Dün baya bölüm yazmışım yayınlayayım dedim bugün 😍😍
"Raphael dostum, senden bir şey istiyorum. Alec Lightwood hakkındaki dosyalara bakmamız lazım. Tam olarak neden infazı istendi merak ediyorum çünkü."
"Artık şu adamı aklından çıkar."
Aklımdan çıkarsam evimden çıkaramam...
"Lütfen... sadece infazın gerekli olup olmadığını bilmem lazım."
"Ama dosyalar büyük ihtimalle gizlidir."
"O yüzden senden yardım istiyorum zaten."
Zor da olsa Raphael'i ikna etmiştim ve sistemden ulaşabileceği her dosyayı denemişti.
Sonunda bir video bulmuştuk ve hızlıca videoyu izlemeye başladık.
Videoda bir adam vardı. Alec'e masada duran yemeği yemesi için bir şeyler diyordu, bağırıp çağırıyordu.
Alec itaat etmeyince elinde duran şok cihazını ona doğru tuttu ama Alec aniden adamı bileğinden yakaladı. Şok cihazını adamın elinden aldı. O sırada içeriye hemen iki kişi girdi ama Alec sanırım gücüyle onları duvara itti.
Önünde duran adamı sandalyeye itti ve eliyle ağzını açtı, uzun çubuk şeklinde olan şok cihazını adamın ağzından içeriye soktu ve çalıştırdı.
Raphael ile karşımızda oluşan görüntü karşısında kanımız çekilmişti resmen.
Adamın ağzında aleti bırakıp yerine oturdu ve yemeğini yemeye başladı. Adam resmen kızarıp can verirken arkadaki iki adam da nefessiz kalarak ölmüşlerdi.
"Magnus, onu infaz etmekte çok haklılar. Şu görüntüden sonra onlara hak vermeden edemedim."
Video yüzünden resmen ellerim titriyordu. Video burada bitmişti, sonrasında ne olduğu hakkında bir fikrimiz yoktu ama bunu Alec ile konuşmam gerektiği de kesindi.
...
Eve bu sefer daha erken bir saatte gitmiştim ve kilidi yazıp kapıdan içeriye girdim.
Alec geceyle oyun oynuyordu. Elinde bir ip yumağı vardı ve geceyi bununla oynatıp arada da başını okşuyordu.
Gerçekten videoda gördüğüm kişi bu muydu?
"Alec, geceyle sonra oynarsınız. Yanıma gel seninle konuşmam lazım."
Alec geceyi son kez okşayıp hızlıca yanıma geldi ve kucağına bir yastık çekip yanıma oturdu.
"Öncelikle nasılsın? Neler yaptın ben yokken?"
"Kütüphaneyi düzenledim, alfabe sırasına göre. Sonra birkaç film izledim. Bir tanesi üzücüydü. Ve gece ile oynadım. Ayrıca... insanlar birbirini sevince çıplak bir şeyler yapıyorlarmış bunu biliyor muydun?"
Neredeyse kahkaha atacakken son anda kendime engel olmuştum.
"Evet biliyorum, öyle şeyler yapıyorlar. Ama normal bir sevgi değil o, yani arkadaşa duyulan tarzda bir şey değil."
"Normal sevgi nasıl bir şey ki? Ben onu da bilmiyorum."
"Normal sevgi şey... nasıl desem sana... birisine karşılıksız bir şeyler yapmak istersin. Onun canı yansa üzülürsün mesela. Ona yardım edersin. Yanında olsun istersin. Bu sevgi demek."
"O zaman ben seni seviyorum." Demişti bana bakarak. "Ama sanırım çıplak şeyler yapacak kadar değil." (Yalan, yalan ve yalan)
Dudaklarımı gülmemek için birbirine bastırdım.
"Biliyor musun, benim çıplak şeyler yapacak kadar sevdiğim birisi var. Geçen gün ona gidecektim ama iptal oldu."
"Çok mu seviyorsun? Yani... canı acıdığı zaman senin de en az onun kadar canın yanıyor mu mesela?"
Bir an için sorduğu soruyu düşündüm. Camille ile aramdaki şeye hiç bu açıdan bakmamıştım.
"Bilmem, hiç düşünmedim bunu."
"Peki sen beni seviyor musun?"
"Seviyorum, arkadaşça."
"Ben geceyi de seviyorum, ama mesela seni daha çok seviyorum. Çünkü sen beni kurtardın ve ben... bunu yaptığın için.... şey..."
"Minnettarsın."
"Evet evet, minnettarım. Üzgünüm... kelime haznem geniş değil pek."
"Sorun değil, zamanla alışırsın."
"Benle ne konuşacaktın?"
Konuya dalınca kafamdan uçmuştu.
"Evet... sana şey soracaktım. Hayatında hiç, birilerini öldürdün mü?"
Bunu dediğimde sessizleşmişti.
"Evet... birçok kez yaptım. Ama lütfen beni sevmeyi kesme."
Bunu bana masum denecek bir bakış atarak söylemişti.
"Çünkü filmde adam insanları öldürdü bugün, insanlar onu sevmiyordu. Ama ben... öldürmek istedim çünkü onlar da çok kötüydü."
"Niye çok kötülerdi Alec?"
"Sesler... geceleri sesler uyutmuyordu."
"Ne sesleri?" Dediğimde sessiz kalmıştı. "Ne sesleri Alec?" Dediğimde birden kulaklarını kapadı.
"Çok yüksekler... onları zihnimde duyuyorum. Canları çok yanıyor."
"Alec... Alec şu an yok o sesler."
"Canlarını çok yakıyorlar Magnus. Küçük çocuk... ağlıyor. Yapmamaları için.... yaşlı bir adam... avazı çıktığı kadar bağırıyor. O adam elindeki şeyle ona vuruyor. Daha çok vuruyor... daha çok... adamın her yerinden kanlar akıyor, yüzünü tanıyamıyorum. Kulaklarım kapansa da sesler beynimde. Bir kadın... elektrik veriyorlar... ölüyor... ölürken ağlıyor... her tarafı kızarmış.... sabah onla aynı masada yemek yerken bana gülümsemişti. Niye onu öldürdüler Magnus? Niye canımı yakıyorlar?"
Hızlıca ona sarılıp titremesini engellemeye çalıştım.
"Tamam geçti, geçti. Ben yanındayım."
"Onları öldürdüm çünkü canımızı çok yakıyorlardı. Elinde elektrik olan bir adam vardı, o şey çok can yakıyor. Onu öldürdüm. Bize vuran adamı öldürdüm. Bir kadına kötü şeyler yapan adamı da öldürdüm. Ben kötü birisi miyim sence? Yoksa onlar mı kötüler?"
Gözlerim dolmaya başladığında Alec fark etmesin diye hızlıca gözlerimi sildim. Sonrasında ikimiz de tek kelime etmemiştik.
Ben sanırım dakikalarca ona sarıldım, ta ki onun titremesi sona erip kollarımda uyuyakalana kadar.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod: 18 Deney Başarısız
FanfictionYıl 2050 İnsanlığa yön verecek deneylerin her geçen gün daha da artması sonucu başarısız olarak tanımlanan deneyler imha edilmeye başlanmıştır. Magnus'tan ise Kod 18'in imhasını gerçekleştirmesi istenmiştir. Aslında deney başarısız değildir ama yar...