Ben mi korkağım?

424 48 94
                                    

Yaptığım tüm engellemeler sonuçsuz kalmıştı.

Alec ortaya çıkıp tüm suçu üstlenmekte kararlıydı. Simon ve Raphael de kaçak hayatından sıkıldıkları için onu destekliyorlardı.

Bense asla onay vermemiştim ama benim onayımın bir önemi kalmamıştı.

Yarın şirketin düzenleyeceği bir basın toplantısı vardı. Her şeyi yalanlamak için orada olacaklardı ve Alec orada kendini göstermeyi planlıyordu.

Hepimiz sorgulama için ortak bir metin yazıp ona uygun davranma kararı almıştık. Simon tamamen bu olayın dışında kalacak, bir esir olarak ondan söz edilecekti.

Raphael sadece bana yardım etmeye çalışıyordu.

Alec benim de bir rehine olduğumu ve yaptığı şeylerden haberim olmadığını söyleyecekti ama ben bu konuda onlarla ortak bir fikre varamamıştım.

Alec onun aksine bir ifade verirsem benim beynimi yıkadığını ve istediği şeyleri bana zorla yaptırdığını söyleyeceğini dile  getirmişti. Beni her açıdan zor duruma düşürüyordu.

"Çocuklar, bizi biraz Alec ile baş başa bırakabilir misiniz?"

Bunu dediğim zaman Simon ve Raphael senkronize halde kapıya yönelmişlerdi.

"Ne yaparsan yap fikrim değişmeyecek."

"Eğer seni öldürürlerse kendimi öldürürüm." Dediğimde gülmüştü.

"Elindeki son koz bu mu?" Deyip koltukta arkasına yaslandı Alec. "Bunu yaparsan benim ölümümün hiçbir anlamı kalmaz. Cidden bunu istiyor musun?"

"Sana bir şey olursa ne kadar acı çekerim, haberin var mı senin?"

"İnsan her acıyı atlatır eninde sonunda."

Alec o kadar rahat konuşuyordu ki beni delirtmek istediği belliydi.

"Acımasız olma bu kadar! Ne halde olacağımı biliyor musun?"

"Şu halinden daha iyi olacaksın."

"Sen ölürsen beni kim koruyacak?" Diye bağırmıştım bir anda. O an dikkatini çektiğimi fark etmiştim ve bunun üstüne gitme kararı aldım. "O adamlar orada bir yerde olacaklar ve bana yine zarar vermek isteyebilirler. Sen ölürsen yanımda olup beni kim koruyacak! Bu sefer yine bana işkence edebilecekler. Kafamı... bir asit kovasında sokabilirler mesela. Ah ama, seni ne ilgilendirir ki. Sonuçta sen huzur içinde ölmüş olacaksın."

Evet, gerçekten dikkatini çekmeyi başardım. Evin yıkılacak gibi sallanmasından anladığım buydu.

"Ne? Sinirlendin mi? Bunları düşünmemiştin değil mi? Ölmek tabii kolay, yaşamak benim için ne kadar zor olacak biliyor musun? O yüzden  ölmemek için elinden geleni yapmak zorundasın."

"Magnus! Yeter! Kes şunu!" Demişti Alec başını tutarak. "Düşünmek istemiyorum."

"Düşünme o zaman. Korkak seni!"

Korkak dememle bana öyle bir bakış atmıştı ki...

Sanırım fazla ileri gittim.

"Ben mi korkağım? Ben?"

"Evet çünkü düşünmekten korkuyorsun ama gerçeklerin farkındasın. Ölürsen düşünmek zorunda kalmayacaksın ama."

Bir anda yanımdan bir şey uçup arka duvara çarpmıştı. Bunun Alec'in önünde duran sehpa olduğunu bakmadan da anlayabiliyordum.

Alec ayaklanıp üstüne gelmeye başladığında korkuyla geriye gitmeye başladım.

"Amacını anlamıyor muyum sence Magnus? Beni vazgeçirmeye çalışıyorsun ama işe yaramayacak. Eğer beni öldürmeye karar verirlerse oradan bir şekilde çıkar, bunu yapan her adamı bir bir öldürürüm ve sana kimsenin zarar vermesine izin vermem. Sonra da teslim olurum. Ama ölmemem konusunda karara varılırsa o zaman sana kimse bir şey yapamaz. Raphael bana ölüm kararı verilmeyebileceğini söyledi. Sonuçta ben de bir mağdurum ve kendimi savunmaya çalıştım sadece. Ölmeyebilirim, mutlaka ceza alırım ama. Şu an tek istediğim senin, Raphael'in ve Simon'ın bu iğrenç hayatı yaşamasını engellemek. Tek düşüncem bu. İstediğin kadar üstüme gel. Ben de ölmek istemiyorum tamam mı? Ben de yaşamak istiyorum. İnsan gibi yaşamak istiyorum. Benim bu hakkımı elimden aldılar ve şu an elimde intikam alma şansı var, ne olursa olsun bunu kullanacağım."

"Alec... bak..."

"Sen ne biliyorsun ki? Sen sadece oradaki başarısız, kötü deneyleri yakan bir adamdın. Sorgulamadan yaptın bunu. Kim bilir kaç tanesi benim gibiydi? Kaç tanesi canlıydı? Kaç tanesi canlı canlı yakıldı senin yüzünden?"

Alec'in söylediği şey üstüne bir anda tüylerim diken diken olmuştu.

"Ne önemi var ki Magnus? O fermuarı açmasan ben zaten ölmüş olacaktım. Ne önemi  var ki? Ve sen hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edecektin, sorgulamadan. Şimdi bana engel olmaya çalışma, çünkü yapamazsın."

Alec'in söyledikleri yüzünden gözlerime bir anda yaşlar dolmuştu.

"Ağlaman ya da pişman olman hiçbir şeyi değiştirmez. Ben korkaksam sen de acımasızsın. Sorgulamadan yapan bir askersin. Sana sorgulama yetisini kazandıran benim. Sen de bana sevme yetisi kazandırdın. İkimiz de birbirimize minnet duymalıyız. Çünkü yarın belki de bizim için son gündür."

Alec bunu dedikten sonra hızlıca benden uzaklaşıp odasına girmişti.

Bunu neden yaptığını anlıyordum. Az önce ona karşı yaptığım yıldırma politikasını benim üstümde kullanmıştı.

Ve işe de yaramıştı.

Yere çöküp dizlerime sıkıca sarıldım ve sessiz sessiz ağlamaya devam ettim.

Yıldırmak için de olsa söylediği her şey doğruydu sonuçta. Bunları ben de defalarca düşünmüştüm.

Belki de Alec'e bu kadar yardım etmemin en büyük nedenlerinden birisi de yaptığım şeylerin kefaretini ödemek istememdir.

Ne kadar süre ağladım bilmiyorum ama bir süre sonra tüm algım kapanmıştı. Taa ki Raphael beni sarsana kadar.

"İyi misin Magnus? Bu halin ne böyle?"

Raphael'i buğulu gözlerim arasında hayal meyal görüp ona sıkıca sarılmıştım.

"Ben... ben kötü bir şey yapmadım değil mi? Yapmadık değil mi Raphael?"

"Magnus..."

"Ben insanlara yardım etmek istemiştim. Yardım ediyoruz sanmıştım."

İnsanlara yardım ederken başka insanlara acı çektirmek doğru muydu? Değildi. Bunu onca zaman görmezden gelmiştim. Bu beni, bizi masum yapmazdı.

"Alec bir şey mi dedi sana?"

"Doğru olmayan bir şey söylemedi sonuçta." Deyip Raphael'e daha çok sarılmıştım. "Ölmek istiyorum."

"Magnus, kendini toparla hadi. Ağlayarak bir yere varamayız. Sen, ben... hepimiz güçlü durmak zorundayız, tamam mı? Bunları telafi etmemiz gerekiyor ve kaçarak hiçbir yere varamayız. Alec bunları telafi etmemiz için bize bir şans tanıdı. Onun arkasında durmak zorundayız."

Başımı tamam dercesine sallamıştım.

"Haklısın, öyle yapmak zorundayız."

....

Alec Magnus'a vicdan yaptırıp olayı kabul etmesini sağlamaya çalıştı. Tıpkı Magnus'un ona yapmaya çalıştığı gibi. Belki ağır laflar etmiştir ama olmayan bir şeyi söylemedi. Magnus yaptığı şeylerle yüzleşmek zorundaydı bence. Sonuçta ne Magnus ne de Raphael masum bu oyunda... Tek masum yaptığı onca kötü şeye rağmen Alec bence.

Kod: 18 Deney BaşarısızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin