Bölüm 15

594 49 11
                                    

Tren, yavaş ve gürültülü bir şekilde rayların üzerinde ilerlerken, Blaise şaşkınlıkla Lark'a bakıyordu. Lark, Pansy'nin yanında, omzunu kıza dayamış bir şekilde uyuyakalmıştı. Pansy, onu rahatsız etmemek için hareket etmeden duruyordu. "Burada ne halt dönüyor?" diye sordu fısıldayarak Blaise. Draco omuz silkti. "Annem!" dedi kısık bir sesle. "Dün gece Lark'ı bir türlü uyutmadı. Neymiş, yarın Hogwarts'a gidecekmiş ve bir daha uzun bir süre Annem onu göremeyecekmiş! Bu yüzden de, gece geç saate kadar Lark'la sohbet etti". Yüzünü buruştururken, başını geriye doğru attı umursamazca. "Gerçekten, bazen fazla hassas olabiliyor".

Pansy, işaret parmağını dudağına götürerek, Draco ve diğerlerine susmalarını işaret etti. "Şşş" diye uyardı iki çocuğu. "Çenenizi kapalı tutun!". Blaise sırıtarak ona baktı. "Bari Lark'ın başını dizine yatır da daha rahat uyusun" dedi dalga geçerek. "Cidden, biraz rahatla Pansy!". Pansy'nin yeşil gözleri bir anda parıldadı. "Harika fikir!". Draco ve Blaise, gözleri şaşkınlıktan irice açılırken Pansy'e baktılar ciddi mi diye.

Pansy oturduğu yerden biraz kayarak, kendini cam kenarına daha da yaklaştırdı. Bu sırada, eliyle Lark'ın omzundan tutuyor ve onun başının yana düşmesini engelliyordu. Sonunda Lark'tan yeterince uzaklaştığında, onun başını kendi dizlerine doğru yatırdı. Lark, önce uyanır gibi olup biraz mırıldandıysa da, sonunda tekrar uykusuna döndü. "Cidden yaptı" dedi şaşkın bir şekilde Blaise Draco'ya. Draco başını iki yana sallayarak dudaklarını ısırdı. "Ne bekliyordun ki? Böyle delice bir fikri veren sendin ona!". Blaise ellerini kaldırdı teslim olurcasına. "Hey! Ben onu dalga geçmek için söylemiştim. Ciddiye alacağını nerden bileyim ki!". Draco gri gözlerini devirerek sırıttı. "Blaise, cidden?! Burada Pansy'den bahsediyoruz. Yapmayacağını mı sandın?". Blaise saçlarını karıştırdı. "Sanırım haklısın dostum" dedi. "Pansy gibi bir deliye böyle bir şey söylemek...". "Hey!" diye fısıldarken, yeşil gözlerini kızgın bir şekilde onlara dikmişti Pansy. "Ben de buradayım. Unuttuysanız hatırlatayım dedim! Yani eğer beni eleştirecekseniz, uzakta olduğum bir zaman yapın bunu!".

Bu sırada, Lark hala uyuyordu. Blaise ona baktı. "Uyurken fazla sakin gözüküyor" dedi başını yana eğerek. "Evet" diye kabullendi Draco.. "Yani bir düşünsenize, uyurken o kadar da tehlikeli gözükmüyor. Eğer düşmanı olsanız, ondan korkmamak gerektiğini düşünürsünüz!". Pansy sırıtarak, yavaşça Lark'ın sarı saçlarını –Narcissa Malfoyun tılsımı hala geçmemişti!- okşadı nazikçe. "Bilemiyorum, bence çok şeker. Blaise kurnaz bir şekilde sırıttı. "İsterseniz ikinizi yalnız bırakalım!". Pansy, küçük bir kız çocuğu gibi dil çıkarttı. Draco derin bir nefes verdi. "Pansy, bence onun saçlarını okşamayı bırakmalısın. Eğer uyanırsa, çok fena bir şekilde kızacağına eminim!". Pansy, omuz silkti. "Belki de! Ama bu çok iyi hissettiriyor". Tekrar elini nazikçe Lark'ın saçlarına götürdü...

Bir anda kompartımanın kapısı açıldı ve bir kafa içeriye doğru eğildi. Granger, tedirginlikle içeridekilere baktı. İçeridekiler onu görünce, bir anda yüzlerini buruşturmuşlardı. Gryffindor'lu kız kahverengi gözlerini kompartımanın içinde gezdirdi birkaç saniye. Sonra gözleri, şaşkın bir şekilde Pansy'nin dizlerine başını koymuş bir şekilde uyuyan Lark'a takıldı. Pansy de, çocuğun saçlarını okşuyordu. Granger'ı kendine getiren, Draco'nun küçümseyen bakışı ve rahatsız edici şekilde kibirli ses tonuydu. "Ne istiyorsun bulanık?" diye sordu Draco. Granger, sanki az önceki hakareti hiç duymamış gibi sırıttı neşeyle. Gerçi bu sırıtışın, Malfoy ve diğer Slytherin'lileri sinir etmek için takınılmış olduğu çok belliydi. Ama belli olsa bile, işe yaramıştı. "Lark'a bir şey sormak için gelmiştim Malfoy" dedi Granger. "Ama müsait değil anlaşılan. Biraz sonra tekrar gelirim" bu sırada, yine şaşırmış bir şekilde Lark'ı ve Pansy'i süzüyordu.

Slytherinde Bir Potter/HarryPotter FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin