Not: Bir önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun, büyük ihtimalle görmediniz ❤️ iyi okumalar ❤️
--
Hayatımda çoğu zaman hiçbir şey istediğim gibi gitmemişti. Ne çocukluğumu yaşayabilmiştim ne de gençliğimi. Küçük yaşta yüklenmişti omzuma hayatın ağırlığı. Küçük yaşta öğrenmiştim hayatın acımasızlığını.
Daha sekiz yaşındayken annem ve babamın sert kavgalarının ortasında kalmıştım mesela. Omzuma bir cam parçası girmişti o gün, hala da orada duruyordu. Onunla yaşıyordum. Yaşamaya da devam edecektim.
On iki yaşındayken ihanetin ne demek olduğunu öğrenmiştim bir de. Babamın başka kadınlarla yatıp kalktığını en çıplak haliyle görmüştüm. Küçüktüm ama anlamıştım. Anneme söylediğimde ise bana inanmamıştı. Onunla aram kötü olduğu için iftira attığımı söyleyip ona güvenmeyi seçmiş ve üstüne üstlük beni iki gün boyunca odama kitlemişti. Ben de susmuştum. İğrensem de onlarla yaşamaya devam etmiştim.
Sonra, on altı yaşına geldiğimde cinsel tercihimin farkına vararak anneme açmıştım kendimi. Ama beklediğim tepkiyi vermemişti annem. Dışarı çıkmama yasak koymuş, o hafta okulumu değiştirmişti. Yeni okulumun yatılı bölümüne kayıt ettirmişti beni. O zaman anlamıştım beni istemediklerini. Benim de işime gelmişti, evden kurtulduğum için mutluydum.
Annem beni dini bir okula yollayarak çok iyi bir şey yaptığını sanıyordu fakat şu an pişman olduğunu biliyordum. Çünkü Jungkook ile orada karşılaşmıştım. Hayatım o zaman değişmişti. Daha doğrusu, o zamandan beri bir hayatım vardı. Çünkü Jungkooktan önce bomboştum ben. Bildiğin boş yaşamıştım. Hiçbir şeyden zevk almamıştım. Arkadaşlarımdan, çevremden soyutlamıştım kendimi. Bunu isteyerek yaptığım da söylenemezdi aslında. Beni bunu yapmaya itmişlerdi.
Jungkookla tanıştıktan sonra ise hayatım gerçekten tamamen değişmişti. Arkadaşı olmayan ben, ona karşı adım atabilmek için çabalamıştım. Şükür ki, Jungkook beni itenlerden olmamıştı. Aksine çabaladığımı görüp koca okulda hayalet gibi gezen benimle konuşmuş, insanlara benim de o okulda olduğumu hatırlatmıştı.
Onunla takılmaya devam ettikçe kusursuzluğunu daha fazla görmüştüm. Ona kapılmamamın imkanı yoktu. Okuldan en az yirmi kişi ona aşıktı. Hayır, yatak için değil. Gerçekten aşıktı. Çünkü sikeyim, o kusursuzdu, iyi kalpliydi, yakışıklıydı, aklından kötü bir düşünce geçmezdi, sevimliydi, sevecendi, bütün iyi özellikler onda toplanmıştı resmen. Ona aşık olmamak mümkün değildi.
Hayatımdaki tüm şansı o zamanlarda kullanmıştım ben de. Jeon Jungkooku kendime aşık edecek ne yapmıştım, bende ne bulmuştu bilmiyordum ama şanslı çocuğun tekiydim. Çünkü bana sırıl sıklam aşık olmuştu. Peşindeki onca kişiye rağmen, tüm kusurlarımla beni sevmeyi seçmişti.
Onunla tanışmam bir milattı sanki. O günden sonra her şey yoluna girmeye başlamıştı. Bu yüzden kurtarıcımdı o benim. Sığındığım limanım, gizli evimdi.
Şimdi o tüm güzelliğiyle kollarımın arasında uyurken hatırladığım şeylerle gözlerimin dolmasını engelleyememiştim. Ona hayatımı borçluydum. Onu çok seviyordum. Öyle böyle değil, çok seviyordum.
Duygusallığımın sebebi artık her gün olmasa da haftada en az üç-dört adım atabiliyor oluşuydu. İyileşiyordu ve ben ona bu süreçte yardımcı olabildiğim için mutluydum. Onun mutluluktan ağladığını gördükçe kendimle -ve tabi ki onunla- gurur duyuyordum.
Sürekli ağlasa da, mızmızlansa da çok güçlü kalmıştı Jungkook. Her şeyin üstesinden gelmişti benim güzelim. Bakmaya kıyamadığım gözleri şişmişti ağlamaktan ama yine de sabretmişti, dayanmıştı her şeye. Güçlüydü. Hem de çok güçlüydü.Gözlerinin hareket ettiğini fark edince hızla gözlerimi kapatıp yanağındaki elimin hareketini kesmiştim. Ama gözlerimi kapattığım gibi hazırda duran damlalar akmıştı hemen. Ayrıca burnum akıyordu. Çekmemek için zor duruyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
skyrocket; taekook
FanfictionEllerimi tut, gözlerimin içine bak ve ağlamanı durdurup tekrar et Jungkook. "Kendimi seviyorum" 05.09.2018