Bölüm 9

17.6K 1.6K 814
                                    

Aman aman efendim, kimleri görüyorum dediğinizi duyar gibiyim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aman aman efendim, kimleri görüyorum dediğinizi duyar gibiyim. Ben de sizleri gördüğüm için çok mutluyum. Yani sizin mutlu olduğunuzu varsayıyorum ama inş. mutlusunuzdur...

Sevgililer gününüz, kutlu olsun sevgili yılanlarım. Hepiniz benim bebeklerimsiniz. Bu özel günde mum ışığında bir yemek yiyemedik belki ama loş ışıklar altında bölüm okuyalım madem.

Bu bölümün görseli, benim birtanecik yazı makinem, arkadaşım, destekçim mitolojikbiri tarafından yapıldı. Ellerine sağlık sevgılııım

Ufak bir açıklama, Dikkat lütfen: Beliz karakterinden hikayede sıkça bahsediliyor. Birkaç kişiden 'Beliz kim ya? Onu da bu masalda paralel hikaye olaral okuyacak mıyız?' sorusu aldığım için önce şaşırdım çünkü Beliz'i daha önce çok detaylı bir şekilde yazmıştım. Sonra da Beliz'i tanımayanlar olabileceği, ben, bu hikayeyle keşfedenler olabileceği aklıma gelince açıklama ihtiyacı hissettim.

Beliz, benim bir önceki hikayemin -İstanbul Masalı'nın- sinsi ana karakteri. Sinsi dediğime bakmayın. Kendisini sevmeyeni görmedim henüz. Baştan uyarayım, biraz entrika bağımlısı bir kişilik. Begüm'ün yaptığı tüm planların (!) çok daha donanımlılarını saçı bile bozulmadan hayata geçiren bir yılan.

Hikayelerim, devam niteliğinde değildir. İstanbul Masalı'nı okumak zorunda değilsiniz ama burada Beliz'in adı geçtiği gibi orada da sıkça Kuzey'den bahsediliyor. Kendisine dair fikir sahibi olmak isterseniz oraya da bekleriz.

Deli konuşmayı bitirdi, yallah bölümü okumaya! Sizi seviyorum!

"Her istediğinizi bir emir gibi yerine getirdim ama bu istediğinizi kabul etmem mümkün değil baba." Begüm derin nefesler al neydi şu zırtapozun sakinleşme taktiği? Hıh, hatırladım, yabancı dilde sayı saymak.

Haydi sayalım. Bir iki üç dört beş... Şaşırdın mı? Hiç şaşırma üstadım, bu bence yabancı bir dil çünkü senelerdir bu saydığım dilde konuşuyorum ama kimse beni anlamıyor...

"Ne demeye kabul etmeyecekmişsin? Ne gerek var öyle uçak mekiğine benzeyen telefona, alo desin yeter!" O aloyu sana demeyeceğim günler de gelir inşallah baba bey. Bildiğiniz gibi ALO kelimesinin açılımı benim için çok farklı.

"Bu devirde telefonu alo demek için kullanan ya işsizdir ya da kan emici!" Bu sözü söylerken yüzümde metropol şehirlerinde öğrendiğim yalancı gülümsememi de hayal ediverin.

"Ben bu telefon olmadan işlerimi yürütemem. Benim çalışmadığım bir dünya hayal edebiliyor musunuz? Evi haciz memurları basar! Bence bırakın benim telefonumu bende kalsın, ben de size müsait bir zamanda çatı için yardımcı olayım."

Sözümü söyleyip sandalyeden mağrur bir şekilde kalktım ama arkama bakmadan hızlı adımlarla oturma odasından çıktım çünkü hedefi, alınım çatı olan bir terliğin beni takip ediyor olma ihtimali çok yüksek.

Sinsirella MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin