sixteen

314 37 9
                                    

Kısalttığı saçlarını tepeden bir at kuyruğu yaparak bir araya getirmişti. Yeni kestirdiği kakülleri alnına dökülmüşlerdi. Merakla parıldayan büyüleyici kahveleri bilgisayarda oynayan filme odaklanmıştı. Bağdaş yaptığı bacaklarının arasında duran mısır kutusunu sanki her an biri çalabilirmiş gibi bir eliyle sıkıca tutuyordu. Uzun parmakları patlamış mısırların üstünde yavaşça dolaşıyor ve bir tanesini seçip onu küçük pembe dudaklarına ulaştırıyordu. Ağzına attığı her bir mısırdan sonra dudaklarını diliyle ıslatıyordu. Ortamı aydınlatan loş ışığa rağmen dudakları parıldıyordu. Güzelliği beni delirtiyordu.
   Saat 02:00. Evimin en üst katında bulunan terasta oturuyorduk. Altımızda büyük bir minder, üstümüzde bizi gecenin hafif esintisinden koruyan lacivert  bir yorgan vardı. Evelynn sırtını duvara yaslamış, önümüzdeki sehpanın üzerinde duran bilgisayarda oynayan ve kendisine odaklanmaktan izleyemediğim The Lord of the Rings filmini dikkatlice izliyordu. Arada bana satışıyor, dudaklarıma küçük bir öpücük konduruyor ve beni sersemleşmiş bir şekilde bırakıyordu. Sırayla ısırdığımız çikolatalar, hangimizin yiyeceğine karar vermek için küçük tartışmalara yol açan atıştırmalıklar, dondurmalar.... Beraber bitirdiğimiz tüm yiyeceklerin poşetleri bir kenarda duruyordu. İçtiğimiz kola şişeleriyle küçük bir oyun bile oynamıştık. Çöp kovasını en uzak köşeye koymuş, basket atmaya çalışmıştık. Ve 5 şişeden sadece bir tanesi girebilmişti.
   Mısırı yavaş yavaş çiğnerken elleri aynı yavaşlıkta tekrar kutuya uzandı. Aldığı mısırı yavaşça bana uzattı. Gözlerim sevimli yüzünden bir dakika bile ayrılamadı. Başımı öne uzatıp mısırı tutan parmaklarını dişlerim arasına aldım. Küçük bir şaşırma sesiyle şaşkınca bana döndü. Şaşkınlıkla açılmış dudaklarıyla dişlerime baktı. Küçük bir tavşana benziyordu. Gülümsememi durduramadım.
''Parmağımı ısırdın.'' Dehşet içinde söylediği sözler beni daha çok güldürdü. Omuzlarım sarsılırken dudaklarım arasından güçlü bir kahkaha gecenin sessizliğinde kayboldu. Gülmekten kendimi kaybetmişken bir çarpışma etkisiyle hızla minderin üstüne düştüm. Evelynn ellerini başımın iki yanına yerleştirmiş ve beni esir almıştı. Kalbim göğüs kafesimi delmek ister gibi delicesine çarptı. Evelynn yüzünde oluşan alaycı gülüş, kötü bir şeylerin olacağının habercisiydi. Ama bana fazla yakındı ve onun etkisi yüzünden hiçbir şey düşünemiyordum.  Fakat yağlı elleri havaya kalktığında neler olacağını anlamıştım.
  Ellerim reflekse öne atılıp, ince bileklerini kavradı. Sırtımı minderden kaldırdım ve oturur bir pozisyona geçtim. Evelynn bedeni, bacaklarımın üstündeydi.
''Bunu yaparsan seni çok kötü öperim.'' Yüzünde heyecanlı bir gülümseme oluştu.
''O zaman yapmama izin ver.'' Vücudumdaki tüm kan aniden yanaklarıma pompalandı. Utançla gözlerimi kaçırdım.
''Edepsizsin.''
''Sevimlisin.'' Tuzlu dudakları, dudaklarımı ele geçirdi. Ellerim bileklerinden kayıp, beline düştü. Geri çekilmesine izin vermeden, ondan tutkulu bir öpücük çaldım. Geri çekildeğimiz zaman ikimizin yüzünde de büyük bir gülümseme vardı.
   Evelynn'in sırtına baskı yaparak kendime yasladım. Hafifçe öne eğilip, sehpanın üzerindeki ıslak mendile uzandım. Ellerini iyice temizledikten sonra küçük ellerine derin bir öpücük kondurdum. Ve sonra, tekrar mindere devrildik. Küçük kadınım üstümde rahat bir pozisyona geldiğinde, üstümüzdeki yorganı düzelttim ve kollarımı sıkıca etrafına sardım.
''Filmi izlemedin, değil mi?'' Parmaklarım saçlarının arasında yavaşça dolaşmaya başladı.
''Sen daha çekici geldin.'' Dudaklarının tebessümle taçlandığını hissettim.
  Uzun bir süre sessizce filmi izledik. Ekranda ne zaman Legolas belirse, Evelynn sevinçle mırıldanıp durdu. Buna daha fazla dayanamayan kıskanç tarafım, pembe dudaklarına küçük bir fiske attı. Ve kıskançlığımdan ötürü saçma sapan düşünceler kafamın içinde dolaşmaya başladı.
''Evelynn, beni Legolas'tan daha çok seviyorsun, değil mi?''
  Bir sürü kuağımda kadının düzenli ve yavaş bir şekilde nefes alış verişini dinledim. Hafif bir mırıldanmayla beraber başını yukarı kaldırıp, boyunuma sokuldu. Uyuyan güzel, derin bir uykuya dalmıştı. Saçlarının arasına bir öpücük kondurdum.
''Beni sevmediğin zamanlarda bile, seni her şeyden çok sevmeye devam edeceğim. İyi geceler güzelim.''

Psychologist // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin