Bölüm-2

34 16 21
                                    

Saat 12.23
Bana ne oldu? Güneşin gözüme vuran ışığıyla gözümü açtım. Meleğimin mezarı? Ben burda mı uyumuşum? Neden ki? Bana gece ne oldu? En son burada oturuyordum. Sonra..? Sonrasını neden hatırlayamıyorum? Meleğimin toprağını öpüp ayağa kalktım. Başım ani kalkışım nedeniyle dönmeye başladı ve sarsıldım. Dengemi kaybedip tekrar yere düştüm. Bu hâlim ne böyle? Dayak yemiş gibiyim sanki. Canım acıyor. Meleğime gözkırptım.
"Merak etme iyiyim" dedikten sonra tekrar ayağa kalktım. Ve ağaçların arasında mezarlığın çıkışına doğru yürümeye başladım.
"Görüşürüz meleğim."
Çıkışa geldiğimde bir ses duydum.
"Kendine geldin demek."
Bu sesi bir yerden hatırlıyorum. Sesin geldiği yeri aramaya başladım ama bir türlü bulamıyordum. Sonrasında bir kahkaha. Bu gülüş...
Geceyi hatırlamıştım. Onca darbe yemiştim. Yara? Neden hiçbir yerimde yara yok?

Saat 23.11
Sahilde hiç kimsenin bilmediği bir nokta vardı. Neden bilmiyorum ama hiçbiri burayı göremiyor. Bu da benim işime geliyor gerçi. O kimsenin göremediği, bilmediği kısımda yürüyordum. Denizi izleyerek. Gökyüzündeki ay ve yıldızların parıltısı o kadar harika duruyordu ki denizin üstünde. Beni almasını istedim. İçinde kaybolmak. Sonu ölüm olsa bile. Hem kötü mü olurdu? Meleğime kavuşurdum işte. Bunları düşünürken gözümü bir anlığına denizden alıp kayalıklara baktım. Ve orda, evet orda bir şey parıldıyordu. Yanına doğru yaklaştım. İyice, iyice yaklaştığımda onun bembeyaz bir kelebek olduğunu gördüm.
"Hoşgeldin"
Sesi duyduğum an etrafıma baktım. Kimse yoktu. Kelebeğin kanatları dalgadan ıslanmıştı. Gittim ve yanına oturdum. Denizi izlemeye koyuldum.
"Meleğine kavuşmak istiyor musun?"
"Ufacık bir bebeğin annesine duyduğu ihtiyaçtan daha fazla istiyorum"
"Peki neden gitmiyorsun?"
"Denemedim mi sanıyorsun. Engelliyorlar. Yapmama izin vermiyorlar. Acı çekmemden zevk alıyorlar. Parçalıyorlar, kanatıyorlar. Ama bir türlü öldürmüyorlar. Kendimi öldürmemede izin   vermiyorlar."
"Kim onlar peki?"
"Bilmiyorum, henüz görmedim. Sadece sesleri var. Genelde geceleri daha baskın oluyorlar. Ve yanlız kaldığım her an yanımdalar."
"Onlardan kurtulsana."
"Kurtulamıyorum ki. Kaçmaya çalışıyorum ama peşimi bırakmıyorlar. Nerede olursam olayım buluyorlar hemen."
"Senin için üzüldüm."
"Üzülme kelebek. Alıştım ben artık. Peki sen kelebek? Neden hâlâ yanımdasın?"
"Bana ihtiyacın olduğunu düşündüm."
"Teşekkürler kelebek. Şey, birşey soracağım."
Kelebekten ses gelmedi. Denizden gözümü alıp kelebeğe baktığımda yanımda olmadığını farkettim. Sanırım benim içinde gitmenin vakti gelmişti. Meleğimi bekletmeyeyim.

Saat 03.19
"Merhaba meleğim. Beklettiğim için kusura bakma. Beni özledin biliyorum. Bende seni çok özledim. Seversin diye sana pamuk şeker aldım gelirken. Beraber nasıl yerdik. Dudaklarının kenarı pespembe pamuk şeker olduğunda ki o utanıp hafif gülümsemen ve gözlerini kaçırman hâlâ aklımda. Burnunun üstünede dokunurdu. Bende hemen elimle temizler ve bir öpücük bırakırdım. Ellerin üşüyor mu? Avuç içlerini öpemiyorum ya ısınamaz çünkü bilirim."
Gözlerim doldu ve bir kaç damla yaş aktı. Yanına oturdum ve toprağını öptüm. Avuçlarının bulunduğu noktayı gözüme kestirip özellikle o noktaları öptüm. Ve ona sımsıkı sarıldım.
"Birgün yanına geleceğim meleğim. Bekle beni olur mu?."
Ayağa kalktım. Getirdiğim pamuk şekeri başının yanına koydum. Son birkez toprağını öptüm ve meleğimin yanından ayrıldım.
"İyi geceler meleğim"

ŞizofreniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin