamıştı.

" Efendim iyimisiniz!"

Sesi çıkmayan Vedat gözlerini bir yere sabitlemiş suskunluğa gömmüştü kendi. Aslın da yine canlı canlı toprağa gömülmüştü acı dolu adam..

Acaba Vedat hayatın da hiç gülümsemişmiydi. Böyle yüreği dolacak kadar mutlu olmuşmuydu. Acıları kadar sadece bir kere, huzuru hissetmişmiydi.

Evet... Hissetmişti ilk defa düşünmeden mutlu olmuş ve gözlerini kaçırmadan o minik bebeğe baba olma hayalini bile kurmuştu. İlk defa Vedat renkli bir hayale düş kurmuştu. Ama gemisi kendi sularında can veriyordu..

Yüzündeki yaraları temizleyen Ahmet'in farkında bile değildi genç adam sadece kapıdan uçup giden acısındaydı gözleri.

"Çık!"

Genç adamın yorgun sesi duyulurken

"Ama efendim"

Sözünü dinlemeyen adama umudu sönmüş ruhsuz gözleriyle baktı. Eskisi gibi soğuk ve duygusuz

"Hemen!... Defol!"

Elinde ki bezi bırakan Ahmet huzursuzca ayağa dikilirken

"Herşeyi öğrenip Ağit ağaya gelmeliydi... Nu oyun onundu"

Ruhsuzca gülümsedi yara bere içinde ki adam

"O zaman tebrik ederim... Ağanızın kılına zarar gelmedi"

Ahmet başını yere eğip içindeki pişmanlıkla

"Burdan ayrılmamalıydım" demiş

Genç adam yükselen öfkesiyle önünde ki ilk yardım çantasını duvara fırlatırken karşısında babasının itine

"Ayrılmasan ne bok yiyecektin lan!!"  demişti. Hepsi onun köpeği degilmiydi

Yakasından tuttuğu adam

"O şerefsiz ağanın sözünden çıkacakmıydın lan!!"

Ahmet'e bir yumruk atmış içinde dinmek bilmeyen ihanet ve ızdırıpla yere savrulan adamın yakasından tutarken

"Köpeği olduğun adamın götünden ayrılacakmıydın!!"

Ahmet yediği yumruk ve öfkeye sesini çıkarmazken sadece Vedat'ı yalnız bırakmanın pişmanlığını yaşıyordu. Fazla değil sabah bu evin etrafında dolaşırken Hira evdeydi.

Aldığı telefonla yakalanan adamının öteceği düşüncesi ile konağa adam yerleştirmiş en kısa zaman da yakalanan adamının konuşmasını engelleyeceklerdi. Planları tutmamıştı. Akıllarına Vedat'ın evini bulup yanına geleceklerini düşünmemişlerdi. Çünkü Vedat'ta 'Kara' konağına aitti Hira'da...

İNKİSARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin