Arabaya bindiğim andan itibaren tek yapabildiğim, boş gözlerle etrafa bakmak olmuştu. Çünkü konuşmaya gücüm yoktu. Ellerimin terlemesinin ve midemin bulunmasının yanı sıra başım da dönmeye başlamıştı zaten. Büyük bir ihtimalle tansiyonum düşmüştü. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve uzun bir süre de açmadım. Belki bu şekilde biraz da olsa gerçeklerden uzaklaşabirim ümidiyle. Bir müddet daha gittikten sonra, oldukça lüks bir evin önünde durduk.
"Zehra Hanım, lütfen aşağıya inin." diyen sesi duymamla birlikte kapıyı açtım ve aşağıya indim. Kapıyı kapattıktan sonra, adının Bülent olduğunu öğrendiğim adam yanıma geldi.
"Bunların sizin için çok ani olduğunu biliyorum. Ama merak etmeyin, aklınızdaki tüm soruların cevabını alacaksınız" dedi ve yürümeye başladı. Ben de onu takip ettim. Bahçe kapısından içeriye girdiğimizde bizi bir koruma karşıladı. Bülent korumaya 'iyi günler' dileyerek yürümeye devam etti. Evin önüne gelince de biz kapıyı çalmadan orta yaşlı bir kadın kapıyı açtı.
"Hoşgeldin, Bülent oğlum. Bak kaynanan seviyormuş seni. Ben de az önce su böreği yapmıştım." diyerek coşkulu bir şekilde karşıladı bizi. Sonra da bana dönerek
"Sen de hoşgeldin güzel kızım." dedi ve sarılmak için yaklaştı. Ïnsanlardan böyle sıcak karşılamalara alışkın olmadığım için, başta afalladım. Ardından ben de ona sarılmak için bir adım attım. Sarıldıktan sonra
"Akın Bey'im çalışma odasında sizi bekliyor." diyerek Bülent'e döndü.
"Hemen gidiyoruz Aysel Ablacığım. Yalnız çıktıktan sonra o su böreklerinin tadına bakacağım." diyen Bülent merdivenleri çıkmaya başladı. Ben de mecburen onu takip ettim. Çünkü aklımdaki soruların cevabını birisi bana derhal vermeliydi. Ïcimden bir ses ise, sorularımın cevabını Akın denen adam sayesinde alacağımı söylüyordu. Çalışma odasının önüne geldiğimizde Bülent kapıyı çaldı. Gir komutunu aldıktan sonra da kapıyı açtı. Ardından ben de Bülent ile birlikte içeriye girdim. Ïceriyi girmemle birlikte başımın dönmesi ve yere yığılmam bir oldu. Çünkü karşımdaki adam babamın bir kopyası gibiydi sanki. Yere yığıldığımı gören Bülent koşarak yanıma geldi ve beni kucağına aldı. Sonra da kanepeye yatırdı. Akın denen adam da hışımla hizmetciye bağırdı ve kolonya getirmesini söyledi. Bir müddet herkes sessiz bir şekilde başımda dikildi. Uzun bir süre sessizce birbirimize baktık. Benim baktığım tek yer ise, Akın denen adamın yüzüydü. Yıllardır hasret içinde görmeyi umduğum yüze uzun uzun baktım.
"Değişmişsin." diyen Akın ellerini cebine koydu.
"Eskiden nasıl olduğumu nereden biliyorsun?" diyip doğrulmaya çalıştım.
"Uzanmaya devam et." diyen Akın'a kötü bir şekilde baktım ve
"Bana neyi yapıp yapamayacağımı söyleyemezsin." diyerek bağırdım ve ayağa kalktım. Ayağa çok hızlı kalkmış olmalıyım ki, başım döndü ve dengemi yeniden kaybettim. Dengemi kaybettiğimi gören Akın beni belimden tuttu ve güvenli bir şekilde tekli koltuğa oturttu.
"Her şeyin çok karışık olduğunu biliyorum Zehra. Ama lütfen açıklamama izin ver." dedi ve karşımdaki tekli koltuğa oturdu.
"Evet, bana bir açıklama yapmak zorundasın."
"Ben Salim Kaya'nın oğluyum."
"Salim Kaya'nın mı?"
"Evet, Salim Kaya'nın, ben senin abinim Zehra."
"A a a abim mi?" diyerek kekeledim.
"Evet, abinim."
"Babamın gayrimeşru bir çocuğu mu vardı yani?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Aşklar Ïntikamla Başlar
FanficKelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!! ??