"Aşkıma," dedi Ali. "Ben aşık oldum."
Barış aniden gelen itirafla kalakalırken sevinse mi, yüzüne hiç söylemediği için üzülse mi bilemiyordu. O kadar heyecanlanmıştı ki saçlarını düzeltmek için kaldırdığı elini indirirken tir tir titrediği dışarıdan bile belli oluyordu. Üç yıldır hayalini kurduğu şey şimdi bir anda gelmişti ve bunu duyduğunda yapacağını hesap ettiği şeylerin hepsini unutmuştu. Aklı başında değildi.
Derin nefesler alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı ama çok da başarılı olamamıştı."Tamam abi," Sinan Barış'ın heyecanını görse de, hepsi bunun zaten farkında olduğu için az öncekine kıyasla daha rahattı. En azından saklanan bir şey kalmamıştı. "O zaman bize böyle söyle. Bizim sana karşı çıkacağımızı düşünüyorsan ben daha sana ne diyeyim ya?"
"Şu sığır yüzünden." Ortam iyice yumuşamıştı. Herkes anın verdiği rahatlamayla geriye yaslanmıştı. Ali parmağıyla Gökhan'ı işaret etti. "Barış bir kere yumruk yedi. Neden korumak istemiş olabilirim? İkinci bir yumruktan. Tabii önüne geçemedim, orası ayrı."
"Kes lan," dedi Gökhan gülerek. "Özür dilerim." Bu Barış'a gelmişti. Omzunu silkerek önemli olmadığını belirtti sarışın. Hiçbir şeyi sağlam düşünemeyecek kadar kilitlenmişti.
Gökhan bile isteye yaptığı şeyler için kolay kolay özür dilemezdi. Bu ilk sayılırdı ama sırf Ali sinirlenmesin diye kendinden taviz vermişti. Barış'a attığı yumruk telaşla karışmış bir uyarıydı. 'Ayık ol' deme şekildi. Ali'yi üzersen seni üzerim deme şekliydi. Ayağını denk alması için, pek de hoş olmayan bu uyarıyı yapmaktan çekinmemişti.
Şimdi herkes içindekileri ortaya döktüğünden, keskin çizgileri aşınmıştı. Birbirlerini daha kolay kabullenebilir ve anlayabilir durumdalardı.
"Tamam ya, kapattık o zaman mevzuyu. Oh be!" Yaprak nasıl dahil olduğunu bilmediği bu ortamda hiç istemediği kadar gerilmişti ve sakinleşmiş olmaları hepsi için iyiydi.
"Bir daha bir şeyler olduğunda bize anlatırsın herhalde aşkım?" Oğuz'un takılmasıyla Barış'ın kucağına indirdiği bakışları ok gibi üzerine saplanmıştı.
"Aşkım derken?" Güldü Ali. Oğuz'un gevşekliklerine kaç yıl geçerse geçsin alışmak kolay olmuyordu. Barış dirseğiyle dürttü hafifçe. "Ne gülüyorsun ya?"
"Sen ciddiye mi aldın lan?" dedi Oğuz kahkaha atarken. Barış fazlasıyla bozulmuştu. Kim olursa olsun, kıskanıyordu işte ve Ali'nin bununla dalga geçmesi hoşuna gitmemişti.
Sinan Oğuz'u çimdikleyerek susturup ayaklanınca, diğerleri de ona uymuştu. Salondan çıkmadan önce Barış'ın omzuna vurup, "Alışırsın kardeşim." demeyi ihmal etmedi.
"Yaprak bugün bizde," dedi Gökhan da destek çıkarak. "Aklın kalmasın, eve girene kadar bakarım arkasından."
Ali ayaklanınca Yaprak eliyle durdurdu. "Kalkma Alikuşum ya, biz yabancı değiliz. Hadi öptüm kocaman." Ellerini dudaklarına götürüp sesli bir öpücüğü avcunun içinden ona yollayınca gülümsedi Ali de.
"Tamam, dikkatli olun."***
"Oğuz çok takmaz öyle şeyleri. Biz de yani. Rahatsız olacağını bilmiyordum. Söylerim demez daha." Ocağın başında yemeği karıştıran Barış'a bakarak söylemişti bunları.
Normalde zehirlenmemek için hazır sipariş vermek istese de, eve gelen leziz çorbaların Oya'dan değil de, Barış'tan geldiğini öğrenince pes etmişti. Bunu duyduğunda şaşkınlıkla aralanan dudakları öpücükle kapatılırken direnmek için hiçbir sebep kalmamıştı. Şimdi bununa çok güzel yemek kokuları geliyordu ve halinden oldukça memnundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stop making me think about you || bali [boyxboy]
Fanfic"Kes şunu." dedi Ali. Nefesi hala düzene girmemişti. "Ne?" dedi Barış. Hiçbir şeyden haberi yoktu. Eğer olsa, kalp krizi geçirebilirdi. "Neden bahsediyorsun?" Ozansoy'un onu öpmesini isterken sesinde oluşan tını, şimdi onun sesine yansımıştı. Ali bö...