Bölüm 1

31.6K 1.9K 1.2K
                                    

Sevgili yılan akademisi mensupları, yeni hikayemize hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sevgili yılan akademisi mensupları, yeni hikayemize hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz. Bir önceki hikayemde de bizlere eşlik ettiyseniz, okuyucularla birlikte satır aralarında çok eğlendiğimizi biliyorsunuzdur. Umarım bu hikayemde de benzer manzaralara şahit oluruz.

Benim sizden bu yolculuk süresince tek isteğim: emeğime karşılığını verirken, beni eleştirirken ya da hikaye içerisinde gözünüze batan durumlara dikkat çekerken saygı çerçevesinin dışında yorumlarda bulunmamanız. Bu, benim en hassas olduğum konu.

Yani kısaca hakaret ve argoya karşı alerjim var diyebiliriz. Bazı hikayelerde eleştiri kisvesi altında yapılan yorumların içerisindeki hakaretlere, denk geldiğimde şuurumu kaybedebiliyorum.

Ben çok şanslıydım çünkü bir önceki hikayeme gelen -yirmi bini aşkın- yorum içerisinde bir tane dahi hakaret ya da küfür olmadı. Eleştiriler her zaman saygı çerçevesi içerisinde yapıcı bir üslupla dili getirildi. Belki de bunun sebebi benim de her zaman sizlere karşı samimi ama bir o kadar da saygılı bir şekilde yaklaşmam olabilir kim bilir? Dilerim burada da aynı ortamı yaratabiliriz.

Sizleri sadece lafta değil tüm kalbimle seviyorum, keyifli okumalar dilerim.

"Begüm, kreatif ekibin toplantısı nasıl geçti?" Nasıl geçmiş olabilir, hayır soruyorum yani nasıl bir toplantı sizi tatmin eder? Her zaman ki gibi benim fikirlerimi ilk duyduğunda burun kıvıran ama sonra dan sanki kendi fikri gibi davranan, kariyerinde ilerlemek için beyindeki yerine göğsündeki iki lobu kullanan takım liderimiz dinlendi.

Reklamcılık alanında ülkenin belki de en iyi ajanslarından birinde çalışıyorum ama üniversitedeyken koşarak çıkmayı hayal ettiğim kariyer basamaklarının önünde yaklaşık 90c büyüklüğünde bir engel var.

"Her zaman ki gibi Banu hanım, ekip toplantısında 'Begümcüğüm, jingle fikrin çok hoş, bebek maması reklamı yapmak istiyoruz ama hedef kitlemiz bebekler diğer ebeveynleri hayatım. Lütfen çocuksu sesler çıkarmaktan vazgeç.'Dediği besteyi, müdürümüze bet sesiyle seslendirdi. Tüm beğeniyi kaptıktan sonra da şarkı Begüm'ün fikri dedi yarım ağız."

2 yıldır hemen yanımdaki masada oturan, kimi zaman fikirsizlikten gelen sinir krizlerime kimi zamanda Banu kişisini parçalamamak için yaşadığım öfke nöbetlerime şahit olan mesai arkadaşım, Elif'le tanışın.

Kendisi gençliği ve güzelliğiyle nam salması gereken dönemi yanlış algılayıp kültürel bir oluşum olmayı amaçlamış. Ayaklı kütüphane demek kendisine hakaret olur. Çünkü Elif, ne o kadar sessiz ne de sıkıcı. Sadece modern kültürün köpeği o kadar.

"Allah'ım bir koca bulsa da gitse başımızdan çocuk falan yapsın da bizi salsın artık."

Tövbe de kız! Bundan çıkacak şey çocuk değil ancak sorun olur. Hadi eli yüzü düzgün bir şeyler yaptı diyelim çocuğa yazık değil mi? Dememe kalmadan yaklaşıyordu yaklaşmakta olan olarak tanımlanabilecek bir cisim geldi, Banu Hanım!

Sinsirella MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin