Bölüm 17

565 44 6
                                    

Lark, sırtını ağaca yaslamış ve gözlerini kapatmış bir şekilde dinleniyordu. Aslında şu anda okulda olması gerekirdi. Kardeşiyle beraber derste bir şeyler öğreniyor olması... Ama bu sıkıcıydı! Lark da, canını sıkan şeyleri yapmazdı. O böyle bir çocuktu işte! Ne yapabilirdi ki bu konuda! Kendini, rüzgârın yüzünü okşayan sıcaklığına ve yaprakların mis gibi kokusuna bıraktı. Etrafta hiçbir Dursley yoktu, o şişko Dudley'in yancıları olan çocuklar da yoktu. Gerçekten, huzurlu bir gündü. Lark'ın rahatını kaçıracak hiç kimse yoktu. Ama bu durum birkaç saniye içinde değişecekti...

"Hey, sen az önce bir yılanla mı konuştun?" dedi bir kız sesi. Lark, yeşil gözlerini açtı. Karşısında, kendi yaşıtlarında bir kız duruyordu. Bal rengi saçlarını ikiz kuyruk yapmış, elektrik mavisi gözlerini Lark'a dikmiş bir kız. Lark, cevap vermeden gözlerini kapadı ve kızı umursamadığını belli etti. Kız, bu hareketten hiç de alınmamış bir şekilde Lark'a yaklaştı. "Sana soruyorum, sağır mısın?". Lark sıkılmış bir şekilde nefesini bıraktı. "Bak, eğer birileri seni duymazdan geliyorsa, seninle konuşmak istemediği içindir. Bunu bilmiyor musun?". Kız omuz silkti sadece. "Olabilir, ama ben konuşmak istiyorum. Yılanlarla konuşabilen birini bulmuşken konuşmamam aptallık olurdu!".

Bu, Lark'ın hatasıydı. Birkaç dakika önce, burada uzanırken Nigal'le konuşmuştu. Muhtemelen, bu kız da uzaklardan bir yerden Lark'ı görmüştü. "Eğer yılanlarla konuştuğumu gördüysen, daha çok şaşırmış görünmen gerekmiyor mu?". Kız, Lark'ın yanına oturarak, Lark'ı daha da sinir etti. "Vay canına, yılanlarla konuşan bir ucube, bana normal bir insanın nasıl davranacağını öğretiyor". Eğer başka biri 'ucube' kelimesini kullansa Lark rahatsız olurdu. Ama bu kızın kelimesinden rahatsız olmamıştı. Çünkü sesinde, Dursley'lerde olmayan bir tını vardı. İğrenti ve korku değil de merak ve şakacı bir tını. "Annen sana 'ucube'lere yaklaşmaman gerektiğini öğretmedi mi?" diye sordu Lark kaşını kaldırarak. 'Ucube' kelimesine ciddiyetsiz bir vurgu yapmıştı.

Kız, gözlerini, sırtını dayadığı ağacın yapraklarına dikerek konuştu. "Hayır, ne yazık ki öğretemedi! Kendisi balolardan, resmi yemeklerden ve şaşaalı hayatından vakit ayırmakta biraz zorluk çekiyor. Ayrıca, IQ seviyesi 200'ün üstünde bir kızı olduğu için hava atmakla meşgul". "Ah, demek bir dahisin!" dedi Lark, her şey açığa çıkmış gibi. "Bak şimdi mantıklı oldu her şey. Ben de neden yılanla konuşan birini gördüğünde, kaçıp ailene söylemek yerine yanına geldiğini merek ediyordum!". Kız küçük bir kahkaha attı. "Evet, güzel fikir. Ben aileme söyleyeyim, onlar da beni tımarhaneye yatırsınlar". Başını sallayarak, planı beğenmiş gibi bir ifade takındı.

Lark, kıza daha dikkatli baktı. Hiçbir korku belirtisi yoktu kızda. Mavi gözleri, çok güzel bir şekilde parlıyor, o derin mavilikler, olup biten her şeyi çözmek istermiş gibi ışıklar saçarak etrafı inceliyordu. Kız gülümseyerek elini uzattı. "Stelina Weiner" diyerek kendini tanıttı. Lark kendine uzanan ele baktı bir süre. Sonra o da kendi elini uzattı. "Ben de Yılanlarla Konuşabilen Ucube, memnun oldum!". Kız bir kahkaha attı. "Bende memnun oldum, Yılanlarla Konuşabilen Ucube. Her ne kadar adını beğensem de, söylemesi biraz uzun. Daha kısa ve söylemesi daha kolay olan bir adın var mı acaba?". Bu sefer sırıtma sırası Lark'taydı. Gözlerini kısarak, düşünüyormuş gibi yaptı. "Hımm, sanırım öyle bir adımın olması gerekiyordu. Lark Potter'a ne dersin, söylemesi yeterince kolay mı?". Stelina, sırıtarak omuz silkti "Diğerinden daha kolay". "Bende öyle düşünmüştüm" dedi Lark.

Stelina "Eh normal insanlar gibi tanışma faslını geçtiğimize göre, şu yılanlarla konuşma meselesine gelelim!" dedi bir anda. Lark, yere düşmüş bir yaprağı eline alarak onunla oynamaya başladı. "Tabii, ne sormak istiyorsun bayan dahi?". "Öncelikle, yılanlarla nasıl konuşuyorsun?". Lark umursamaz bir tonda cevapladı kızı. "Sen nasıl nefes alıyorsun? Nasıl göz kırpıyorsun? Bu da öyle. Doğuştan gelen bir şey!". Kız kaşlarını çatı. "Göz kırpmayı, yılanlarla konuşmayla mı kıyaslıyorsun?". "Hayır, kıyaslamıyorum. Örnek veriyorum" dedi Lark. Stelina itiraz etti. "Ama bu çok saçma! Göz kırpmak, nefes almak... Bunların hepsi bilim ile açıklanabilir..." Lark bir anda sözünü kesti. "Bilim ile açıklanabilir, evet! Ama kaçıncı yüzyılın bilimi ile? Söylesene, şu anda bilimin ışığında ortaya çıkan şeyler, 17. ya da 18. yüzyılın bilimiyle açıklanmaya çalışılabilir mi?". Stelina ağzını açtı, ama tekrar kapattı. Biraz düşündükten sonra konuşmaya başladı. "Yani demeye çalıştığın şey, şu anki bilimin, senin yeteneğini açıklayamayacağı mı?" "Mantıklı değil mi?" diye sordu Lark. Kız, başını iki yana salladı. "Tam aksine, çok mantıklı!". Lark omuz silkti. "Ben her zaman mantıklı konuşurum zaten".

Slytherinde Bir Potter/HarryPotter FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin