Arkadaşlar öncelikle merhaba. Bu bölüm giriş bölümü olduğu için biraz sıkılabilirsiniz ama lütfen hatalarımı bana söleyin ki düzeltebileyim şimdiden okuyan herkese teşekkürleeer:D
Annemin her sabahki gibi kalk artık okula geç kalacaksın bağırışları içinde gözlerimi açtım.Klasik annem işte. Yataktan önce bir doğruldum ama sonra gene yenik düşüm uykuya ama annemin her zamanki gibi beni rahat bırakmayacağı belliydi. "Aloş sence bu mu? Yoksa bu mu?" Dedi elinde tuttuğu kıyafetleri göstererek evet gözlerimi açmadan bunu anlayabiliyordum çünkü her sabah aynı manzara yaşanıyordu. Arkamı dönüp"Anne beni rahat bırak ben hastayım okula gitmeyecem." Annem tabikide dururmu başımda bağırmaya başlayınca zorla kalkıp yerdeki tatlı pembe patiklerimi giydim. Ben banyoya geçince annem kapıdan bağırdı."Çıkışta hastaneye mi geleceksin yoksa babanların yanına mı gideceksin?" Evet annem susmak bilmiyordu kesinlikle ama açıklama yapmanın tam zamanı işte ben Alara lise son sınıfa gidiyorum anlayacağınız üzere annem ve babam ayrı ve ben annemle yaşıyorum en büyük hedefim hukuk fakültesi kazanmak olup bunun için hiç çabası olmayan kız. Evet daha fazla birşey anlatamayacam çünkü bu kadarım. "Hastaneye gelirim babamla konuşmamayı tercih ediyorum biliyorsun. Sakın yanlış anlama hobi olarak onu sevmiyorum anne." Ve annem herzamanki gibi o senin baban Alara böyle deme dedikten iki dakika sonra aman boşver o adamı zaten işe yaramaz diye konuşmaya başladı. İşte benim annem canım annem. Gülerek banyodan çıktım ve kapıdan çıkmak üzere olan annemin yanağına öpücük bıraktım. Bu arada annem önemli bir hastanenin halkla ilişkiler müdürüydü ama bundan dolayı aynı evin içinde çok az görüşüyorduk. Annem kapıdan çıkınca bende hazırlanmaya başladım. Çantamı hazırlarken telefonumun çalmasıyla yastığımın altındaki telefonuma doğru hopladım evet hopladım direk yatağa bodoslama hopladım"efendiiiiğiiiim canım kuzeeenim" "serviste seni beklerken ölmek için güzel bir gün değil gerizekalı eğer gelmezsen emrah abiyi bekletmeyecem." "Durun geliyorum diyip evden tam anlamıyla koştum." Aşağıya indiğimde Emrah abiye günaydın diyip en arkadaki yerime kuzenim ipeğin yanına oturdum. Kuzenim dediğime bakmayın uzaktan kuzenim bilmemenin bilmemnesiymiş ama biz kısaca kuzen diyip geçiyoruz. İpek kulaklığını çıkarıp günaydın dedikten sonra gene taktı bende çantandamki kulaklığı çıkarıp gözlerimi kapattım.Her zamanki gibi Emrah abinin uyan geldik demesiyle servisten inip mükemmel okuluma doğru yürümeye başladım. Mükemmel derken kinaye yapmıyorum bu salak şehirde bir sürü özel okul var ve en mükemmeli kesinlikle bizimkiydi ama insan sevmeyince sevmiyor arkadaşlar. Okula girince çok sevgili kankamız Melisacığımız ki biz o Melis deriz çünkü Melisa uzunmuş koşarak yanımıza geldi. "Melis sabah sabah bu sevgi gösteriside ne kardeşim"diye atarlandı İpek. Melis hemen duyduğu dedikoduları anlatırken yanlarından ayrılıp sınıfıma doğru ilerledim. Ve en arkadaki sıraya çantamı koyup sıramın üstüne oturdum.sınıfızdan bahsetmek gerekirse klasık bir tm sınıfıydık. Tek amacı şamata olup ders çalışmadan yüksek not alan sınıftık biz mükemmel sınıftık süperdik harikaydik işte bölede gaza gelen bir sınıftık. Sınıfımızda gruplaşma yoktu zaten 15 kişiydi neyine gruplaşıyoruz kaça ayrılcazda gruplaşıcaz. Ama tabikide en iyi arkadaşlarım vardı Tuğba,Gizem ve Berna aramızdaki bağ farklıydı. Aslına bakarsanız Gizemle 12 yıldır arkadaştık. Tuğba ve Bernayla ise lisede tanışmıştık başlarda Tuğba bana karşı soğuk olsada şu anda aramızdan su sızmıyordu çünkü oda benim gibiydi tek farkı dışarıda daha usturupluydu. Gizemse daha çok çocuk ruhluydu ama aynı zamanda zekiydi. Ve Berna kesinlikle en komığımızdı iğrenç espri kraliçemiz aynı zamanda aşırı sportifti bundan dolayı onun diğer adı Süleymandı o erkeklerin gururuydu. "Günaydın ilk ders kimin uyumak istiyorum." Dedi Gizem. Şu anda Gizemi bıraksak okulun çıkış saatıne kadar uyuyabilirdi. Ama bizim kıl hocalarımız buna izin vermez çünkü onlar bizim kurtarıcımızdı çünkü onlar süper kahramandı çünkü bu okul onlar sayesinde ayaktaydı tabiki kendilerine göre bize göreyse sadece egolarını tatmin ediyorlardı."Boşuna ümitlenme ders İngilizce,Kandır seni uyutmaz."evet çok sevgili hocamız Caner Kandır nağmı diğer kolaysa kandır. Bu okulda belkide en dobra en iyi hocamız ve öğrencilere en göz açtırmayan hocadır kendiside ayrıca tatlımıda tatlıdır. Her zaman zil çalmadan 1 dakika önce gelir kapıda bekler zil çalıncada hemen derse başlardı ama erken bitirirdi dersi yoklamayı almaz bir ara gelir hallederdi. Ve bize karşı en yumaşak aynı zamanda sert hocaydı bir kere Mertin kafasında şemsiye kırdıktan sonra herkese ödev verirken ona vermemişti ama gidip şemsiye aldırtmıştı. Ama Mert dururmu gidip çocuk şemsiyesi almıştı ama Kandırda inatçıdır o şemsiyeyi tüm yıl boyunca kullandı. Ve her zamanki gibi Kandır bir dakika önce geldi tam zil çaldığında sınıfa geldi."Valentin gel ve tahtayı temizle sonrada tenselerin hepsini kurallarına göre yaz."Ha bu arada Gizem İtalyan ve buda Kandırın onunla uğraşması için yeterli bir sebepti. 40 dakikalık dersin son 15 dakikası Kandır bir anda çıkıp gitmesi demek dersin boş geçmesi demekti. Kandır çıkınca Gizem sırasına oturdu ve çantasındaki ice teayi içmeye başladı. Berna ve Tuğba yabancı diziler hakkında konuşurken bende etrafıma bakınıyordum bu sırada sıramın üstüne oturan Doruk"Hey fıstık naber?"dedi bu arada Doruk sanırım erkekler arasındaki en yakın arkadaşımdı. Eğer bir grup olsaydık Doruk ve Mert kesinlikle grubumuzun altın üyeleri olurdu. "Selam beybisi ya.""Ben şey için geldim duydun mu Bade dün gittiği partide Cenk'in üstüne kusmuş."Evet Doruk mahalle karısı gibi dedikodu yapmayı çok sever sağolsun adeta bir gossip boydu. Cevap verme gerek kalmadan Mertin bağırışlarıyla Doruk sıramdan kalkıp bir tanecik kankasının yanına doğru koştu bende bir nevi kurtuldum. Zil çalınca yerimden kalkıp İpeklerin sınıfına doğru koştum
*
Öğlen yemek zili çalınca adeta koşarak yerimden kalkıp kaferyaya doğru koştum bu sırada İpeğin sırada olduğunu görüp kaynağın alasını yaptım. Yemeklerimizi alıp her zamanki masamıza doğru ilerledik herkes bir taraftan konuşurken nöbetçi öğrenci olduğunu sandığım 9.sınıflardan bir kız gelip"Şey Alara öğlen toplantı varmış seni çağırıyorlar, bu arada İpek senide çağırıyorlar." Tam kız dönerken "Aaa çok sevgili babam beni çağırmıyor mu çok üzüldüm."dedi Mert. Mert okul müdürümüz Rasim hocanın oğluydu ve her fırsatta onunla dalga geçerdi. "Şey üzgünüm ama-" yazık kız ciddi sanıp bu salak Merte birde cevap vermeye çalışıyordu. "Sen ona bakma haber verdiğin için teşekkür ederiz canım" deyip kızı yolladım. Yemeğimi biraz daha hızlı yemeğe başladım. Okul başkanlığı için aday olduğumda hayalim böyle değildi ben elimde kocaman telefon böyle siyah takim elbise falan hayal etmiştim ama ne oldu koca bir sıfır birde yanımda İpeği sürükleyip 11.sınıf temsilcisi yapmıştım. Kapıyı çalarak Rasim odasına bodoslama girdim" Hoşgeldin kızımda bir gel dememi bekleyemiyormusun kızım sen" "Üzgünüm hocam çıkayım isterseniz gene gireririm" aslında şu anda blöf atıyordum yap desede yapmazdım birşey bulur ama demezsi Rasim hoca zaten severdi beni alışmıştı 12 yılda dangalıklarıma. Evet 12 yıldır aynı okulda okuyorum biride demiyor yazık kıza hava değişikliği iyi gelir diye ama hayır yok kim düşünürkü zaten Alarayı. "Dünyadan Alaraya duyuyormusun bizi?" "ha anlamadım yani pardon hocam dalmışım"diye düzelttim. Rasim hoca okulla ilgili bir kaçşeyden bahsetti bende tabi hocam hemen yaparız hocam gibi cevaplar verdim. Sonra birkaç kağıdı önüme koyup bu işleri halletmemi işledi ayakçı başı iş başında ama tabikide yalakalığı bozmamak adına tabikide hocam deyip odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sınıf
Humor"Bu yıl çok çalışmanız gerekecek çocuklar hepiniz çok çalışkansınız, eminim bu yıl hepiniz için çok farklı olacaktı"dediğinde sevgili müdürümüz gözlerimi devirmekle yetindim. Her yıl ki klasik sözler. Gözlerim bana bakan bir çift mavi gözle birleşti...