Camille ile odaya çıktıktan sonra hızlıca onu yatağa itip üstüne çıkmıştım.
"Bunu yapmanı ne kadar çok özlemişim anlatamam." Deyip beni boynuna doğru çekti. Yavaş yavaş boynunu emmeye başladığımda tişörtümü çekiştirmeye başlamıştı.
Tişörtümü zar zor üstümden çıkarıp aldı ve bacaklarını belime sardı.
"Kuzenin bizi duyabilir yalnız."
"Sessiz olmaya çalış o yüzden."
"Biliyorsun, ben hiçbir zaman sessiz olamam." Deyip beni kendine doğru çekti ve tekrar sertçe öpüşmeye başladık.
(YETER BU KADAR)
Tam onun tişörtünü çıkaracağım sıra kapıdan "Magnus" şeklinde hır ses gelmişti.
Başta yanlış duydum sandım ama ikinci kez aynı sesi duyunca kendimi yana bırakmıştım.
"Onun bizi rahat bırakma gibi bir niyeti yok sanırım." Dedi Camille sinirle.
"Ben baksam iyi olur."
"Çabuk ol, bekletilmeyi sevmiyorum."
Hızlıca ayaklanıp tişörtümü bile giymeden kapıya yöneldim.
Hızlıca kapıdan çıkıp Alec'i de biraz itip kapıdan uzaklaştırdım.
"Yine ne oldu?" Dedim sinirle soluyarak.
"Bana ne yaparsam hep kızıyorsun." Dedi hızlıca.
"Lütfen beni bunun için çağırdığını söyleme."
"Seni çağırdım çünkü ben onun zihninde bir şey gördüm. Bak odaya girdiğim zaman birisiyle konuşuyordu. Anında telefonu kapadı. Sonra ben de ne düşünüyor diye zihnine girdim ve bir şey gördüm..."
"Ne gördün?"
"Başka bir adamla gördüm, çıplaklardı."
"Alec belki eski sevgilisi falandır."
"Adam ona mesajlar atıyor, sana söylemekle tehdit ediyor. O seni aldatmış ve senden saklıyor Magnus."
"Alec sen emin misin?" Dediğimde kafasını salladı ve sonradan elimi tuttu. O an zihnime giren görüntüler ile anında elimi ondan çektim.
Bir an için sinirden gözüm seyirmişti. Hızlıca odaya daldığım zaman Camille elindeki telefonu hızlıca bıraktı.
"Ver o telefonu bana."
"Ne?"
"Hemen! Benden ne saklıyorsun sen ha?"
"Hiçbir şey saklamıyorum."
Elinden hızlıca telefonu aldım ama telefonunda şifre vardı.
"Şifreni söyle bana."
"Magnus saçmalama, kuzenin sana ne dedi bilmiyorum ama..."
"Camille şifre!"
"Tamam... 154575"
Şifreyi hızlıca girdim ve telefonunu incelemeye başladım. Tam o sırada telefonu çalmaya başladı.
Bir numara arıyordu.
"Bu kim?"
"Bilmiyorum."
"Pekala, kimmiş öğrenelim." Deyip telefonu açtım.
"Kimsiniz?"
Bir süre karşı taraftan ses gelmedi.
"Sen o adamsın değil mi? Sevgilimle yatan."
"Demek öğrendin." Dedi gülerek. "Camille sonunda söyledi hah? Sonsuza dek saklar sanıyordum ben."
"Aslında teknik olarak ben öğrendim sayılır."
Telefonu hızlıca kapayıp Camille'e bakmaya başladım.
"Evimden defol."
"Magnus bak... isteyerek olmadı tamam mı? Ben... benim kafam çok iyiydi ve..."
Onu kolundan tuttuğum gibi çekerek yatağımdan çıkardım.
"Defol yoksa canını yakacağım." Dedim onu kapıya doğru iterek. "Seni görmek dahi istemiyorum artık."
"Magnus lütfen.... lütfen ben seni seviyorum."
"Böyle seveceksen sevme beni. Çık diyorum şu odadan."
Onu dışarıya iterken Alec'le göz göze gelmiştim. Alec tam yanıma gelecekken "Yalnız kalmak istiyorum." Diyerek kapıyı yüzüne kapadım ve kilitledim.
Sonrasında kapıya sırtımı dayadım ve aşağı doğru kayıp öylece sessizliğe kendimi teslim ettim.
...
Kapının önünde öylece uyuyakalmıştım. Hızlıca iş yerimi arayıp bugün için izin istedim ve yüzümü banyomda yıkayıp hızlıca aşağıya indim.
Alec'i koltukta otururken bulmuştum.
"Alec ne zaman uyandın sen?"
"Uyumadım." Dedi bana dönerek. "Ben gideceğim."
"Ne?"
"Ben seni çok üzdüm dün gece. Ağladığını duydum, benim yüzümden oldu. Seni üzmek istemiyorum ben. Zaten bana hep kızıyorsun ve... seni sinir ediyorum."
"Alec nereye gideceksin ki?" Dediğimde omuz silkmişti. "Ayrıca beni sen üzmedin, Camille üzdü."
"Seni aldattı."
"Evet."
"Seni niye aldattı? Seni sevmiyor mu?" Dedi bana ciddi bir şekilde bakarak. Gerçi onun her bakışı ciddiydi.
"Demek ki sevmiyormuş.
"Üzülme ben seni seviyorum. Ayrıca ben seni hiç aldatmam, yanından da gitmem sen git diyene kadar."
"Teşekkür ederim, ben bir şeyler hazırlayacağım yardım eder misin bana?"
"Ederim ama sen işe gitmeyecek misin?"
"İzin aldım, bugün evdeyim." Dediğimde Alec'in yüzünde mimik oynamasa bile gözleri gülmüştü resmen.
"O zaman birlikte zaman geçirebiliriz. Magnus, şey yapalım mı seninle..."
Ne bekliyor acaba beni?
"Bowlinge gidelim mi? Küçükken annem bizi kardeşimle birlikte götürmüştü. Geçen televizyonda gördüm, hala varmış bowling."
"Evet var, götüreyim ben seni bugün. Hem sanırım benim de hava almam lazım biraz."
Mutfağa yöneldiğim zaman Alec de hızlıca arkamdan gelmişti.
"Ben seviyorum ki seni çok." Dedi hızlıca arkamdan mutfağa girerken. Ben tezgaha yöneldiğim zaman o da hızlıca arkama gelip yanağıma bir öpücük bıraktı. "Bana kızma ama, odama gitmemi de söyleme. Kötü hissediyorum. Böyle boğazımda bir acı oluyor ve gitmiyor. O histen nefret ettim."
"Bir daha öyle bir şey yapmayacağım, söz veriyorum." Deyip ona yüzümü çevireceğim sıra birden yanağımdan öpmek için hamle yaptı ve dudaklarımız temas etti. Hızlıca geriye çekilip benden uzaklaştı.
"Özür dilerim, bilerek yapmadım kızma."
"Kızmadım Alec, korkmana gerek yok. Hadi bana yardım et, yumurta çırpmaya başla sen. Ben de masayı hazırlayayım.
Alec hızlıca dediğimi yaparken bir süre onu izledim. Sonra bunun tuhaf olduğuna karar verip işime döndüm.
Nedensizce şu an mutlu hissediyordum.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod: 18 Deney Başarısız
FanficYıl 2050 İnsanlığa yön verecek deneylerin her geçen gün daha da artması sonucu başarısız olarak tanımlanan deneyler imha edilmeye başlanmıştır. Magnus'tan ise Kod 18'in imhasını gerçekleştirmesi istenmiştir. Aslında deney başarısız değildir ama yar...