Bölüm 5

913 70 7
                                    

Lark sabah kahvaltısını ederken, büyük salon yine her zamanki karmaşasındaydı. Baykuşlar, taşıdığı mektupları ve hediye paketlerini sahiplerinin önüne atıyordu. Bazıları yemek masalarına inip bardakları deviriyor, tabakların içine giriyordu bunu yaparken. Draco, kafasından sekip başka bir Slytherinli çocuğa doğru uçan bir baykuşa küfretti. "Hey Manclaer" diye bağırdı. "Şu aptal hayvanına sahip çık". Lark ona sırıtırken "Her gün aynı kargaşa" dedi sitemle. Snape'e yaptıkları şakanın üzerinden bir hafta geçmişti yaklaşık. Artık Draco'da endişesini üzerinden atmıştı. Bazen uykusunda "Espresso olmaz!" diye çığlık atıyordu. O da, Muggle'larla ilgili her şeyden iğrenen biri için normal sayılırdı.

Onlar birlikte konuşurken, kömür gibi siyah bir baykuş onlara doğru alçaldı yavaşça. Lark, onlara yaklaşan baykuşu görünce tedirgin oldu. Hayvan sarhoş gibi sağa sola yalpalıyordu. Draco, Lark'ın nereye baktığını görmek için başını çevirdi. Gözleri irice açılırken "Çabuk ol" dedi, "tabağını ve bardağını hemen kaldır!". Lark onun ne dediğini anlayamayınca "Sadece yap" dedi Draco ısrarla. Lark'ta hızlı bir şekilde tabağını ve bardağını havaya kaldırdı. Birkaç saniye sonra da nedenini anladı. Kömür karası tüyleri olan baykuş taşıdığı küçük kutuyu Draco ve Lark'ın tam ortasına atmıştı.Eğer yemek tabaklarını kaldırmamış olsalar, kutu tamda tabakların içine düşecekti. "Lanet olsun sana!" diye bağırdı. Lark yemek tabağını ve bardağını tekrar masaya koydu Draco'yla beraber. Draco elini küçük kutuya uzatırken, paketi bırakan baykuş yalpalayarak masaya indi. Birkaç kişinin bardağını dökerek Draco'nun önüne kondu.

Draco merakla kutuyu açtı. Kutunun içinde, renkleri değişen, yuvarlak şekerlemeler vardı. Draco'nun yüzüne büyük bir gülümseme yerleşirken "Malfoy, annenin beni de evlat edinme gibi bir şansı var mı?" diye sordu şakayla Lark. Draco kutunun kapağını kapatırken "Seninle kardeş mi olalım? Şakası bile kötü" diye cevap verdi. Lark kafasını salladı, "Evet, cehennemde yaşamak gibi olur" diye onayladı arkadaşını. "Ama eğer annen böyle her hafta hediyeler yollayacaksa, seninle yaşamayı çekebilirim". Draco gülümserken, Pansy ve Blaise ortaya çıktı. İkisi de berbat gözüküyordu. Gözlerinde yorgunluk ve uykusuzluk belirtileri vardı. "Siz canavarsınız!" dedi Blaise boynu bükük Draco'nun karşısına otururken. Pansy'de Lark'ın karşısına otururken Blaise'i onaylarcasına kafasını salladı. "Gerçekten öylesiniz" dedi bitkin bir sesle. Lark ve Draco aynı anda omuz silkti anlaşmışlar gibi.

"Tılsım ödevini yapmamanız sizin hatanız" dedi Lark. Draco kafasını salladı. "Gerçekten, neden son geceye bıraktınız ki ödevi?". Blaise isyan eder gibi "Çünkü size güvendik" dedi. "Ödevlerinizi gösterirsiniz sandık". "Ve bunu sana düşündüren ne?" diye sordu Draco merakla. "Belki arkadaş olduğumuzdan düşünmüşüzdür" belirtti Pansy sinirlice. Draco ve Lark'ın sinsi sırıtmaları, Draco'nun siyah baykuşunun masayı gagalamak isterken, kafasını masaya vurmasıyla bölündü. Herkes baykuşa bakarken "Cidden, bu hayvanın sorunu ne?" diye sitem etti Lark. "Draco, Merlin aşkına şundan kurtul!". Draco "Dumbledore" dedi baykuşa kaşlarını çatarak. "Gidebilirsin?" eliyle bir hareket yaptı. Baykuş hareketi görünce birkaç kez denedikten sonra sonunda uçmayı başarabildi. Tabii camın yanındaki duvara kafasını vurana dek! Draco sinirden elini anlına koyarak suratını kapatırken, baykuş kısa bir sersemlik anından sonra sonunda pencereden çıkıp uzaklaşabildi. "Dumbledore?" diye sordu Lark, açıklama bekler bir tonda. "Baykuşunuzun adı Dumbledore mu?". Draco kafasını silkerek "Nedenini anlayamadın mı?" diye sordu. Lark bir şey demedi. Eh! Draco'nun ailesi gibi Dumbledore'dan nefret eden kişiler için normaldi bu herhalde. Baykuşun beceriksizliği ve salaklığı göz önüne alındığında...

"Hey... Aloo! Bizim şu ödev konusuna dönsek" dedi Blaise elini sallayarak. Lark yüzüne yine sinsi sırıtışını geçirerek, masanın üstünde, yanında duran kitap yığınına bir baktı. Oradaki iki parşömen rulosundan birini Blaise'e uzatarak "Sakin ol" dedi. "Bunu al, benimkinin neredeyse aynısı. Sadece bilgiler biraz daha eksik". Blaise Lark'ın uzattığı Parşömeni alarak "Cidden?" dedi. "Sen kurtarıcımsın dostum". Pansy kıskançlıkla bakarak "Ben..." diye sordu. "Beni düşünen var mı hiç?". Draco cüppesinden bir parşömen çıkarak "Sakin ol" dedi. "Seninki burada", Parşömeni Pansy'e doğru fırlattı. "Ciddi ciddi sizi zor durumda bırakır mıyız sandınız? Bu ödevleri yapmak bizim için çocuk oyuncağı. Tabii ki sizin içinde kompozisyonları yazdık". Blaise ve Pansy rahat bir nefes verirken, "Sadece sizin endişeli çırpınışlarınızı görmek istedik" dedi Draco. "Böylelikle, belki artık ödevleri son güne bırakmazsınız". "Ayrıca" diye ekledi Lark. "Sizin ödevlerle boğuşan haliniz çok eğlenceliydi. Biraz tadına varalım dedik". Draco yüzünü buruşturarak kabul etti. "Tabii bir de o neden vardı". "Gerçekten acımasızsınız" diye belirtti Blaise. "Sizin en yakın arkadaşlar olmanıza şaşmamak lazım". Lark omuz silkti.

Slytherinde Bir Potter/HarryPotter FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin