choerries: "Yalancılar inandırmak için yalan söyler ama ben seni bir şeye inandırmak zorunda değilim."
juppimark: "Evet, değilsin çünkü acı çektiğini zaten biliyorum."choerries: "O zaman sen de benim hayatımda gördüğüm en aptal insansın."
Telefonu elimden bıraktığımda kalbim deli gibi atıyordu. Neden bu kadar sinirlenmiştim? Aynadaki aksime baktım. Biraz önceki sert ifade yüzüme iyice yerleşmişti. Gözlerim daha öfkeli, daha saldırgan bakıyordu. Telefonumu öylece bırakıp yataktan indim ve pencereyi açtım. Rüzgârın saçlarımı savurarak odama dolmasını ve içerideki havayı dağıtmasını bekledim. Birkaç dakikanın sonunda pencereyi hızla kapatıp tekrar yatağın üzerine oturdum ve telefonumu elime aldım. Bir an için Haechan'ı düşünüp gözlerimi kapattım fakat zihnim bana çoktan bildiğim gerçeği haykırdı: Haechan gitti! Ve sen acı çekiyorsun, tıpkı Mark'ın dediği gibi.
choerries: "Evet, acı çekiyorum. Şimdi rahatladın mı?"
Mark'a mesajı gönderip ekran kilidini hızlı bir şekilde kapattım. İstemeden de olsa elim ağzıma gitmiş Jisoo'nun özenle sürdüğü ojeyi mahvetmeye başlamıştım. Gergin bir şekilde nefes alırken Mark'ın atacağı mesajı bekledim. Fakat Mark bir şey yazmamıştı. Yaptığım şey yüzünden kendimi boğmak isteyerek uykuya daldığımda led göstergesininin mavi yanıp söndüğünü görmemiştim.
Korku acının üstesinden gelebilir miydi? Soğuk soğuk terlemek, teninin karıncalanması, derin sessizlik içinde sadece kendi nefes alıp verişini duymak? Bunlar acıyı unutturabilir miydi? Öğle arasını haber veren zil beni sorularla dolu hayal dünyamdan çekip sınıfa döndürmüştü. Önümde oturan Jisoo bana dönüp "Çok açım, bugün yemeği dışarıda yemeyelim." dediğinde başımı salladım.
Öğle yemeğimizi her gün okulun bahçesindeki masalarda yiyorduk. Aslında yemekhanenin dışında yemek yasaktı ama çoğu öğrenci bu yasağı takmıyordu. Yemek sırası Jisoo'ya inat gibi bugün oldukça uzundu. Fazla istekli olmayan adımlarla Jisoo'yu takip ettim. Arkamdaki erkeklerin saçma şakalarına gözlerimi devirirken elinde sadece bir içecekle sıradan çıkan Mark'ı fark ettim. Arkadaşlarının olduğu masaya ilerleyip kendine bir sandalye çekti. İçeceğin kapağını havalı bir şekilde açarken gözleri benimkilerle buluştu. Önce yakalanmışlık hissiyle gözlerimi kaçırmak istesem de bunu yapmadım. Gözlerimi olabildiğince açıp yüzüme kendimin bile anlamlandıramadığım bir ifade takınıp ona bakmaya devam ettim. Gözlerini benden çekmedi, içeceğini yudumlarken halinden memnun bir şekilde beni izledi.
"Choerry?"
"Efendim?"
"Tuvaletin gelmiş gibi duruyorsun." Jisoo'nun sesi ile ona döndüm.
"Ne?"
"Yüzünde tuvaletin gelmiş gibi bir ifade var."
Kendime lanet okuyup yemek sırasında ilerlerken Mark'ın olduğu tarafa bir daha hiç bakmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tales From The Darkside | Mark
Fanfiction❝Arkana yaslan. Bu gece sana karanlık taraftan masallar anlatacağım.❞ Texting:3 | Mark Tales From The Darkside |@Balaccie| Tüm hakları saklıdır.©