"Ali..."
Bade'nin sesini duyduğunda o tarafa dönmemişti bile Ali. Gözleri hala az önce temas ettiği dudaklardaydı. Kalbi o kadar hızlı çarpıyordu ki, bir an için öleceğini sandı.
"Ali!" diye bağırdığında Bade, arkasına çevirmişti kafasını omzumun üzerinden.
"Siz..." dedi Bade. Siniri öyle bir sesine yansımıştı ki, ses tonuyla bir insanı korkudan öldürebilirdi. "Sen..."Ali başını öne eğdi hafifçe. Doğru olmayan bir şeyi inkar etmeye bile gücü kalmamıştı. Omuz silkti. Daha kalp atışları bile düzene girmemişti ve bu kalp atışlarının Bade ile hiçbir alakası yoktu.
"Ben sadece buradan geçiyordum ve inan hayatımın en berbat tesadüfünü yaşayacağımı bilsem, semtin çevresini dolanır ve yolumu bir saat uzatırdım."
Birkaç saat önce aşkla titreyen sesini, şimdi nefret doldurmuştu. Tüyleri diken diken oldu Ali'nin. Bencilce de olsa, onun tarafından sevilmeye alışmıştı. Bazı alışmışlıklar engelliyordu vazgeçmeyi.
"Bade-" dediğinde elini kaldırdı ve duymak istemiyorum der gibi salladı Bade. Ayağa kalkan Ali'yi görünce, Barış da ayaklanmış, birkaç adım geriye çekilmişti.
"Sus," dedi. Sinirliydi ama sinirli olduğu kadar da güçlü görünüyordu şimdi. "Beni sevmediğini biliyordum, ama beni aldatacak kadar berbat bir insan olduğunu değil. Yönelimlerinden daha önce haberim olsaydı, yanaşmazdım bile sana."
"Bade-" dedi tekrar Ali fakat konuşmasına izin vermiyordu genç kız. Hiçbir duyguyu barındırmıyordu artık sesi. Konuştukça silinip gitmişti.
"Ne zaman söyleyecektin? Söylemek için neden benim sana aşık olmamı bekledin?"
"Bade yeter!" dedi Ali sesini biraz da olsa yükselterek. "Beni dinlemeyecek misin?"
"Hayır," dediğinde ses Bade'den değil, sarışından gelmişti. Afallayarak başını arkaya çevirdiğinde Barış uzanıp ellerini birbirine kenetledi ve diğer eliyle de bileğine tutundu. Dudakları değdiğinde olduğu gibi yine elektrik çarpmışçasına titreme yayıldı elinden vücuduna Ali'nin. "Dinlemeyecek. Yeter artık. Durum buyken saklamanın bir alemi yok."
Anın şokuyla tek hissettiği yanağındaki acıydı. Bade'nin attığı tokat bile kendine getirememişti onu. Aklını kaçırmak üzereydi. Dudaklarını araladı, ama sesi çıkmadı. Gözlerini kapatıp açtığında ise, Bade yoktu. Tek duyduğu sokağın köşesinden gelen, koşan ayak sesleriydi.
"Sen," diye haykırdı arkasını dönerken saatin kaç olduğunu umursamadan. "Sen kim oluyorsun da hayatıma burnunu sokuyorsun? Kim oluyorsun da ilişkime müdahale ediyorsun?"
Güldü Barış ve kafasını geriye attı. "Tabii ya, ben kimim ki?" Başını indirdiğinde gülüşü tamamen silinmiş ve Ali'nin onda hiç görmediği bir surat ifadesine bürünmüştü. İşaret parmağını göğsüne bastırarak itti Ali'yi.
"Seni asla ayrılamadığın ve seni mutsuz eden küçük bir kızdan kurtardığım," İtti. "Sen ne zaman çağırsan geldiğim," İtti. "Ne anlatsan dinlediğim için ben kimim ki!"
Konuşması sokağı inleten bir bağırış olarak Ali'nin suratına çarptığında ikinci bir tokadı yemiş gibi hissetti genç adam. Bu ilkinden daha ağırdı.Barış'ın ifadesiz suratı ürkütüyordu şimdi onu. Gülsün ya da ağlasın, bir şey yapsın istiyordu. Ama öyle bakmasın.
"Bir daha sakın beni üzmek için arama beni," dedi Barış motoruna binip gitmeden hemen önce. "Çünkü bazı şeyler bana artık çok ağır geliyor, yetti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stop making me think about you || bali [boyxboy]
Fanfiction"Kes şunu." dedi Ali. Nefesi hala düzene girmemişti. "Ne?" dedi Barış. Hiçbir şeyden haberi yoktu. Eğer olsa, kalp krizi geçirebilirdi. "Neden bahsediyorsun?" Ozansoy'un onu öpmesini isterken sesinde oluşan tını, şimdi onun sesine yansımıştı. Ali bö...