Tekrar okuduğunuz için hem mutlu hem endişeliyim, umarım sıkılmadan okursunuz. Ve şey, birkaç yorum bırakırsanız mutlu olurum❤️ iyi okumalar❤️
__
"Sevgilim" demiştim derin bir nefes vererek. "Hadi, inat etme lütfen"
Yine ses vermediğinde iç geçirerek arkasındaki boşluğa sığarak ona sarılmıştım. Yanağını öptükten sonra yanağımı yaslamış, aynı zamanda ellerimizi birleştirmiştim.
Yaklaşık bir hafta falan olmuştu. Jungkook bu süre boyunca kimseyle, benimle bile, doğru düzgün konuşmamış, sadece uyumuştu. Doğru düzgün yemek de yememişti tabi. Zayıflamış, çökmüştü.
"Eğer tedavileri aksatmazsak bunu yenebileceğimizi bildiğin halde, neden çabalamıyorsun?"
"Kibrit bir kere yanar Taehyung" demişti uzun süreli sessizliğini boğuk sesiyle bozarken. "Bir kere yanan kibrit, tekrar yanamaz. Ben de yandım, çok büyük alev aldım hatta. Ama şimdi söndüm. Etraf karanlıkken nasıl yürüyebilirim?"
Güzel konuşuyordu Jungkook her zaman. Kelimeleri güzel kullanıyordu, kullanmasını biliyordu. Dans etmeyi, yanmak olarak adlandırması basit bir yanma değildi tabiki. Dansa olan aşkını anlatıyordu. Her zaman anlattığı gibi.
Nasıl yanma olayı oksijensiz gerçekleşemezse, ben de danssız yapamam diyordu.
"Senin kibritin olurum" demiştim kulağının altına derin bir öpücük bırakarak. "Senin için etrafı aydınlatırım. Yeter ki sen üzülme"
"Gerçekten acı çekiyorum" demişti yine. "Ve bu yaptığın canımın daha çok acımasına neden oluyor. O yüzden, yapma lütfen"
Ne diyebilirdim ki? Elimden gelen her şeyi yapmıştım, yapıyordum, yapacaktım da. Hayır, bıkmadım ya da bu tutumundan sıkılmadım. Sadece üzülüyorum. Onu bu halde gördükçe kendimi daha kötü hissediyordum.
Gerçi daha ne kadar kötü ve suçlu hissedebilirim bilmiyorum.
Çünkü onun dalgınlığının nedeni bendim. Benim yüzümden dalgındı ve bu yüzden ışığı farketmemişti. Benim yüzümden bu haldeydi. Benim yüzümden acı çekiyordu.
Yüzüme bakmaya devam etmesinin nedenini de bilmiyordum gerçekten. Tekrar bana sığınıp sokulmasına anlam da veremiyordum açıkçası. Hayatını karartan kişiden başkası değildim ki. Niye hala benimle konuştuğunu bile bilmiyordum.
Sadece bunu şans olarak görüyordum kendime. Yaptığım büyük bir iyiliğin karşılığı olarak Tanrının bana verdiği şans olarak düşünüyordum. Bunu sonuna kadar kullanacaktım. Tekrar bana güvendiği için, benim kollarıma girdiği için pişman olmamasını sağlayacak, onu ne yapıp edip mutlu edecektim.
"Biliyorum" demiştim sessizce.
"Kalkmak istemiyorum" diye mırıldandığında dudaklarımı kulağının altına bastırıp kokusunu derince içime çekmiştim. Biliyordum, bu çok hoşuna gidiyordu.
"Korkma" diyip ona daha sıkı sarıldığımda elimi sıkıca tutmuştu. "Ben yanında olacağım" dediğimde titrek bir nefes bırakmıştı.
"Şu anlık, evet" dediğinde kaşlarım çatılırken o sözlerine devam etmişti. "Ama kimse benim gibi sorun çıkaracak biriyle sonsuza kadar devam edemez, biliyorum"
"Seni yanıltacağım" demiştim kendimden emin bir şekilde. "Ve ileride tekrar yürüdüğün zaman bana yaptığın nazları anlatacağım sana. Senin belki de canın acıyacak ama beraber güleceğiz. Çünkü her şey geçmişte kalmış olacak"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
skyrocket; taekook
FanfictionEllerimi tut, gözlerimin içine bak ve ağlamanı durdurup tekrar et Jungkook. "Kendimi seviyorum" 05.09.2018