twenty eight

166 17 4
                                    

 "Tüm dosyalar bunlar, değil mi?"
   Elimdeki dosyaları gözden geçirdim. Yüzümdeki tebessümle bakışlarımı Catherine'e çevirdim.
"Evet Bay Styles."
  Başımla onayladım ve elimdeki kahveden küçük bir yudum aldım.
"Teşekkürler." Odama doğru ilerlemeye başladığımda bana seslendi.
"Ah, efendim!"
  Soran bakışlarım Catherine'e döndü. Odamın kapısını açarken bakışlarım hala ondaydı.
"Birazdan son hastanız gelecek Bay Styles."
"Tamam, bekliyor olacağım."
  Ayağımla kapıyı yavaşça kapattım. Kahvemi dökmeden önce yavaşça masamın üzerime koydum. Elimdeki dosyalara sıkıntılı bir bakış atarken sandalyemde yerimi aldım. Bu dosyalara harcayacağım zamanı sevgilimle geçirebilirdim ve çok eğlenebilirdik. Dosyalara daha sonra bakmayı hedefleyerek çantama yerleştirdim. Derin bir nefes alarak rahatlamak adına arkama yaslandım.
  Bugün çok çalışmıştım. Boynum ağrıyordu, açtım ve en kötüsü Evelynn'i hala görememiştim. Sevgilimin küçük dudaklarını öpmeyeli uzun zaman olmuştu. Şuan büyük ihtimalle benim kıyafetlerimle yatağımızda dönüp duruyordu. Belki de en sevdiği şarkıyı açmış, mutfakta akşam yemeğimizi hazırlıyordur. Ya da beni beklerken salondaki koltukta uyuya kalmıştı. Merak içinde hızla yerimden doğruldum. Parmaklarım mesaj atmak için tuşların üzerinde aceleyle gezindi.
Kime: bunny
seni çok özledim güzelim
bana bir fotoğraf at ve tatlı yüzünü görmeme izin ver
   Bacaklarım heyecanla titrerken elim boynuma doğru uzandı. Boynumun ağrısının bir nebze de olsa geçmesini umarak hafifçe masaj yapmaya başladım.
"Neden yazmıyorsun? Yazsana...."
   Kapımın çalınmasıyla irkildim. Telefonumu sessize alarak oturuşumu düzelttim. Bakışlarım tanıdık yüzle karşılaşınca yerimden fırladım.
"Ah, tanrım!" Masanın kenarına çarpmamı umursamadan küçük vücudu kollarımın arasına aldım. Saçlarının arasına uzun bir öpücük kondururken kokusunu içime çektim.
"Seni çok öz-" Geri çekilip yüzüne baktığımda duraksadım. Çatılmış kaşlarıyla, kızgın ela gözleriyle bana bakıyordu.
"Ne?"
  Omuzlarında olan ellerimi indirip kendisini geriye çekti ve şımarık bir havayla saçlarını geriye attı.
"Şuan hastanız olarak buradayım Bay Styles. Siz hastalarınıza böyle mi davranıyorsunuz?" Yüzümdeki afallamı gördüğünde gülümsemesini göstermemek için hafifçe öksürdü. Gözlerindeki oyunculuğu gördüğümde derin bir nefes aldım. Aptal bir gülümsemeyle ona bakarken kendinden emin adımlarıyla geniş gri koltuğa oturdu. Gözlerimin içine bakıyordu. Yavaş adımlarla, aceleyle kalktığım sandalyeme geri döndüm.
"Evet Bayan Abel, görüşmeyeli çok uzun zaman oldu."
  Bacak bacak üstüne atarken bakışları duvarlarda gezindi.
"Evet, çok uzun zaman oldu. Size anlatmak istediğim çok fazla şey birikti."
"Hmm..." Parmaklarım kurşun kalemi kavradı. "Bütün olayları eksiksiz bir şekilde anlatmalısın."
"Aslında bu bir olay değil..." Utangaç bir şekilde saçını kulağının arkasına sıkıştırdı. Dudaklarını ısırırken başını eğip bana alttan bir bakış attı. "...bir kişi."
  Tüm vücudumun gerildiğini hissettim. Kaşlarımı çatmamak için çabalarken bakışlarım Evelynn'in yüzünde dolaştı.
"Kim?"
"Bir erkek." Soluğum kesildi. "Adı Harry."
  Ela gözleri şaşkın bakışlarıma odaklandı.
"Çok harika birisi. Gerçekten, hayatımda tanıdığım en tatlı insan. Yeşil gözleri öyle güzel bakıyor ki..."
  Derin bir nefes aldı ve ellerini kızarmış yanaklarına koydu. Dudaklarım kıvrıldı.
"Nasıl bakıyor?"
"Bilmiyorum... Daha önce kendimi hiç değerli hissetmemiştim. Ne babam, ne abim, ne de annem. Bir çocuğa söylenmemesi gereken her şeyi bana söylemişlerdi, yapılmaması gereken her şeyi yapmışlardı. Hem gördüklerimden hem tanıdığım erkeklerden yana hiçbir zaman şanslı olmadım. Ve tabii gördüğüm karı-koca ilişkisi de öyleydi."
  Yüzünde alaycı bir gülüş belirdi. Gözlerindeki acı, tüm sertliğiyle kalbime saplandı.
"Bu yüzden birini bulacağımı hiç düşünmedim. Babam gibi birini bulacağım diye çok korkuyordum. Annem gibi ezilip hakaretler duyacağımı düşünüyordum. Kusurlarım tüm gerçekliğiyle gün yüzüne çıkacaktı ve ben asla hayal ettiğim gibi sevilmeyecektim. Ama öyle olmadı."
   Mest olmuştum. Hafif kırmızı dudaklarından, pembe yanaklarından, uzun kirpiklerinden... Kutsal bir şey olduğuna yemin edebilirdim.
"Yeşil gözlerini hiç solgun görmedim. Bana bakarken daima parlıyorlar. Belki fark etmediğimi sanıyor ama... Bana dokunmadan duramıyor. Ya elleri ellerimi bırakmıyor ya da parmakları saçlarımın arasında kayboluyor. Ayrıca belimi sarmayı sevdiğini de biliyorum. Her fırsatta beni belimden yakalayıp kucağına alıyor. Ve ah..." Küçük bir kahkaha attı. "Dudakları... Çok yaramazlar. Beni sürekli öpmek istediklerini biliyorum. Uyumadan önce beni izlediğini biliyorum, her fırsatta fotoğrafımı çekmeye çalıştığını da. Onun hayatının büyük bir parçası olduğunu biliyorum ama o benim bütün hayatım."
  Her yeri bulanık görüyordum. Ağlıyor muyum?
  Evelynn hızla yanıma geldi, soğuk parmaklarını tenime değdirerek gözyaşlarımı sildi.
"Sanırım bugünlük bu kadar yeter Bay Styles." Yüzündeki tatlı gülümsemeyle bana baktı. "İyi günler dilerim."
  Kapıdan çıkarken sadece seyredebildim. Dudaklarım kıpırmıyor, aklım işlevini yerine getiremiyordu. Söyleyebileceğim hiçbir söz şuan için yeterli olmayacaktı. Ve sanırım söylenebilecek pek bir şey de yoktu. Çünkü ona delicesine aşıktım ve sanırım ikimizde bunun farkındaydık.
  Onu yakalabilmek adına kapıya doğru yöneldiğimde, Evelynn gülümseyerek içeri girdi.
"Merhaba sevgilim." Elleri boynuma dolandı ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. "Seni çok özledim."
   Artık hastam olarak burada değildi. Sevgilim olarak buradaydı.
  Islak kirpiklerimi sildim ve kollarımı beline sardım. Derin bir iç çektim.
"Ben seninle ne yapacağım?" Öpücüğünün karşılığını verirken gülümsemesi genişledi.
"Benimle yemeğe çıkabilirsin mesela. Acıktım çünkü." Alınlarımızı yasladık ve bir süre öylece kaldık. Geri çekildim ve hızlıca çantama uzandım. Küçük eli avucumun içinde kaybolurken dudaklarımız bir kez daha birleşti. Adımlarımız çıkışa doğru ilerlerken ellerimiz ayrıldı. Elimi omzuna koyarak onu en yakınıma çektim.
"Evet, ne yiyelim sevgilim?"

Psychologist // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin