two

937 50 9
                                    

Harry

21.00.
Büyük pencerenin önünde yan yana oturmuştuk. Ayaklarımızın altına serilmiş şehri seyrediyordu. Ben ise onu seyrediyordum.
Örgülü saçları, giydiği geniş, siyah gömleğin üstünden beline kadar iniyordu. Altında her zamanki gibi siyah pantolonu vardı. Bu yağmurlu sonbahar gününde bile, eskimiş ve her tarafı delinmiş spor ayakkabasıyla yanımda duruyordu. Ve o böyle durumdayken, sahip olduğum tüm servetin bir hiç olduğunu hatırlıyordum.
Uzun kirpiklerine dalmışken, gözlerini kapatıp, başını geriye doğru yatırdı. Gözleri kapalıyken ne kadar huzurlu gözüktüğünü düşündüm. Fakat gözlerini açtığında, gözlerine baktım ve bütün fırtınanın içinde olduğunu anladım.
Onu izlerken yakalanmanın telaşıyla yanaklarım kızarırken,aklıma ilk gelen kelime dudaklarımdan döküldü .
"Şarkılar.." dedim, utançtan hızlı hızlı nefes alırken. Merakla gözlerime bakarken devam ettim.
"Şarkıları seviyorsun, değil Evelynn?"
Yüzünde ufak bir tebessüm oluşurken, gözlerimi başka bir yere odaklamaya çalıştım. Ona nasıl aşkla baktığımı anlamaması için.
"Evet, Bay Styles. Şarkıları çok severim. İnsanın kendini anlatabileceği en iyi yollardan birinin şarkı olduğunu düşünüyorum."
Bir anlık dalgınlığıma gelip, önüne gelen saçları yüzünden çekmek için uzattığım ellerim, son anda yaptığım şeyin farkına vararak yumruk şeklini almıştı. Ellerimi hemen yere koyarak, hiçbir şey olmamış gibi davrandım.
"En sevdiğin şarkı ne, Evelynn?"
Hiç düşünmeden cevap verdi.
"I was here. Beyonce'nin şarkısı. En sevdiğim şarkı bu, Bay Styles."
"Peki neden bu şarkıyı seviyorsun?"
Yüzündeki samimi tebessüm yerini üzüntüye bıraktığında, derin bir nefes aldı.
"Bana olmak istediğim ama asla olmayacağım kişiyi hatırlatıyor. Yapmak istediğim ama asla yapamayacaklarımı da."
Ne kadar mükemmel olduğunu haykırmak istedim. İstediği her şey olabileceğini. Pembe dudaklarını öpüp, ne kadar güzel olduğu hakkında bir fikri olmadığını söylemek istedim.
"İstediğin her şey olabilirsin."
Alaycı bir gülümsemeyle başını iki yana salladı. Tek bir kelime dahi söylemedi.
"I wanna leave my footprints on the sands of time."
Şarkının ilk cümlelerini mırıltıyla söylediğimde, gözlerindeki hüzünün derinleşmesini izledim. Ve sonra, ilahi sesiyle devam etti.
"Know there was something that, and something that I left behind.
When I leave this world, I'll leave no regrets.
Leave something to remember, so they won't forget.."
Sustu. Şarkıyı tamamlayıp bitirmesini istedim. Ama hüznü, onu boğar gibi boynuna sarılmış, ona engel olmuştu.
"İstediğin kişi olabilir ve arkanda istediğin bütün güzellikleri bırakabilirsin."
Yüzünde oluşan içten gülümseme, kalbimi acıttı.
"Benim arkamda bırakacağım sadece iki şey var , Bay Styles. Nefret ve acı."

Psychologist // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin