eight

498 40 2
                                    

Ellerimi sürterken, birbirine değen yüzüklerim birkaç kişinin bulunduğu kafede küçük bir ses çıkararak yankılanmasını sağladı. Soğuktan kurumuş dudaklarımı ıslatırken, tekrar asılı duran fiyatları gözden geçirdim.
''Mmm... İki tane karamel macchiato, lütfen.''
Kasadaki genç, başındaki yeşil şapkayla başını salladıktan sonra samimiyetten uzak tebessümü ile yüzüme baktı.
''Siparişleriniz birazdan hazır olur efendim.''
Ellerim, arka cebimdeki cüzdanıma giderken, bu bahaneyle birkaç adım ötemde beni bekleyen küçük kıza birkaç saniyeliğine bakabilmiştim. Dondurucu soğuktan dolayı bir türlü geçmeyen küçük kırmızı burnu gözlerimin önünde belirdiğinde dudaklarımdan kaçan kıkırtıyı engelleyemedim. Cüzdanımda parayı çıkardıktan sonra,kasiyere uzattım. Yüzümü küçük kıza doğru döndüm ve kalçamı duvara yaslayarak verdiğim siparişleri beklemeye başladım.
Tüm hareketlerini ezberlememe rağmen, bakışlarım bir an olsun Evelynn'in üzerinden ayrılmadı. Önce küçük ellerini kaldırıp, koyu yeşil montunun fermuarını indirdi. Sıcaklamıştı sanırım. Yanakları al al olmuştu. Fermuarını açtıktan sonra içine giydiği siyah boğazlı kazağının boğazını çekiştirdi. Derin, titrek bir nefes aldı. Küçük pembe dudakları büküldü, saçlarını geriye attı. Ona baktığımı hissetmiş olmalı ki, büyük gözleri yavaşça bana doğru döndü.
''Siparişleriniz hazır efendim.''
Olduğum yerden irkilerek fırladım. Şaşkınlıkla kocaman açılmış gözlerimi, elinde siparişlerimi tutan çalışana çevirdim. Titreyen ellerimi geçmesi umuduyla sıkıp, gevşettim.
''Te-teşekkürler.''
Titremesini geçiremediğim ellerim, usulca uzatılan bardakları kavradı.
Derin bir nefes aldıktan sonra küçük kadınıma doğru yürüdüm. Uykulu gözlerini ovalayıp, gözlerimin içine baktı.İçten bir tebessüm bahşederken avucumun içinde tuttuğum içeceklerimizi uzattım. Minnettar bir gülümsemeyle gözlerime baktıktan sonra birkaç çiziği olan beyaz, küçük ellerini sıcak içeceğe doğru uzattı.
''Teşekkür ederim.'' Kısık sesi, ikimizin arasında kayboldu.
Elindeki bardağı, elleri arasında kaybetmeye çalışır gibi sıkıca sararken dudaklarını diliyle ıslattı. Kimsenin duyamayacağı küçük bir inleme, dudaklarımdan döküldü.
Evelynn, küçük adımlarla ilerlemeye başladığında, adımlarım arkasından ilerlemeye devam etti. Buğulanmış camların önündeki bir masaya oturdu. Güzel bakışlarını bana çevirdiğinde ayakta dikilmeyi bıraktım ve karşısına oturdum.
İkimizde sessizlik içinde otururken, güzel yüzünü parlatan güçlü bir ışık belirdi. Meraklı bakışlarım gökyüzüne doğru döndü. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, küçük bir mırıldanma duydum.
"Gökyüzü sinirlenmiş gibi gözüküyor.."
Odak noktam, daha da belirginleştirmek için rimel sürdüğü uzun kirpikleri oldu. Küçük kalkık burnu ve yüzünde sevimli duran yuvarlak gözlükleri. Dudaklarımın arasından derin bir nefes çıktı, kalbim hızla çarptı.
''Evimi....'' Tepkimi görmek istediğini belli ederek, merakla yüzüme baktı. ''... görmek ister misiniz?''
Sırtımı dikleştirirken, heyecanla cevap vermekte gecikmedim.
''Evet, görmek isterim.''

******

Dudaklarımız mühürlenmişti. İkimizde sakinliğin tadını çıkarıyorduk. Bazen yorgun gözlerini çevirip bana bakıyor ve onu mest olmuş gözlerle süzdüğümü biliyordu.
Soğuktan kurumuş ellerimi ceplerime yerleştirirken, gözlerim önünden geçtiğimiz marketin camından görülen içkilere kaydı. Dudaklarımdaki mühür bozuldu.
''Daha önce hiç içki içtin mi?''
Yavaşlayan adımlarımın ona yetişmesini beklemek için olduğu yerde durdu ve bana doğru döndü. Ellerini birbine bağlamıştı, üşümüş dudaklarını ıslatırken başını iki yana salladı.
''Hayır.. ''
Beni bekleyeceğini biliyordum. Yüzümdeki tebessümle son kez ona baktıktan sonra önünde durduğumuz marketin içine girdim, sıcak havanın beni birkaç dakikalığına ısıtmasına izin verdim. Hedefimden şaşmadan ve küçük kadını soğukta daha fazla bekletmeden elimde küçük, içleri dolu iki siyah poşetle marketten çıktım.
Gökyüzündeki bakışları bana döndü, küçük bir tebessüm bahşetti ve önümde ilerleyerek bana rehberlik etti.

Psychologist // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin