-1 hafta sonra-
"Bence de Bay Choi'ye gitmeliyiz" diyerek bana katılmıştı sevgili kayınbabacığım. "Ben de küçük bir araştırma yapmıştım. Gelen bütün hastaları iyileştiremese de illa ki daha iyi bir duruma getiriyormuş."
"Ama önce Jungkook'la konuşmalıyız" dediğimde başını sallayarak onaylamıştı. O sırada yavaş bir şekilde Jungkook yanımıza gelmişti. Artık henüz tam olarak alışamasa da tekerlekleri sürebiliyor, yavaş yavaş kendi başına bir yerden bir yere gidebiliyordu.
"Konuşmamız gereken şey ne?" Demişti bize bakarak. Gülümseyip ona daha yakın bir yere oturduğumda bakışlarını üzerime çevirmişti.
"Siz kendi aranızda konuşun" demişti Bay Jeon oturduğu yerden kalkarken. "Böylesi daha sağlıklı" dediğinde başımla onaylamıştım. O salondan ayrıldığında Jungkooku karşıma alıp ellerini tutmuştum.
"Hayatım" demiştim gülümseyerek. "Artık, sence de adım atmamızın zamanı gelmedi mi?"
"Ne adımı?"
"Senin için doktor araştırdığımı söylemiştim. Hatırlıyor musun?" Dediğimde iç geçirerek arkasına yaslanmış ve başını sallamıştı. "Buldum" dediğimde gözlerinde bir heyecan aramıştım ama yoktu.
"Taehyung.." demişti sessizce. "Bunu önceden konuşmuştuk" diyerek elimi bırakmak istediğinde gülümseyerek başımı olumsuz anlamda sallamış ve ellerini daha sıkı tutmuştum.
"Artık evde kapalı durmuyorum" demişti. "Dışarı çıkıyoruz, istediğimiz yere gidiyoruz"
"Ayağa kalkmayı ne kadar istediğini biliyorum Jungkook" dediğimde bakışlarını etrafta dolaştırmıştı. "Geceleri kalkıp eski videolarını izleyerek ağladığını biliyorum güzelim" demiştim elinin üzerini okşarken. Önce şaşkın bir ifadeyle gözlerime bakmış, ardından bakışlarını kaçırmıştı.
"Nereye gidersek gidelim, gözlerinin aradığı tek yolun, dans okulunun yolu olduğunu biliyorum. Her sabah pencereden dışarı bakarken, baktığın yönün, sadece kursa gitmek için kullandığın yol olduğunu biliyorum" demiştim merhametli bir ses tonuyla. Gözleri dolmuştu. "Canının acıdığını biliyorum. Bu yüzden bırak yardım edelim sana. Neden denemeden karar veriyorsun?"
"Yapamam ki.. nasıl yürüyeceğim?" Demişti en masum ses tonuyla.
"Yaparsın" demiştim samimi bir şekilde inanarak. "Ben buna eminim. Yaparsın. Yapacağız. Tamam mı? Umutsuzluk yok"
"Taehyung.."
"Ağlama" diyerek yanaklarını tuttuğumda dolu gözleri daha da dolmuştu sanki. "Artık gözlerinden dökülen yaşlara tahammülüm yok. İzin vermeyeceğim" dediğimde dudaklarını ısırarak kendisini tutmaya çalışmıştı. Gülümseyerek alnına öpücüklerimi bırakmış ve ardından kapattığı gözlerine de birer öpücük vermiştim.
"En kısa zamanda ayağa kalkabilmen için elimden gelen her şeyi yapacağım" demiştim nefesimi dudaklarına bırakırken. Gözleri hafifçe aralanmıştı. Islanmış kirpikleriyle o kadar sevimliydi ki dudaklarımızı birleştirmiştim o saniye.
Her daim sıcak olan dudakları, benimkileri seve seve kabul ederken elini saçlarıma atarak daha da çekmişti beni kendine. Henüz tadını çıkaramamıştım ki benden ayrılmış ve dudaklarını ısırarak bana bakmıştı.
"Tekrar yakalanmak istemiyorum" demişti hafifçe utanarak. Gülümsemiş ve başımı sallamıştım. Haklıydı. Çok fazla yakalanmıştık ailesine.
"Ne yapmak istersin?" Demiştim ellerimi dizlerine yerleştirerek. O hissetmese de ben ona her gece o uyuduğunda kalkıp masaj yapıyordum. İnternetten çok araştırmıştım, yapabileceğim fazla bir şey yoktu. Ben de masaj yaparak kendimce oradaki bozulan kan akışını düzenliyordum. Gözleri ellerime kaysa da sesini çıkarmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
skyrocket; taekook
FanfictionEllerimi tut, gözlerimin içine bak ve ağlamanı durdurup tekrar et Jungkook. "Kendimi seviyorum" 05.09.2018