Sabah gözlerimi açtığımda üstümde bir ağırlık vardı. Alec bacağını kucağıma atmıştı ve beni kendine daha da çekmişti.
"Alec... Alec uyan hadi." Dedim bacağını üstümden itmeye çalışarak. Bacağını çekmek yerine bacağını kullanarak beni daha çok kendine çekti.
"Alec işe gitmem lazım." Dediğimde gözü açıldı ve göz göze geldik.
"İşe gitmek zorunda mısın?"
"Para kazanmam için lazım olan şey bu." Dediğimde bacağını üstümden çekmişti.
"Pekala, ama akşam gecikme olur mu?"
"Gecikmem merak etme." Deyip yataktan çıkmıştım. Kısa zamanda üstümü değiştirip evden ayrıldım.
Raphael resmen beni kapıda karşılamıştı.
"Dün niye gelmedin sen?"
"Camille ile ayrıldık, biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı da."
"Yaşasın be, sonunda ayrıldınız demek." Dedi Raphael sırıtarak. "Neden ayrıldınız?"
"Beni aldatmış." Dediğimde yüzüne yerleşen gülümseme kayboldu.
"Üzgünüm dostum ben..."
"Sorun değil, beni defalarca uyarmıştın ama seni dinlemedim."
"Evet biliyorum ama böyle olsun istemezdim cidden. Yine de o kız sana göre değildi."
"Sanırım cidden değildi, neyse bu konuyu boşver. Konuşmak istemiyorum."
"Haklısın, artık kendine uygun birisini bulmaya bakmalısın. Seni cidden seven ve senin de cidden sevdiğin birisi çıkacak elbette karşına."
"Ben de buna inanıyorum."
...
Eve döndüğümde Alec'i koltukta kitap okurken bulmuştum.
"Hoşgeldin Magnus, yemek için seni bekledim." Deyip ayaklandı Alec.
"Teşekkür ederim, bugün neler yaptın?"
"Film izledim, biraz kitap okudum ve evi topladım. Ama bu sefer aşk filmi izlemedim."
"Niye?"
"Oradaki şeyleri seninle yapmak istiyorum ama sen istemiyorsun. Ondan izlemedim."
Hafifçe gülümseyip "iyi düşünmüşsün." Dedim mutfağa yöneldiğimde. Alec de hızlıca arkamdan geldi.
Yine gerçekten güzel şeyler hazırlamıştı.
"Sid mi veriyor bu tarifleri sana?" Dediğimde başını salladı. Sonrasında birlikte masaya oturduk ama ben çok yorgun olduğum için yemekten sonra doğruca odama çıktım.
Üstümü değiştirip yatağıma uzandığımda yorgun olsam da bir türlü uyuyamadığımı fark etmiştim.
O sırada kapım tıklatıldı.
"Magnus, uyanık mısın?"
"Evet, gelebilirsin."
Alec odama girdikten sonra bir süre kapımda durdu ve bana baktı.
"Ben... senin yanında yatabilir miyim yine?"
"Alec..."
"Kokun çok güzel ve be... ben kokunla daha rahat uyuyorum. Korkunç rüya görmeden..."
Ah lanet olsun, buna nasıl hayır diyeceğim.
"Tamam gel hadi, ama öpmek yok." Dediğimde başını olumlu anlamda sallayıp yanıma uzandı hızlıca. Sonradan iyice bana yaklaşıp yüzünü boynuma gömdü.
Burnunun boynuma değdiğini hissediyordum.
"Kokum cidden güzel mi?" Dediğimde kafa sallamıştı.
"Kokun çok güzel."
"Peki başka güzel olan bir yerim var mı?" Dediğimde yine kafa sallamıştı. "Söylesene hadi..."
"Yani... yüzün çok güzel, bedenin de öyle. Genel olarak güzelsin bence. Saçların da çok güzel."
Bir süre ona cevap vermedim, yüzü yavaşça boynuma sürtündü.
"Magnus..."
"Efendim?"
"Öpebilir miyim? Yalnızca bir kere söz veriyorum."
"Öpebilirsin." Dedim neden onay verdiğimi bilmeyerek. Sonradan dudakları tenime değdi. Birkaç saniye sonra geri çekilmişti.
"Lütfen devam et." Dedim ona yaklaşmaya çalışarak. Bu sefer boynuma yine öpücük bıraktı.
Yine ve yine.
Yüzümü hızlıca çevirip dudaklarını dudaklarıma kapamasını sağladım. Bunun nasıl bir şey olduğu konusunda bir fikri yoktu o yüzden bana karşılık vermek yerine hareketsiz bir halde durdu. Bense dudaklarımla onun dudaklarını çekiştirip şehvet dolu öpücükler bırakıyordum.
"Alec... hadi karşılık ver bana." Dedim ondan biraz uzaklaşarak.
"Ben... nasıl yapacağım ki?" Dedi masum bir şekilde gözlerime bakarak.
"Yalnızca... dudaklarını hareket ettir. Ben seni yönlendiririm."
Başını olumlu anlamda salladığı zaman dudaklarına birkaç küçük öpücük bıraktıktan sonra yine dudaklarımı onunkilerin üstüne kapadım.
Omzundan onu itip onun sırt üstü yatmasını sağladıktan sonra yavaşça üstüne doğru eğildim. Şimdi dudaklarını beceriksizce hareket ettiriyordu ve bunun iyi hissettirmesi tuhaftı.
Neden bunu yapıyordum ki? Onun bana karşı olan masum hislerini kullanıyor gibi hissediyordum ama sonuçta o da istiyordu.
Yavaşça dudaklarından uzaklaşıp yüzüne baktım.
"Doğru yaptım mı?" Dedi onay bekleyen bir halde bana bakarak.
"Evet doğru yaptın. Pekala, şimdi uyuyalım mı?" Dedim onun saçını yavaşça okşayarak. Gözleri birkaç saniye dudaklarıma kaydı.
"İstemiyorsun."
"Neyi?"
"Beni öpmeyi." Dediğinde elimi anında ondan çektim. Zihnimi filan mı okumuştu?
"Zihnini okumadım." Dedi hızlıca. "Sadece yüzün öyle diyordu."
"Seni öpmem doğru değil çünkü, seni öperek iyi bir şey yapmıyorum. İkimizi de buna alıştırıyorum ama bunu yapmamam lazım."
Yüzümü inceledi birkaç saniye.
"Beni bunu yapacak kadar sevmiyorsun." Dediğinde cevap vermemiştim. Onu o anlamda sevmiyordum evet ve onu öpmem onu kullanmaya eşdeğerdi.
"Ben odama gideyim." Diyerek yataktan kalktı ve başka bir şey demeden odadan çıktı.
Mükemmel, kalbini kırmıştım yine.
...
Of Magnus tamam seni de anlıyorum hemen aşık olmanı bekleyemeyiz ama bari hoşlandığını kabul etmeye başla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod: 18 Deney Başarısız
FanfictionYıl 2050 İnsanlığa yön verecek deneylerin her geçen gün daha da artması sonucu başarısız olarak tanımlanan deneyler imha edilmeye başlanmıştır. Magnus'tan ise Kod 18'in imhasını gerçekleştirmesi istenmiştir. Aslında deney başarısız değildir ama yar...