8.BÖLÜM

179 85 66
                                    

~~Stand By Me~~

Yüreğime birkaç satır not düşmüştü bu gece...Belki bakışlarım eskimişti yaşanmışlıkların zamana karşı mağlubiyetinde,belki yorgun bir ay ışığı sokaklarında,belki de yıldızlar altında ilerliyordum dünün fotoğraflarıyla..

Kalemim de yüreğim de ömrümde duygu yüklüydü ve başını almış gidiyordu beni hiç ipine takmadan.Çocukluğumun gençliğe aktığı zamanlar ve sokaklar tek hasretimdi senin hasretinden sonra.Değerini çok ama çok sonraları anladığım pişmanlıklarımı "iyi ki"lerime çeviremiyorum ne fayda?Kalabalıklar içinde gittikçe yalnızlaşan,tebessümler ortasında giderek hüzünlenen bir yüz giriyordu rüyama.Ve bu rüya her gece benimle olacaktı.Biliyorum.Ve bu rüyalardan sonra ne bir sevgilim olsun istiyordum ne de bir dostum.İstediğim sadece birkaç satır yazı...

Yeni bir güne o kadar mutlu uyanmıştım ki ilk defa evimin içinde kahkaha sesi yankılandı Ama yine tek başıma olduğumu anlayınca yüzümde olan gülümseme silindi.Yalnızlık yakamı ne zaman bırakacak pek emin değilim.Seni göremediğim günler o kadar çaresiz hissediyorum ki,anlayamazsın.Sadece uzaktan bakarak seviyorum seni.Bir şeyler yapmak istiyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum.Bilsem de yapabilmem imkansız gibi bir şey...Her gün daha da uzaklaşmak çok acı verici.Dünya turuna çıktınız.Aynı şehirde aynı havayı soluyorken ,farklı şehirlerde farklı insanlarla aynı havayı soluyacaksın.Eminim senin için heyecan verici bir şeydir.Mutlusun ama ben senin biraz daha benden uzaklaşman gerçeğiyle boşluğa düşüyorum.Senin için mutlu olabilirim,senin için bende gülümseyebilirim.

Her anımı bu deftere yazmak bazen saçmada gelse beni rahatlatıyor.İçimdekileri birazcık dökerek duygularımın kavgasını biraz olsun hafifletmiş oluyorum.Montumu giyerek çıkmıştım dışarı.Bu aralar havalar iyice soğumaya başladı.Sonbahar sırılsıklam bir halde,kışı sen nereden bilesin?Yürüdüm,yürüdüm..yürüdüm..Ve tekrar her şeyin başladığı o parka getirdi ayaklarım beni.Neden unutmuyor ki burayı?Unutmak istiyor muyum?Kendime bu soruyu sormalıyım galiba.Yavaş yavaş yürüdüm oyun parkına doğru.Küçük merdivenleri ile yukarı çıktım.Kaydıraktan düştüğüm anı geldi aklıma.Tekrar aynı pozisyonu aldım.Gece oluğu için kimsenin etrafta olmaması işime gelirdi.Ayağa kalkarak ellerimi iki yana açtım ve kendimi öne doğru ittim.Evet yine başaramayıp yere düştüm.Dizlerim parçalanmış ve kanıyordu.Şu an ayağımdaki yara yalnızlığımın verdiği acının yanında hiç kalıyordu.Bağdaş kurarak oturmuştum olduğum yerde.Tutmaya çalıştığım gözyaşlarımı ve gözyaşlarımın içine karışmış duygularımı serbest bıraktım.Birgün daha sensiz geçiyor.Özledim seni Hoseok.

"Ooo bakın Bey'ler kim varmış burada?"

Başımı kaldırıp gelen kişilere bakmıştım.Gittiğim okulda bana ruhsuz ismini takan üçlü tayfa karşımda duruyordu.

"Hemde gecenin bu saatinde dışarıda" dedi pişkin pişkin gülen Jung Woo.

"Çekin gidin başımdan,"dedim ayağa kalkmaya çalışarak.Daha ayağa kalkamadan itilmem ile yere düşmüştüm.

"Hemen öyle gidemezsin." dedi Min Jae.

"Ne istiyorsunuz?"dedim sakin kalmaya çalışarak.

"Neden biraz eğlenmiyoruz?"dedi Jung Woo.Daha ne olduğunu anlamamıştım bile yüzüme yediğim tokatla ağzıma metalimsi tat gelmişti.Sonra saçımın çekilmesiyle tiz bir çığlık atmıştım

"Ne yapıyorsunuz?" dedi Dong Hyun.

"Sadece biraz eğleniyoruz."dedi Min Jae.Konuşmasından biraz kafasının güzel olduğunu anlamıştım.

"Saçmalamayı kesin,"diyerek tekrarladı.

"Sen karışma bize." dedi Jung Woo.Karnıma yediğim tekme ile nefesim kesilmişti.Bir an nefes alamadığım için boğulacağımı düşünmüştüm.

"Y-yapmayın" diyebildim sadece.Neden bunu bana yapıyorlardı anlamamıştım.Şu zamana kadar hakaret edip ufak tefek sataşmışlardı ama hiç bu kadar ileri gitmemişlerdi.Yüzüme yediğim yumruk ile başım geriye savruldu ve sert bir şeye çarpmıştım.Gözlerimin önü bulanıklaşmaya başlamıştı.Gözlerim kararmaya başladığında en son duyduğum saçma bir söz olmuştu.

"Özür dilerim, Kyoul." galiba bunu söyleyen kişi Dong Hyun'du.

Zaten bu olaylardan sonra gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım.Yanımda ise Woo Jin vardı.Onun burada ne işi vardı?Ve ben buraya nasıl gelmiştim?

"Kyoul,iyi misin?" dedi yanıma gelerek

"Evet,iyiyim.Ben nasıl geldim buraya."

"Seni görmek için evine geldim dün.Ama zile ne kadar bastıysam da açmadın.Bende her zamanki gibi parka gieceğini düşünerek oraya gittim.Gittiğimde yerde yatan seni görünce çok endişelendim.Kim yaptı bunu sana?" dedi hızlıca olayı anlatarak.

"Boşver,hem sen neden o saatte benim evime geldin*" dedim merak ettiğim konuyu sorarak.

"Bir şey söylemem gerekiyordu."

"Ne?"

"Başkasını sevdiğini biliyorum,"dedi gözlerini kaçırarak."Bir keresinde kitabını alırken içinden resim düşürmüştün. Resme baktığımda BTS üyesi Hoseok gördüm.Başta pek umursamadım ama fotoğrafın arkasındakı yazıyı okuyunca anladım gerçeği." dedi ve bana döndü.Resmin arkasında ki yazı aklıma gelince konuşmuştum.Seninle ilgili şeyleri nasıl unuturum ki.

"Özledim çocukluğumu,özledim senle geçirdiğim zamanları.Seni benden uzaklaştıran yollardan nefret ettim.Keşke hayatımı geçmişe geri sarabilsem.Çoçukluğum,oyun park,pamuk şeker,bank ve sen olsaydın sadece.Özledim Hoseok.Her geçen gün daha çok ölmek istiyorum.Stand By Me..."

Gözlerimin içine bakan Woo Jin ellerimi tutmuştu.

"Bir geçmişin var.Ve ben seni geçmişindeki mutluluğuna kavuştaracağım."

"Nasıl?"

"Seni umuduna götürüyorum.."
Kabul ediyor musun bu davetsiz misafiri?

BÖLÜM SONU!

Saçma olmuşsa kusura bakmayın:(:( İyi geceler.Yeni Kurguma bakmayı unutmayın.

Oyun Arkadaşım |•𝘫𝘩𝘴 •|✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin